Patronlar silahların susmasını istedi

24 Haziran 2010 16:05  

 

Patronlar silahların susmasını istedi

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesin gerektiğini belirterek 'Türkiye'de bugün susması gereken yegane unsur silahlar olmalı' dedi.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, "Açılımın kötü yönetilmesi, içeriğinin tanımlanmaması, hayal kırıklığı yaratmış olması ve hatta son dönemde tutuklamalar, üzücüdür, moral bozucudur. Ancak bu unsurların hiçbiri şiddete başvurmayı haklı çıkarmaz" dedi.

Boyner, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında, bir noktayı tüm açıklığıyla hiçbir yanlış anlaşılmaya yol açmayacak şekilde vurgulamak istediğini belirterek, "Açılımın kötü yönetilmesi, içeriğinin tanımlanmaması, hayal kırıklığı yaratmış olması ve hatta son dönemde tutuklamalar, üzücüdür, moral bozucudur" dedi.

Ancak bu unsurların hiçbirinin şiddete başvurmayı, terör yoluyla toplumu bölmeyi, gencecik masum insanların öldürülmesini meşru kılmayacağını, haklı çıkarmayacağını ifade eden Boyner, şöyle devam etti:

"Şiddet siyasetin inkarıdır. Siyaseti yok eder ve herkesi terörün düşmanlaştırıcı, nefret yayıcı mantığına teslim eder, buna izin veremeyiz. Türk siyasetinin en büyük zaaflarından birisi kritik dönemlerde diyalog kapılarının kapalı tutulmasıdır. Bugünkü konjonktürde eski alışkanlıklara, sıfır toplamlı oyun mantığına teslim olmadan mutabakat zemini hazırlanması şarttır. Terörle mücadele kararlılıkla sürmelidir ancak bu mücadele tüm vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunacağı tehlikeli fay hatlarının harekete geçmemesi için azami dikkatin gösterildiği bir ortamda yapılmalıdır. Bunları talep ediyoruz. Zira Türkiye’nin giderek zihinlerde etnik temelde bölündüğünü, böyle bir ruh halinin sinsice toplumun kılcal damarlarına nüfuz etmeye başladığı kaygısını yüreğimizde taşıyoruz."

Boyner, Türkiye’nin nasıl olup da terör örgütünün kontrol ettiği bir eylem planına uymak zorunda kaldığının, İmralı’nın ya da Kandil Dağı’nda oturan ve varlık sebeplerini savaşı sürdürmekte bulanların ne olup da terörün ritmini tayin edebildiğinin anlatılması gerektiğine işaret ederek, "Gencecik çocukların neden öldürüldüklerinin muhasebesinin şeffaf bir şekilde yapılmasını talep ediyoruz. Ölenler bizim canlarımızdır" dedi.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, Türkiye’nin komşularıyla sıfır sorun politikası izlemesinde yadırganacak bir durum olmadığını belirterek, "Ancak bu inisiyatifleri geliştirirken bazı aşırı girişim ve taahhütlerin yaratabileceği tuzaklara da çok dikkat etmemiz gerekir. Burada en ufak bir dikkatsizlik hassasça yönetilmesi gereken dengeleri birden tahrip edebilir. Ülkemizi arzu edilemeyecek bir izolasyona sürükleyebilir" dedi.

Koç, TÜSİAD YİK toplantısında, önümüzdeki dönemde dünyadaki olası gelişmelere baktıklarında Türkiye’nin refah ve mutluluğunu artırma fırsatlarının artacağını ve bu fırsatların doğru değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Dünya ekonomisinin kriz sonrası finansal mimarisinin şekillendirilmesinde ağır kalmasının, küreselleşmeyi kesintiye uğratma tehdidi yarattığının bugün en çok konuşulan konular arasında yer aldığına işaret eden Koç, uluslararası planda tatmin edici sonuçlar alınamayacağı kaygısıyla özellikle bazı gelişmiş ülkelerin finansal ve ticari olarak kendi içlerine kapanmasının küresel refah açısından endişe verici bir sonuç olacağını vurguladı.

Mustafa Koç, şunları kaydetti: "Bu haftasonu Kanada’da ve kasımda Güney Kore’de yapılacak iki G20 toplantısında bu konuda elle tutulur sonuçlar alınacağı hususundaki umudumuzu koruyoruz. Burada üzerinde durmamız gereken konu, küreselleşmenin geleceğini şekillendirme sorumluluğunun G20 platformuna verilmesiyle birlikte, Türkiye’nin önüne çıkan fırsatlardır. Başta ABD olmak üzere bir çok gelişmiş ülke G20 zirvelerinde küreselleşme konusunda bir samimiyet sınavından geçecektir. Bu ortamda Türkiye ekonomisinin küreselleşmenin nimetlerinden her gün biraz daha fazla yararlanacağı bir gelişim çizgisi göstermekte olduğunu iyi kavramalıyız. Yapmamız gereken küreselleşmenin kurum ve işleyişinin tahkim edilmesinden ve geliştirilmesinden yana açık bir tavır sergilemektir."

Tüm dünyanın dikkatini üzerinde topladığı bu dönemde Türkiye’nin G20 platformunda aktif profil çizmesinin, kendini yeniden konumlaması açısından önem kazandığını vurgulayan Koç, bu konumlamanın yalnızca tek bir coğrafyanın sorunlarıyla değil, küresel sorunlarla ilgili gerçek anlamda küresel etkinlik sahibi bir ülke olarak ortaya çıkma biçiminde olması gerektiğini belirtti.

Mustafa Koç, "Kendi kendisine çelme takmayı bırakmış bir Türkiye küresel düzendeki yerini biraz daha sağlamlaştırmanın paha biçilmez fırsatını yakalayabilir. Bu yaklaşım Türkiye’nin dış politikasında bir ’eksen kayması’ olduğu yönündeki iddialara da en güzel cevabı oluşturacaktır" dedi.

SIFIR SORUN POLİTİKASI
Türkiye’nin doğu ile batı arasında köprü olma özelliğinin basit bir retorik olmaktan çok uzun zamandır çıktığını, ekonominin her iki dünya ile sıkı bir ilişki içerisinde olduğunu ifade eden Koç, Türkiye ekonomisi güçlendikçe, yeni pazar olanakları aramaya başladığını ve birden fazla coğrafyanın nimetlerinden faydalanmanın altyapısını yıllar önceden beri geliştirmekte olduğunu ve geliştirmeye devam ettiğini söyledi.

Koç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye’nin bu çabaları bugün dünya ekonomisinin ağırlık noktasının Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaya başlamasıyla örtüşmektedir. Bu çerçevede Türkiye’nin komşularıyla sıfır sorun politikası izlemesinde, kendi bölgesinde stratejik işbirlikleri gerçekleştirmesinde, bölge sorularının masada çözülmesini talep etmesinde, bu yönde inisiyatif geliştirmesinde yadırganacak hiç bir durum yoktur. Ancak bu inisiyatifleri geliştirirken bazı aşırı girişim ve taahhütlerin yaratabileceği tuzaklara da çok dikkat etmemiz gerekir. Burada en ufak bir dikkatsizlik hassasça yönetilmesi gereken dengeleri birden tahrip edebilir. Ülkemizi arzu edilemeyecek bir izolasyona sürükleyebilir."

Koç, Türkiye’nin Doğu dünyası ile olduğu gibi Batı dünyasıyla ilişkilerinde de iyi tasarlanmış, tutarlılık içinde uygulanan ve biri diğerini bütünleyen bir politikalar kümesine sahip olduğunu göstermeye ihtiyacı bulunduğunu ifade etti.

"Tek coğrafyada liderlik peşinde koşmak dış politikamızın ekonomide bugün ulaşmış olduğumuz küresel perspektifin gerisine düşmesine neden olacaktır. Doğru olan here iki coğrafyada da güçlü bir konum edinebilmektir" diyen Mustafa Koç, Türkiye’nin Batı’daki gücünün Doğu’daki itibarını, Doğu’daki gücünün de Batı’daki itibarını artıracağını kaydetti.

Koç, "Yeter ki doğru eylemleri ve söylemleri seçebilelim. Doğru eylemlerin yaratacağı olumlu etkileri yanlış söylemlerle yok etmeyelim. Uluslararası camiaya birbiriyle çelişmeyen duruşumuz ile ilgili kuşku yaratmayan mesajlar verelim. Uluslararası ilişkilerle ilgili konuları iç politikanın malzemesi haline getirmeyelim" diye konuştu.(aa)


Radikal.com.tr

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0