Þehitler Ölmez, Vatan Bölünmez
21 Mayýs 2010 19:07 / 1602 kez okundu!
Þehitler, madenciler ölüyorlar. Vatan da bölünüyor. Erozyon ile toprak kaybýmýz her yýl birkaç Kardak adasý boyutunda.
Bu arada çevredeki dünyada eþi çok nadir görülen eski zeytin aðaçlarýnýn koruma altýna alýnmasý için birkaç yüz kilometre araba kullanýp av, çevre, doðadan sorumlu memurlara bazý aðaçlarý gösterdiðimde öðrendim ki, kamunun elindeki toprakta olan bir anýt aðacý koruma altýna almak çok çaba gösterince mümkün ama þahsýn tapulu arazisinde olan anýt aðacý korumak mümkün deðil, eðer bir aðacý koruma altýna almak için kamulaþtýrýlmaya gidilmezse. Hoþ, kamunun elinde de anýtsal deðer taþýyan aðaçlarýn pek bir korunduðunu da söylemek kolay deðil ya.
Kekliktepe Urla'ya yerleþeli on yýl geçti. Geldiðimde inþaat yaparken yaban domuzlarý vardý. Porsuk yuvalarý gördüm. Tilki, tavþan, yýlan, kirpi, sincap, gelincik görüyordum. Hatta sincaplarla neredeyse arkadaþ olmuþtum, hergün birkaç tane görüyordum. Þimdi hafta’da bir sincap görünce seviniyorum. Yaban domuzlarý 6 yýldýr yoklar.
Arazime 3 gün öncesine kadar hudut bir dere vardý ve hayvan yuvalarý olan çok sýk bir makilik içinden akýp gidiyordu kýþ aylarýnda. Yüzlerce hayvana barýnak olan bir dere yataðýna sahipti. Ekolojik bir yaþam adasý. Oksijen üretim merkezi ve su tutma havzasý. Artýk yok.
Yandaki komþu inþaat 2 gün evvel 19 mayýs tatilinde baþladý (bakýnýz buraya). Kocaman bir kepçe ile ve 100 kadar kamyon toprak vs ile birlikte dere ve yataðý yokoldu. Bilemiyorum kaçta kaçý kamu malý içinde, kaçta kaçý komþunun tapulu arazisinde, ama biz bu dere yataðýnýn korunmasý için geçen yýl bir dilekçe vermiþtik. Hem Belediye hem de Ýzsu’ya.
Minik bir yok oluþ öyküsü
Dilekçe’de örneðin çevre bilinciyle tanýnan Selami Gürgüç’ün de, Bertuð Ösen’in de imzasý vardý. Benim de iliþkim Belediye ile iyi. Belediye Baþkanýný dostum sayarým. Ama 19 Mayýs’ta aradýðým Belediye yetkililerinden bugüne dek bir yanýt gelmedi, hakeza Ýzsu’dan da. Yarýmada.org olayý 3 gündür haber yapýyor ve dere bu arada yok oldu. Bu, yaklaþýk 2 dönümlük bir makiliðin yokoluþu ve herkesin kendince son derece önemli iþleri var, belki de bir bölümü komþunun hudutlarý arasýnda. Kanunen o bölüm için söylenebilecek bir laf zaten yok. Minnacýk bir çevre yokoluþu.
Benim buraya yerleþmeme neden olan þeylerden biriydi o dere, o da benim þahsi sorunum. Sadece benim vatanýmýn deðil, dünyanýn da minicik bir bölümü yok oldu. Önlenebilir miydi? Muhtemelen evet. Bu tür iþleri takiple görevli, gelirleri olan veya gönüllü aktif bir ekip olsaydý ve ilk dilekçeyi verdiðimizden beri haftada bir gün toplantý yaparak makamlarýn kapýlarý aþýndýrýlarak gereken kamusal düzenlemelerin yapýlmasý saðlanabilseydi. Ama bu mümkün deðil. Belediye bir kaç yüzbin dönüm içinde 2-3 dönüme yetiþemez, Ýzsu muhtemelen sadece Ýzmir sýnýrlarý içinde yüz küsur km dere yataðý içinde bu beþyüz metreye yetiþemez. Ben de yetiþemedim. Ama tüm hayvanlarýn ve de bitkilerin vatanýndan yaklaþýk iki bin metrekare kayboldu. Beton olacak. Olmamasý için son tahlilde vatandaþýn örgütlenmesi ve sorumluluk alýp çalýþmasý gerekecek. Çok çalýþmasý. Bu yok oluþlarýn tümünün neticede bizim türümüzün yokoluþuna yol açacaðýný anlayýnca da çok çalýþacaðýz. Ama ne zaman bunu anlayacaýz, bu bilinç düzeyine eriþeceðiz?
Þimdiden kestirmek güç. Þimdilik bu konularý anlamak dönemindeyiz galiba. "Yalan dünya!" deyip gülümsemek en iyisi.
Mahmut Tolon
21.05.2010