Aslýnda herþeyi biliyorlardý

07 Þubat 2013 16:42 / 1344 kez okundu!

 


Geçen haftaki ‘’seviyeye, üsluba, niyete bakýnýz!’’ baþlýklý yazýma çok beðeni almakla beraber biraz eleþtiri de aldým. Haksýz, yanlýþ, önyargýlý eleþtiriler olsa da dikkat çeken yorumlar olduðundan bu yazýmýn daha çok okunmasýný saðladý. Yalnýz bir okuyucum önceki yazýlarýmý aklý baþýnda bulduðu için beðendiðini bu son yazýmý anlamadýðýný, biraz üzgün bir ifade ile dile getirmiþ. Bu okurumun yanlýþ anlaþmasýna neden olduðum için üzgünüm.

Bu nedenle daha önceki yazdýðým konuya biraz daha açýklýk getirmek istiyorum. Selçuk’ta ‘’Milli Anayasa Forumu’’ adýyla yapýlan toplantýda konuþmacýlar Cumhuriyetin büyük bir tehlike ile karþý karþýya olduðunu, Mevcut Anayasanýn deðiþtirilemeyeceði bununda hesabýný soracaklarýný çok kaba ifadelerle söylediler.

Bende demek istiyorum ki, eðer Cumhuriyet böyle tehlikeli bir durumla karþý karþýya ise bu sadece son on yýlda oluþmadý, hatta bu iktidar baþa geldi ise konuþmacýlarýn içinde bulunduklarý, içinden geldikleri daha da açýkçasý bakanlýk yaptýklarý, grup baþkanlýðý, komisyonlarda bulunduklarý partilerin hatalarýndan, yanlýþ yapmalarýndan olduðu, önce kendilerinin hesap vermesi ve öz eleþtiri yapmasý gerektiðini anlatmak istedim.

Rahmetli Ecevit, Türkeþ, Erbakan, Özal ve þu an hayatta olan Süleyman Demirel ülkede darbe hazýrlýklarý yapan, gençleri birbirine kýrdýrttýran, politikacýlara, gazetecilere, yazarlara, çizerlere, aydýnlara suikastlar düzenleyen, solu düþman gösteren Derin Devlet kuruluþlarýný, Özel Harp Dairesi, kontrgerilla, B. Çalýþma grubu, Seferlik Tetkik Kurulu gibi kuruluþlarý biliyorlardý. Bilmezliðe, görmezliðe, duymazlýða geldiler, önemsemediler. Darbelere karþý dik durmadýlar. Þu çok somut örneðe bakýnýz. Mayýs 1977 de Ýzmir Çiðli Havaalanýnda seçim otobüsüne binmek üzere iken Bülent Ecevit’e ateþ açýlýyor, tesadüf kurþun Ecevit’e deðmeden arkada duran Mehmet Ýsvan’a saplanýyor. Ateþ edenin, görevli polis olduðu ortaya çýkýyor. Ateþ edilen silah da Türkiye’de deneme için getirilen 3 tane bulunan ve de Özel Harp Dairesine ait olduðu belirleniyor. Aslýnda bu suikastý önceden Süleyman Demirel Ecevit’e bildiriyor. Ecevit o dönem karanlýk güçlerden söz ederek dönemin baþbakaný S. Demirel’i suçluyor. Ecevit On Millet Vekilini transfer edip hükümet kurunca Demirel, Ecevit’e ‘’Hadi iktidarsýn karanlýk güçleri ortaya çýkar’’ diyor. Ama kimse bu karanlýk güçlerin üzerine gidemedi. Rahmetli Özal’a yapýlan suikast sonrasý da ayný durum olmadý mý? Araþtýrma bir yere kadar geldi ötesine gidemediler. Ayný þey rahmetli Erbakan’ýn fasa fiso dediði Susurluk araþtýrmalarýnda olmadý mý? Bu karanlýk güçler, Komünizm ve Ýltica korkutmalarý ile ülkeyi yýllarca baský altýnda tuttular, darbeler hazýrladýlar, faili meçhul cinayetler düzenlediler, köy yaktýlar, köyleri boþalttýlar sonuç, binlerce ölüm, iþkence, idam, sürgün, iþten atýlma… Sol daðýldý fakat diðer gruplar daha direngen çýktýlar, maðduriyet üzerine örgütlendiler ve iktidar oldular.

Sizler ne yaptýnýz? Darbelerden sonra yine Özallar, Demireller, Ecevitler, iktidar oldu. Darbe Anayasasýna dokunmadýlar, þuan yakýndýklarý seçim yasasýný deðiþtirmediler. Kaba milliyetçi tavýrlarýna devam ettiler, demokratik ve özgürlükçü bir ortamýn oluþmasý için çalýþma yapmadýlar. Devleti öne çýkarýp halký ötelemeye, tepeden bakmaya devam ettiler, soygunlar, yolsuzluklar daha hýzlandý. Dað gibi yýðýlan sorunlarýn hiç birisinin üzerine gidemediler. Bu zamana dek laiklik diye yutturduklarýna devam ettiler, Atatürk’ün arkasýna gizlendiler. Ýþte birileri de geldi, halkla baðýný kurdu, maðdurlarý topladý, ittifaklarýný kurdu iktidar oldu, Bizler sizler de böyle baktýk, küfür ettik sonra da aðlaþmaya baþladýk.

Hadi bunlarý da geçelim, ülkenin içinde bulunduðu, çözüm üretilmesi gereken bu ortamda ayrýþtýrýcý ‘’milli cephe’’ önerileri ne oluyor. Bir de bunlarý Bakanlýk, grup baþkanlýðý, TBMM hukuk komisyonu üyeliði yapmýþ, hukukçu parti il yöneticilerinin bu üslupla kendi dýþýndaki tüm grup, parti ve insanlarý suçlamalarý üzücü. Eðer bir ülkede toplumsal barýþ ve demokrasi oluþturulacaksa, adaletten, eþitlikten, özgürlüklerden bahsedilecek ise bunlar tüm herkesin, tüm partilerin, akil insanlarýn katkýsýyla inþa edilebilir ve gerçekleþtirilebilinir. Bunun için yeni bir dil geliþtirmeli, herkesimin deðerlerine, kutsallýklarýna saygýlý olmalýdýr. Bu eski vekillerimizden daha saygýn bir ifade duruþ beklenirdi. Ha bu beþ konuþmacýnýn konuþmalarýný katýlan 160- 170 kiþiden destekleyenler alkýþlayanlar oldu. Maalesef konuþmacýlar insanlarýn en deðer verdiði, kutsalýndan giriyorlar. Cumhuriyet elden gitti, Vatan bölündü, öldük, bittik, satýldýk, battýk, hainlik, þerefsizlik, yalaka gibi ifadelerle ajite edip mantýklý ve gerçekçi düþünmelerini engelliyorlar.

Türkiye’de her bölgeden oy alan ve Millet Vekili çýkarabilen kaç parti var? Diðer hepsi bölge partisi olmadý mý? Kim böldü, halk mý böldü? Bu durum, karanlýk güçlerle, derin devletle iþbirliði yapan bu güçlere karþý çýkmayan basiretsiz, çapsýz, ilerisini göremeyen politikacýlar yüzünden olmadý mý? Þimdi kendileri de o bölgelere giremiyorlar, çözüm de üretemiyorlar sadece küfrediyorlar. Birileri Türk’le Kürt eþit olamaz anlamýnda bir þeyler söylüyor, birileri daðdan gelen baðdan geleni kovar diyor. Bu böyle devam ederse, bu yöntem, bu söylem sadece torunlarýmýzýn mezarlarýný hazýrlamaktan öte baþka bir iþe yaramaz beyler. Aklýmýzý baþýmýza alalým.


Sabahattin ÝZCÝOÐLU

07.02.2013



 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.