Savaş yanlılarının son hamleleri üzerine... Cemil Ertem
22 Haziran 2010 15:47
Bilirsiniz, cinayetlerin, katliamların, savaşların arkasındaki gerçek nedeni bulmak için binlerce yıl önce Cicero’nun bulduğu bir formül daha doğrusu soru vardı: cui bono?; yani, kimin çıkarına?.. Dökülen kanlardan en çok kim yarar sağlıyor, kan ve arkasından gelecek kaos sonrası kârlı çıkacak güçler hangileri?
Bugün Kürt sorunu, aslında küresel düzlemde birbiriyle çatışan iki siyasi ve ekonomik gücün, birbiriyle hesaplaştığı bir alan haline de dönüşmüştür. Şu andaki ABD ve İngiltere yönetimleri Kürt sorunu çözülmeden Ortadoğu’da kriz sonrasının “yeni düzeninin” kurulmayacağını biliyor. Ancak sorunun çözülmesiyle, Türkiye ve Ortadoğu’da kurulacak düzende, “düzenleri” bozulacak güçler, şu aşamada, çözümsüzlük hamlelerini yapıyorlar.
Obama yönetimi ve İngiltere’nin Kürt sorununun çözülmesi isteğinin arkasında; stratejik öneme sahip olan bölgenin yeniden yapılandırılması, enerji arzının kesintisiz sürmesi, İsrail’in politik meşruiyeti ve Filistin sorununun halli; buna bağlı olarak da Suriye’nin yeniden yapılandırılması ve Lübnan sorununun çözüm amacı vardı(r).
Ayrıca; “Pakistan’da denetlenebilir bir yönetimin oluşturulması ve Afganistan sorununun da buna bağlı çözümü” ABD’nin ana hedeflerindendi(r). ABD, Bush döneminin aksine bütün bu bölgeyi, ağırlıklı olarak savaşa bağlı olmadan denetim altına almak ve “piyasayla” buluşturmak istiyor(du). Çünkü kriz sonrası Kürt Federe Bölgesi, yeni bir ticaret ve üretim merkezi olacak. Türkiye’nin de içinde olduğu işbirliği çerçevesinde, Kürt yönetiminin, Çin, Güney Kore, AB ile şimdiden çok yönlü anlaşmalar imzaladığı biliniyor. Çok yönlü ticaret ağlarını ortaya çıkaracak bu anlaşmalar sonucunda Basra, Ürdün, Akabe ve Mersin limanları öne çıkacak. Ayrıca enerji geçişleri ve Samsun-Ceyhan hattı bölgenin jeoekonomik önemini arttıracak. Yüz milyarlarca doları bulan bir pazar ve sermaye birikimi hinterlandı önümüzde duruyor. Şimdi bütün bu yapılanmadan pay alamayacak ve sermaye güçlerini kaybedecek olanlar tabii ki savaşın bitmesi doğrultusunda atılan adımların karşısında duruyorlar ve duracaklar.
Tam da şu aşamada hem ABD’de hem de Türkiye’de, bölgede savaşa dayalı çözümü savunan bu güçlerin yeni bir inisiyatif aldığını görüyoruz. Bu süreç, DTP’nin kapatılıp Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un yasaklanmasıyla başlamıştır. Ahmet Türk gibi barış sürecini omuzlayacak bir denge unsurunun tasfiye edilmesi, “açılımın” bitmeye başladığı ilk gündür. Ama aynı günlerde İngiltere’de Brown iktidarının biteceği anlaşılıyordu, ABD’de ise, Obama yönetiminin de neo-conlar tarafından sıkıştırılmaya başlandığı âdeta bir abluka süreci başlıyordu. Obama’ya frene basmazsa sonunun Kennedy gibi olacağı, bir önceki dönemin finans ve sanayi sermayesi tarafından hatırlatılıyordu. Obama yönetiminde bu kesimin sözcüsü Biden, ipleri her zamankinden daha fazla ele alıyor ve Irak’tan asker çekilmesi bir yana askerî harcamaların arttırılması ve Netanyahu iktidarının desteği için üst üste hamleler geliyordu. Bu sürece, Almanya ve biraz da çekinerek Sarkozy destek veriyor; G-20 süreci yavaşlatılıyordu.
Ama tabii Obama’nın boğazına asker botuyla basmak isteyen bu güçlerin Türkiye’deki temsilcileri de, bu işaretleri okuyarak ayağa kalktılar. Başta terör medyası olmak üzere, tüm uzlaşma ve geri çekilme planları rafa kaldırıldı. Ahmet Türk’ün tasfiyesi ile başlayan süreç, çok yoğun operasyonlarla, sivil alana yönelik provokatif baskılar ve CHP-MHP’nin Habur yaygaraları ile devam ettirildi. Terör medyasının da desteği ile hükümete karşı psikolojik baskı ve bunun sonucunda geri çekilme sağlandı. Hükümetin içindeki çatlaklar ve anayasa reformu sürecindeki yarılma-yorgunluktan da yararlanılarak, operasyonlar arttırıldı.
Nihayet geçen hafta yargının o “tarihsel” atağı ve son baskın ile süreç âdeta taçlandırılarak tamamlandı. Bu tezgâhı yapan güçler bir CHP-MHP iktidarı ve bu iktidarla birlikte Ergenekon ve anayasa reformu süreçlerinin durdurulması, Doğu’da yeni bir OHAL süreci ve savaşın devamını istiyorlar. Zaten Hakkâri baskını sonrası Bahçeli’nin OHAL çağrısı terör medyası tarafından “müthiş teklif” diye duyuruldu.
Şimdi Cicero’nun binlerce yıl öteden gelen sorusunun yanıtını verebilir miyiz; cui-bono? Kimin çıkarınaymış şu sıralar dökülen kanlar... Ama yukarıda anlattığımız hem küresel savaş yanlısı güçlerin hem de bunların Türkiye’deki eli kanlı bayilerinin bu hamlelerinin nihai bir zaferle sonlanmayacağını söyleyebiliriz. Bu düz, sorunsuz bir süreç olmayacak, yenilmekte olanların hamleleri hiç kimseyi ümitsizliğe boğmasın.
Pazar akşamı Kardeş Türküler İstanbul’da bütün halkları buluşturan olağanüstü bir konser verdi. Bu konseri bütün Türkiye’nin izlemesini isterdim. Orada savaşın değil, halkların kardeşliğinin ve barışın mutlak olduğu, binlerce yıldan gelen türkülerin, ağıtların şiirlerin gücünün silahların gücünden üstün olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
www.cemilertem.com
Taraf

