YENİ BİR DÜNYA VE ESKİ BİR DÜNYA

21 Ağustos 2016 13:34 / 1252 kez okundu!

 

 

"İnsanlar tek tip sürü ve sonsuz eşitlik istemiyorlar, bilakis farklılıkların, tercihan hakça tescilini istiyorlar. Zaten şeytanın avukatı deyimi de ortaçağdaki yoğun Katolik baskının altında ortaya çıkmış. Rahipler öğretileri çerçevesinde hep ayni bakış açısı ve ezberlerle fikirleştiklerinde bir yere varamadıklarını görmüşler. Ayni metot, hep ayni netice! Aralarından birini görevlendirmişler “sen şeytanın avukatı ol her şeye itiraz et” diye. O yaklaşımdan rönasans çıkmış ortaya."

 

Yeni Bir Dünya ve Eski Dünya

 

Alfa Centauri de gezegenimizden 4 ışık yılı ötede dünyadan biraz daha büyük yaşanılabilir bir gezegen varmış.

 

1980lerde “bu internetin geleceği yok!” diye ahkam kesenlerin durumuna düşmemek için, en azından saygı ile dinliyorum ve okuyorum, ama hala içimden sanki bu dünyayı berbat edip bir diğerine kaçmanın faydası hakkında ciddi tereddütlerim var.

 

Bundan 12 bin yıl önce Göbeklitepe’de taş yontan ve belki köpekten sonra ilk hayvanları evcilleştiren hemcinslerimizden biyolojik olarak bir farkımız yok. Ayni eller ve ayni beyin. Ama beynin bağlantıları inanılmaz bir şekilde gelişti.

 

Bu gelişme büyük oranda kopya çekerek oldu. Kopya çektiğini şeyi anladığın anladığın zaman geliştirebiliyorsun da. Taklit falan diyerek alay etmenin hiç yeri yok. Hep özenme veya diğer ekstremde kıskanma ve taklit ile örnek alarak, öğreniyoruz. Bunu bilmeyen ve çözümleri hep eskilerde arayanların hali ortada. Tbii eskiden gelen iletişimdeki bazı esasları hatmedeceksin ama kuralcı olmadan ileriye açık bir bakış açısı şart.

 

Göbeklitepe’deki bağırıyordu, muhtemelen o zaman da ellerini huni gibi kullanarak bağırmayı biliyorlardı. Şimdi ise kablo ile veya bir uyduya yansıtarak, kablosuz envai çeşit müzik aleti ile sesi, tüm dünyaya yansıtabiliyorsun.

Bu kültürel evrimden başka birşey değil, ayni donanım (insan) çok farklı ürünler!

Daha 10 yıl evvel koskoca müzik setleri vardı, şimdi kabaca bir veya birkaç  karpuz  veya elma büyüklüğünde hoparlör sistemini alıp odanın herhangi bir yerine koyuyorsun ve blutut (bluetooth) ile cep telefonundan müzik çalıyorsun.

 

O zaman tek kişi sesini, fikrini   duyurabildiği kadar duyuruyordu. Şimdi artık sesin, fikrin oluşmasında çok kişinin emeği var. Örnekleyelim. Yazıyı yazan veya sesi kaydeden tek kişinin bir yaşamda öğrenemeyeceği kadar çok teknoloji yardımı var. Petrolü kuyudan çıkartıp ayrıştırıp formlar yapıp mamulü içine dökerek bilgisayar veya hoparlör kutusu yapacaksın. Mikroçipler yapacaksın, devreleri birbirine bağlayacaksın vs.

 

Yazının veya sesin belki tüm dünya ile paylaşılabilmesi için gereken teknolojiden yardım alacaksın. Ama sonunda bir kaç yüz mü, yoksa birkaç bin mi, veya on binler, milyonlar mı sesini duyacak? Karar gene ağız propagandası yolunda gönüllerde  veriliyor.

 

Şaşırmamak gerek:  daha önce enerji üretenler ve araç üreticileri en zenginler iken 1950 lerde buğday ticareti yapanlar en zenginlerdi (Toepfer) dünyada sonra nakliye yapanlar (Onassis) en zenginler oldular. Yani gemi üreten de kazandı ama organizasyonu, ticaretini yapan daha zengin oldu. Şimdi en zenginler iletişim alanında üreten ve ticaret yapanlar. Eskiden fotokopi çekmek vardı (Hala da var ya, son MHP kongresinde gördük) şimdi esasen cep telefonu ile belgenin resmini çekip yollamak çok daha kısa bir yol.

 

Türümüz varı ve yoğu ile daha iyi iletişim kurabilmemiz için çabalıyor.

 

İnsanlar tek tip sürü ve sonsuz eşitlik istemiyorlar, bilakis farklılıkların, tercihan hakça tescilini istiyorlar. Zaten şeytanın avukatı deyimi de ortaçağdaki yoğun Katolik baskının altında ortaya çıkmış. Rahipler öğretileri çerçevesinde hep ayni bakış açısı ve ezberlerle fikirleştiklerinde bir yere varamadıklarını görmüşler. Ayni metot, hep ayni netice! Aralarından birini görevlendirmişler “sen şeytanın avukatı ol her şeye itiraz et” diye. O yaklaşımdan rönasans çıkmış ortaya.

 

Çok seslilik kısır döngüyü aşar. Milyonlarla insanın sesini duyurabilmesi de çok ümit verici ve geleceğe olumlu bakmamız için bir neden. Hem de bu çok seslilik hepimizin içinde yaşadığı akselerasyon diyen çözümleri daha çabuklaşmasının nedeni.

Mahmut Tolon

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.