Yalan Hayalin Yansımasıdır

16 Temmuz 2010 21:54 / 1703 kez okundu!

 


Burdur’a asker oğlumun yemin törenine gittim. Burdur ve civarını gördüm... Kısa kısa notlar...

Burdur Gölü

Yolda bu yıl yağmurlu geçmesine rağmen üstümüze hızla gelen kuraklığın izlerini görmek mümkün.. Burdur gölüne 5-6 yıldır artık girilemiyormuş. Seviye düşmüş. Daha evvel yüzülen bir gölmüş. Muhteşem bir manzara ama kenarında balık yemek mümkün değil. Çiftlik çipurası bile gelmiyor. Göldeki balıklar da işaret parmağından daha büyük olmuyorlar. Küçük bir grup yelkenciliğe gönül vermiş gölde. İnsanların işi gücü bırakıp bu gölün kurtarılması için seferber olduklarına dair bir işaret göremedim. Vikipedi'de kısacık bir notta 857 metre rakımı olduğu yazılı. Çok daha fazla bilgi üretmek ve paylaşmak ve bu bilgiden çözüm üretmeye çalışmak gereği yumruk gibi insanın yüzüne vuruyor. Enfes bir manzara.

Burdur gölünün batısındaki 1140 metre yükseklikteki Salda gölünde ise yüzülüyor. Bu büyük turizm kapasitesi etrafında sanırsınız ki interneti açınca bilgi yağsın. Aktif ve bürokratların derin uykusunu sarsacak göl koruma STK'ları yeri göğü inletsin ve insanlar bu güzel yaşam alanlarını korumak için çalışsınlar ve aktiviteleri de internette kolayca izlenir olsun. Ama yalan hayalin yansımasıdır. (hadi kaydı olsun İngilizcesini de yazayım sanki bu kullanılabilecek bir küçük gerçek parçası gibime geldi: lies are reflexions of dreams veya lies are reflexions of wishful thinking) Bir firmanın “Bir gölü kurtaran kızdan bahseden tv reklamından” başka bir hareket göremedim.. Bir huzur var Batı Anadolu'nun bu verimli kalbinde. Ve bu huzur aktif bir huzur da değil korkarım.

İnsuyu Mağarası

30 yıl kadar önce görmüştüm, tekrar gördüm, heyacan ve biraz da hüzün verici bir mağara. Hüzünün sebebi gene vurdumduymazlık. Bilgi az, dünyanın ikinci büyük mağarası imiş deniliyor. İnternete bakınca sanki doğru değil. (Yalan hayalin yansımasıdır?) Ama benim uzman olduğum bir konu değil. Muhteşem bir doğa harikası olduğu kesin! İçinde eskiden anımsadığım taştan korkuluklar var ve muhteşem bir manzara insan içerdeki soğuktan yaz günü ürperiyor.

İnsanlar mağarada bağrış çağrış! Sakin olunması, bağırmanın bu doğa harikasına saygısızlık olduğu her 50 metrede bir konulacak çeşitli lisanlarda bilgi veren TV ekranlarından belirtilebilir. Yok öyle birşey. Mağaranın girişinde bu 1965 de turizme kazandıran bürokratların ismi yazılıyor (Zaten görevi değil miymiş? Maaş almamış mı?)

Etrafta hediyelik eşya satanlar lokantalar vs. Ama bilgi? Yok denecek kadar az. Bu dünya harikası jeolojik formasyona anlaşılan Burdur Valiliği ya da Kültür Bakanlığındaki bürokratlar sahip çıkamıyorlar veya ancak ödenekler ve bilgileri çerçevesinde sahip çıkabiliyorlar. Bari jeologlar odası sahip çıksa! Dünyanın oluşumunun hikayesini anlatmak için inanılmaz bir fırsat. Hergün girenlerden para da geliyor. Hediyelik dükkan kiralarından, lokantalardan!

Mağaranın içindeki dilek gölü olarak adlandırılan göl 2 yıl önce kurumuş. Büyük göl diye adlandırılan yerde hala su var ve insanlar bağrış çağrış beton korkuluklardan tırmanıp iniyorlar ve sarkıtlara elleriyle dokunuyorlar hatta bir parça alıp çeplerine atmaktan da geri kalmıyorlar. Kapıdaki görevliye “korkuluklardan tırmanıyorlar hatıra olarak taş alıyorlar neden içerde görevli yok?” değimde yanıt basit “içerisi çok soğuk!” Montlu nöbet tutacak görevli, video kamarasları koymayan yetkilinin aklına buradan saygılarımı da sunayım yeri gelmişken. Galiba bindiğimiz dalı kesmek bu olmalı; ama gerçekten dünyanın ikinci büyük mağarası ise veya değilse de çarpıcı bir doğa harikası ve bu konuda internette Burdur gölünden fazla bilgi var. Ama mesela özgün bir vikipedi maddesi yok! Halbuki ana turizm lisanlarında omalı değil mi değerli Kültür bakanı? Farkındalık, bilgi ve ordaki verilere göre çalışma, eğitim ve çözüm üretimi? Uzun vadeli planlama?

Sagalassos Harabeleri

Yaklaşık 1700 metre yükseklikte dünyanın en yüksek antik anfi tiyatrosu olan harabeler ayrı bir harika! Peru daki Cusco üçbin küsur ve Matçu Piçu yaklaşık 2500 metre yükseklikte ama tarihte çok daha sonra yerleşim bölgesi olmuşlar. İnsanların motor gücü olmadan köle ve hayvan gücüyle o kadar çok mermeri bu yükekliğe taşımasını hayal etmek kolay değil. Yaklaşık 30-40 bin insan bu seramik üretim merkezinde yaşıyorlarmış. Bergama kralı taa oralara kadar uzanmış, anlaşılan o zamanlar yazın sıcağından kaçılacak bir cennet yaratmışlar. Arkeologlar çalışıyor. 1990 dan beri çalışmalar devam ediyormuş Bulunanlar çok etkileyici.

Danseden kız motifleri Sagalassos

Romalılar da epey eser bırakmışlar Sagalasos da. Selçuklularla birlikte Ağlasun’a inmiş insanlar.

Sagalassos’un karşı tepesinde sanki insan eliyle yapılmış bir büyük kupa resmini görür gibi oluyorum.

Sagalasosdaki dağda kupa resmi?

Belki antik çağda’da dağa taşa resim yapmak bir alışkanlık idi bizim kültürümüzde Atatürk resmi, Türk bayrağı çizmek gibi? Bilemiyorum. Doğa enfes, harabeler kesinlikle görülmeye değer emeği geçenleri kutluyorum. Hititler zamanında yani bundan 3500 yıl kadar önce Salavasa imiş bu kentin ismi.

Neden mi üstüme vazife edinip izlenimlerimi, yapıcı olduğuna inandığım kritiği yazıyorum? Bu dünya benim, bu vatam benim olduğu için! En azından hissedarıyım. Farkındalık, bilgi ve ordaki verilere göre çalışma, eğitim, çözüm üretimi ve bu sırayla saf tutulacak umudu.


Mahmut Tolon

12.07.2010



 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.