Urla: Tanrı’nın kadını

09 Kasım 2012 19:28 / 1807 kez okundu!

 


Urla isminin tarihçesi hakkında çeşitli rivayetler var.

Klasik zamanda Apollo’nun arabasını çeken kuğuların kloze kloze diye bağırmalarından Klozemenai denildiği yakıştırılıyor. Bu isim şimdiki Klizman isminde hala yaşıyor. Urla 12 İyonya kentinden birisi. Daha da önce yani şimdiden 5000 sene kadar önce, Karantina- Hastane adası daha kara parçası ve şimdiki limandan daha geniş bir liman alanı var.

Limantepe kazıları sayesinde bu yörede en az 9000 yıl öncesinde, yani eski zaman EZ 7000 yılı civarında yoğun yerleşim ve ekonomik faaliyet olduğunu görüyoruz.

Sonra tektonik hareketlerle Karantina bölgesi bir ada haline geliyor. Büyük İskender zamanında adaya bir yol yapılıyor. Düşünmek gerek ki bu ismin (Klozemenai) yakıştırıldığı zamanlarda dünyada yaklaşık 250 milyon insan yaşıyor.

Batı dinlerinin başlaması sonucu zamanla eski Yunanlar Ortodoks oluyorlar.

Bizanslı tarihçi Dukakis Bryela isminden bahsediyor. Bryela isminin anlamını araştırınca Tanrının kadını demek olduğunu öğrendim. Tanrının kadını yani muhtemelen Meryem Ana. Bir süre sonra halk bence belki çok fazla “Ortodoks dinci isimlerden” sıkılıp B ve V harflerinin lisanlarda yakınlığı ve değişimi bilindiğinden Vrula yani sazlık ismine daha çok rağbet ediyor.

Sonra Osmanlı zamanında bu isim Urla’ya dönüşüyor. Bazıları sefere giderken Uğurola denilmesinden Urla isminin yuvarlandığını da varsayıyorlar, Osmanlı zamanında. Lisan ve nüfus, yaşayan ve sürekli değişen olgular. Kesin olarak bilmek imkansız, ben Bryela –Vrula –Urla gelişmesinin en mantıklı değişim olduğunu varsayıyorum.

1478'deki Osmanlı kayıtlarında Urla’da yaklaşık 800 hane var: 642 Rum, 149 Türk. İlginç olan o zamanlar İzmir'de 600 hane olması. Bu demek ki Urla nüfusu 5000 civarındayken İzmir’de 3500 kişi yaşıyor. Dünya nüfusu yaklaşık 500 milyon!

Urla Yarımadası mı, Çeşme Yarımadası mı?

Tarih boyunca Urla’nın merkez olduğunu görüyoruz. 1941'deki I. Coğrafya Kongresinden beri Urla Yarımadası deniliyor; bu ad yerine kullanılmıs diğer iki adı da, yarımadanın ayrı parçaları için kullanıyoruz; büyük Karaburun yarımadası ile Alaçatı ötesinde uzanan kesime Çeşme yarımadası. Belki bunu da günlük bir gazetede açıkça yazmanın faydası var. Belli mi olur, kesip bir kenara koyup kullanan bile olur.

Selçuklu Sultanı Melikşah'ın ölümünden sonra İzmir dolayı ve Urla yarımadası Çaka Bey'in eline geçti. Demek ki daha dünya nüfusu 500 milyonu bulmamışken buraları Türk yönetiminde idi. Süveyş Kanalı’nın açılması ile dünya nüfusu 1 milyar iken bu yöre ticari önemini kaybetmeye başladı. Birinci Dünya Savaşı'na kadar (yani dünya nüfusu 2 milyar civarına geldiğinde) Türk nüfus bu yörelerde kabaca % 30 Rum nüfus % 70 civarında idi.

Cumhuriyetin ilk nüfus sayımında şimdi canlı ve heyecanlı olan beldelerde örneğin Urla’nın Yağcılar köyünde (Altınköy ve Doğa evlerinin bulunduğu köy) sıfır nüfus olduğunu görüyoruz.

Dünya nüfusu gelişmesini not etmenin önemli olduğuna inanıyorum. Artık hep beraber 7 milyarı aşan bir nüfus olarak bu küçük gezegende yaşıyoruz. Okurken, karbon üreterek, üreyerek, üç çocuk diyerek ve son elli yılda etrafa bolca plastik poşet saçarak, türümüzün nasıl geliştiği hakkında bir fikir oluşması açısından.



Mahmut TOLON

09.11.2012


Son Güncelleme Tarihi: 09 Kasım 2012 20:16

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.