Ayaklanma / 5

12 Haziran 2015 18:03 / 1465 kez okundu!

 

 

Gelecek hafta son bölümünü sunacağımız Ayaklanma yazısı, Gezi direnişinin de benzeri bir biçimde çözümlenmesine olan ihtiyacı da gösteriyor. Yoksa her iki lafın birinde "Gezi Direnişi"nden söz edip bu konuda tek adım atmamak bize özgü bir "bilimsellik" midir?

Küreşelleşme  Çağında Göç; Asimilasyon, Etnik Gerilim (Göçmen Sorunları)

İngiltere tarihsel olarak her zaman etnik, din ve kültürel çeşitliliğe sahip olmuş olsa da bu çeşitlilik, 2000'li yıllara geldiğinde geçmişle kıyaslanamıyacak ölçüde, gerek sayısal ve gerekse nitelik açısından çok daha büyük boyutlara ulaşmıştır.

İngiliz devleti göçmenler politasını süreç içerisinde farklı algılıyor ve pratiğe farklı şekilde aktarıyordu. Bu pratiklerin ilki, dünyanın değişik bölgelerinden farklı dil, kültür, din ve hatta renkleriyle göç eden toplulukların, içinde yaşıyacakları yeni topluma entegre yapılmasının yolunun asimilasyon politikasıyla mümkün olabileceğini düşünüyor ve buna uygun politikalar uygulamaya geçiriliyordu. Asimilasyon"bütün etnik grupların tabi oldukları ve sonucunda baskın kültür, dil ve değerleri kazanarak onları benimsedikleri toplumsal süreç" olarak tanımlanıyordu (10)

Ancak bu politika; asimilasyonun, yeni bir kültür ve kimlik edilinirken, var olan kimliği ve kültürel mirası yok eden sonuçları görüldükçe değişikliğe uğruyor, uygulamalar ve politikalar farklılaşıyor, asimilasyon politikası yerini çokkültürcülük algılamasına (multiculturalism) bırakıyordu. Çokkültürcülük kavramı 1960'lardan itibaren yoğun bir şekilde göç alan Avrupanın da gündemine geliyordu. Temel olarak çok kültürcülük; kültürel farklılıkların yasal temellere dayandırılarak güvence altına alınması esasına dayanır. Asimilasyon sorunlarına  alternatif olarak geliştirilen çökkültürcülük de süreç içerisinde toplum içerisinde gruplaşmalara, kutuplaşmalara ve hatta kültürel çatışmalara neden olabiliyordu. Göçmen sorununa yönelik çözümler üreten yeni politikalar geliştirmek ve yeni kavramlar oluşturmak lazımdı. Ve üretildi; bunun adı "entegrasyon"du.

Entegrasyon tanımı, kişiden kişiye tarklı çağrışımlar yapan, günlük yaşamda farklı karşılıkları olan, bir anlamda soyut bir tanımlamaydı. Bir kişinin bir topluluğun içinde yaşadığı toplumun bir parçası olduğunu kim hangi ölçütlere göre saptıyacaktı?..

"Entegrasyon (hegemonya) bir yandan farklılık diğer yandan eşdeğerlik mantıklarına dayanır" (11) 

Avrupa kendi tikelciliğini -aydınlanma sürecinin sonunda evrenselleşme olarak, belki de haklı bir çok nedenden dolayı, böyle algılayarak, diğerlerine - Avrupa dışına- bunu (kendi tikelciğini) dayatıyordu. Bizim gibi olmazsanız, bizim gibi gelişemezseniz diyordu. O zaman entegrasyon; aslında mümkün olmayan, asimilasyon süreçlerinin daha yumuşatılmış yeni bir tanımlaması mıydı?

"Göçmen, gündelik aşağılama tayınını yutmaya hazır olmalıdır her zaman; yaşamın ona ‘sen’ diye seslenmesini, aşırı bir teklifsizlikle sırtına ya da karnına vurmasını kabul etmelidir’ (12)

Göçmen politikalarını ayrı bir tartışmanın konusu olarak burada bırakarak, genelde İngiltere’ye, özelde Londra’ya ait konumuzla (ayaklanma) ilgili olduğunu düşündüğümüz bazı gerçeklere değinelim.

2012 olimpiyatlarında Londra’nın adaylığı için yapılan başvuruda Londra’da konuşulan dil sayısı 300 olarak açıklanıyordu. Londra’nın hemen her bölgesinde gerek ilk ve gerekse orta düzeydeki okullarda yapılan araştırmalarda öğrencilerin evlerinde konuşulan dil (ana dili) sayısının genellikle 50 nin üstünde olduğu görülür. Türkçe, Türkiye’den gelenlerin yoğun  olarak yaşadığı kuzey Londra’da (Hackney, Haringey,İslington) ikinci çok konuşulan dildir. Bu bölgelerde yaşıyan Türkiye’li göçmenlerin küçük ölçekli de olsa kendi işyerlerine sahip olma oranı hayli yüksektir. Bu tür işler; market (bakkal) off Licence (tekel bayi), take away ve cofe olarak adlandırılan yeme içme işleridir. Türkiyeli göçmenlerin bu ekonomik altyapısı, ayaklanma sürecinde yağmalamaya katılmasının çok düşük düzeyde olmasını net olarak açıklayabilir. Hatta bu beş gün içinde Türk ve Kürt gençlerinin bölgelerindeki iş yerlerini korumak için barikatlar kurdukları, ayaklanmacıları bölgelerine sokmadıkları görülmüştür. Londra’ da ayaklanmaya  en yüksek oranda katılan siyahlar içerisinde de  başka bir grup siyah kökenlinin bu durumdan rahatsızlığını belitmek için ‘benim adıma yapma’ kampanyası açması, olaylara katılanların etniksel dürtülerden daha çok sınıfsal konumlarına göre pozisyonlarını belirlemesi, olayları açıklarken bazı şeyleri kestirme ve öz olarak anlamamıza yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak; Britanya sadece eski sömürgelerinden gelen göçmenlerin değil, dünyanın her köşesinden gelen insanların yaşadığı bir ülke. Londra ise bu renkliliğin tepe yaptığı, sadece İngiltere’nin değil Avrupa’nın başkenti görüntüsünde bir şehirdir.

Bu etnik ve kültürel çeşitlilik; birlikte yaşamak, kaynaşmak, yaşamanın ortak değerlerini yeni bir harmoni içerisinde kaynaştırmak konusunda hiç de başarılı olamamıştır.

Bu başarısızlık, sorunun çok çeşitlik göstermesi yanında, yukarıda kısa bir şekilde değindiğimiz göçmen politakaları; henüz netliğe kavuşmamasından kaynaklanan "parelel yaşamların" aynı şehirde aynı mahallede ve hatta aynı apartmanda yaşamalarına rağmen birbirlerinden tamamen ayrılmış; fiziksel olarak bir arada yaşamalarına rağmen birbirlerine kilometrelerce uzak duran yüzlerce etnik, kültürel gruplar oluşturmuş ya da grupları kaynaştırmada başarılı olamamıştır. Göçmen politikaların sonuçları Londra’da yaşanan olaylarda ne kadar etkili olmuş bunu anlamak, gruplar arası tansiyonun yüksekliğini ölçmek, bu araştırmanın boyutlarını aşar. Londra’nın etnik yapısına ait en son rakamları vererek yazımızın bu kısmını bitirelim.

Londra’nın etnik yapısı

Beyaz İngiliz 3.7 milyon

Diğer etnik gruplar 175.000

Mixed Race (karışık ırklar) 405.000

Diğer Beyazlar 1 milyon (Türkiye'den gelenler bu gruba dahil ediliyor)

Black African Carabbean Black British (Siyah Afrikalı Karayipli İngiliz) 1.1 milyon

Asyalı, Asyalı İngiliz 1.5 milyon

Arap 106.000

2001'deki beyaz İngiliz oranı % 59.8'den 2011'de % 45'e düşmüştür.

2011 yılı sayım sonuçları açıklandığnda Londra’da "beyaz İngilizlerin" azınlıkta olduğu, sayım sonuçlarına, tüm İngiltere'yi kapsıyacak şekilde bakıldığında ise; İngiltere ve Galler’de beyazların oranının ilk kez % 90'ın altına düştüğü görülüyordu. İlgi çeken sonuçlardan biri de mix etniklerin sayılarının ikiye katlanarak bir milyonu aşması. 7,5 milyon insan İngiltere’nin dışında doğmuş, İngiltere dışındaki en yüksek iki doğum yeri; Hindistan ve Polanya.

Etnik yapıdaki değişikliklerin politikadaki sonuçları

Nüfusun etnik yapısındaki hızlı değişim, partilerin iktidar hedeflerine ulaşmak için benimseyeceği yabancılar politikasına yaşamsal önem kazandırıyor. GeçmişteTony Blair’in İşçi Partisi'ni uzun yıllardan sonra iktidara taşıması; kadın yönünde olumsuz "cinsel açıklığı"* (gender map) kadınlar yönünde olumlayarak erkek sayısı kadar kadın seçmenden de oy almasına bağlanır. Şu anki gerçek ise; koalisyonun büyük ortağı Muhafazakar (Tories) Parti'nin, iktidara yeniden gelebilmesinin; partiye destek konusunda olumsuz yaklaşan etnik azınlıkların desteğine ve oylarına gereksinim duymasıdır.  

2010 seçimlerinde % 37 beyaz seçmenin Muhafazakar Parti'ye oy verdiği, bu oranın beyaz olmayan seçmenlerde sadece % 16 olduğu görülüyor. Beyazların tüm İngiltere de toplam nüfus içinde ki oranının % 86'ya düşmesi, bu politikaların  gerekliliğini dayatıyor.

Etnik azınlıkları; iktidar hedefleri için kazanmak zorunda olan partilerin, göçmenlik politikaları; nispeten demokratik yumuşama içerdiği zaman  ‘beyazlar’ın daha sağa kayması sonucunu getiriyor. Sağdan (muhafazar), sola bütün partilerin göçmen politikaları; eski gelmişlerin (göçmen) desteğini kazanmak için yumuşamak, İngiltere’ye göç etmeyi düşünen yeni kitlelerin (göçmen) kabul koşullarını sertleştirmek gibi traji komik ikilemler sergilemekte.

(devam edecek)

N. Kazım ÖZTÜRK

 

(10) (Kivisko 2005) 

(11) Ahmet İnsel

 

Son Güncelleme Tarihi: 13 Haziran 2015 17:36

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.