Mazlum-Der: 'İşkenceye Sıfır Tolerans' bu atamanın neresinde?

13 Ağustos 2012 17:08  

 

Mazlum-Der: 'İşkenceye Sıfır Tolerans' bu atamanın neresinde?

Mazlumder İzmir, İşkence ve kötü muamele iddiaları nedeniyle yargılanmış, yargı kararları ile bu suçları işlediği tespit edilmiş Sedat Selim Ay’ın İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Yardımcılığı’na atanması kararını ve bu kararın meşru gösterilme çabasını Konak'taki Eski Sümerbank önünde toplanarak bir basın açıklaması ile protesto etti.

İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği İzmir Şubesi'nin 11 Ağustos 2012 cumartesi günü gerçekleştirdiği eylemde yaptığı basın açıklaması şöyle:

"İşkence ve kötü muamele davalarında sanık olmuştur. Mahkemelerce, işkence suçlusu olduğu kanaatiyle, hakkındaki iki ayrı davada hapis cezasına hükmedilmiştir. Yargıtay aşaması nedeniyle uzayan yargılamalar sonucunda, hakkındaki her iki dava da zamanaşımına uğramıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu davalarla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini tespit etmiştir. Belirtilen davalarda sanık, fail ve mahkum sıfatlarıyla meşhur olmuş bu kişilik, Sedat Selim Ay’dır.

Sedat Selim AY ve içinde bulunduğu polis timinin, işkence, kötü muamele ve tecavüz gibi insanlık dışı uygulamaları, mağdurların ve görgü tanıklarının ifadeleriyle, dava dosyalarına ek olarak, basın ve yayın organlarında, medyada yer almıştır.

Bilindiği üzere Sedat Selim Ay, kısa bir süre önce hükümet tarafından, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı’na atanmıştır. Bu atamaya karşı kamuoyunda gelişen tepkiler sonrasında, hükümetin Sedat Selim AY ile ilgili terfi kararını gözden geçireceği umudu içerisindeydik. Artık pek umudumuz yok. Zira Başbakanın ; “Dosyaya baktım; ne hüküm var ne de AİHM aleyhinde karar vermiş. Asıl işkence burada başlıyor. Bazı medya grupları, bazı köşe yazarları yazdı diye terörle mücadele etmiş bir arkadaşımızı onlara yedirmeyiz.” beyanatından sonra Sedat Selim Ay’ın hükümetin ve başbakanın esas adamı, arkadaşı olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.

Burası sözün bittiği yerdir. Zira hükümet, Sedat Selim Ay hakkındaki “yedirmeyiz” yaklaşımını, deliller içeren dava dosyalarını inceleyerek değil, “dava dosyalarını ve delilleri yok sayarak” ve “terörle mücadele ve arkadaşlık” kriterini esas alarak sergilemiştir. Bizler bu yaklaşımın, Başbakan’ın da iman ettiği Allah’ın, “Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun.” (Nisa-135) buyruğuna aykırı olduğunu düşünüyoruz. Velev ki Sedat Selim Ay arkadaşınız olsun, savaş meydanında bir yiğit olsun sayın Başbakan, işkence mahkumu bu arkadaşınızı korumaya, terfi ettirmeye “halka ve hakka rağmen” hakkınız yoktur. Keza siz de biliyorsunuz ki gerçek Müslüman duyarlılığı işkencecileri himaye etmez. Pozitif hukukun zamanaşımı kuralının, yapılan yargılamalardaki fiili olgular ve somut deliller bir yana, işkenceyi mahkum eden insanlık vicdanı ve evrensel haklar karşısında da bir hükmü yoktur. Yineliyoruz, işkence bir insanlık suçudur. Biz bu suça ortak olmayacağız. Tarihe not düşmek adına Sedat Selim Ay ve benzerlerini, işledikleri insanlık suçlarını, öncelikle mağdurlar adına ve insanlık adına kınıyor, protesto ediyoruz. Hükümetinizin yaptığı ve sizin de sahiplendiğiniz bu idari tasarruf, siyaseten, ahlaken ve vicdanen doğru değildir. Bu atamayı ve terfi kararını da kınıyoruz.

Yanlış yapıyorsunuz sayın Başbakan. Partinizin seçim beyannamesindeki “ileri demokrasi” ve insan hakları hedefleri ile de çelişiyorsunuz. İşkenceye sıfır tolerans politikası, bu atamayla ve bu atamadaki ısrarınızla tedavisi güç bir yara daha almıştır. İşkenceye ve işkenceciye cezasızlık politikası güç kazanmıştır. Biz insan hakları savunucuları olarak, ezilenin, hor görülenin, sizin deyişinizle “garip gurebanın” ve işkence mağdurlarının yanındayız. Siz ise buradan bakınca haklının değil, güçlünün saflarında görünüyorsunuz artık. Hayata dair değil ama bu kararınıza dair içimizde kalan son umut kırıntısıyla, yaşanmakta olanın, bir akıl ve vicdan tutulması olmadığına inanmak istiyoruz. Bunu kanıtlamak için ve bizleri mahçup etmek için ilahi takdiri beklemeye gerek yok sayın Başbakan, idari takdir yeterlidir. İlahi takdir ise işkencecileri değil, işkence mağdurlarını himaye eder: “Zalimlere meyletmeyin. Yoksa ateş size de dokunur” (Hud-113) Sonuç olarak, adil olan, vicdani ve insani olan işkence faillerini ödüllendirmek değil, işkence mağdurlarına ve ezilenlere umut olmaktır. Bunun için de Sedat Selim AY o görevden alınmalıdır."

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0