Millet olmanın temel gereği, ırkçılığın reddi - Markar Esayan

Herhangi bir suçu işleyen kişinin soyuna sopuna, ırkına, cinsiyetine, dinine, mezhebine, siyasal görüşüne, tuttuğu takımdan tutun da, üye olduğu kuruma, çalıştığı işyerine, şüphesiz ailesi ve sosyal çevresine bakarak, suçun vebalini bu sayılanlara aksettirmek, bunu ister bilinçli, ister bilinçsizce yapmak, hiç fark etmez açık bir faşizmdir, nefret suçudur.

Tersi de mümkündür. Diyelim ki kendisini bir ırkla, dinle, mezheple sözde özdeşleştirmiş bir terör örgütünün işlediği cinayetleri o ırk, din, mezhep vd. ait herkese teşmil edersek, bunu bilip bilmeden yapmaktan azade olarak içimizde nur topu gibi bir faşist doğmuş demektir.

***

Maalesef sosyal medyanın da yardımıyla ülkemizde bu konuda bir alışkanlık, hatta bir hastalık oluşmuş durumda. Nerede arzu etmediğimiz, özellikle kadınlarımızı, çocuklarımızı, hayvanları, çevreyi hedef alan bir saldırı, suç, taciz, tecavüz olsa, bu suçu işleyen veya işleyenlerin menşei mercek altına alınıyor. Öyle ki buradan siyasi, toplumsal sonuç üretilsin.

Bunu yapanlar insanlık/nefret suçu işliyor, ırkçılık yapıyor, faşizm uyguluyor, toplumu bölüyor, ülkelerine olan inançlarını, yaşama sevinçlerini azaltıyorlar. Bu tavır insanlığın, demokratlığın tam tersidir. Asabiye tüm dinlerin yasakladığı büyük bir günahtır.

Eskinin kategorik kötülenmesi, mirasın reddi Jakoben tutumdur. Dünyaya Nazizm’i hediye etmiştir. “Osmanlı külliyen kötüdür, din külliyen akıldışıdır, müminler koyundur” anlayışının bir tezahürüdür. Merhum Kemal Karpat’ın dediği gibi, laiklik jakoben pozitivizm olarak algılanınca bu hastalık bize Batı’dan sirayet etti. Buna karşılık da Atatürk veya Cumhuriyet devrinin külliyen kötülenmesi tavrı gelişti. İkisi arasındaki fark, ilkinin iktidar olmasıydı. İkincisi iktidara geldiğinde, ilk zihniyet kayıp duygusuyla daha da akıldışı bir yere savruldu.

Yıllarca böyle aşağılanmış, siyasal anlamda engellenmiş muhafazakârlar Erdoğan ile iktidara gelip, açıkçası çoğunun rüyasında göremeyeceği başarılara imza atınca ezberler bozuldu, devreler yandı.

Ne olduysa oldu. Artık bu safhayı geride bırakmalıyız. Yeni bir başlangıç yapmanın zamanıdır.

Türkiye İttifakı’nın temel mantığı da budur sanırım.

Markar Esayan/aksam.com.tr

Arkadaşına Gönder Yazdır

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:

0