Ne oldu 6 Eylül 1955'de?

11 Eylül 2014 14:53 / 1449 kez okundu!

 

 

Her insanın utanç duyacağı, lanetleyeceği bir şiddet ve yağma oldu. İstanbul’daki Rum vatandaşların işyerleri harabedildi!

Kime yaradı?

***

Bu hadiselerin planlı bir provokasyon olması muhtemel. Olaylar esasen 6 Eylül'de saat 17.00 sularında başladı. Saat gece 24.00'te askerin el koyması ile son buldu. İnönü'nün canlı muhalefeti bile 1955-1960 arasında DP'yi tertiple değil, başarısızlıkla suçladı. Ölüm yok. Olaylar hazin. İçişleri Bakanı istifa eder.

 

O zaman tüm azınlıkların ama bilhassa Rumların oylarının yüzde doksandan fazlası DP'ye gidiyordu. Fatin Rüştü Zorlu Kıbrıs konusunda Londra’da başarılıydı. Bu bilgilerin yanı sıra olaylardan otuz yıl sonra açıklanan İngiliz kriptolarında İngiliz sefirinin “Türkiye’yi karıştırmak için Selanik'te bir bomba yeter” notu da ilginçtir. 1955'ten beş yıl sonra ölümlerden söz edilir, ispat edilemez. DP'den 1957 seçimlerinde iki Rum İstanbul milletvekili ve bir de Yassıada'da ölen Ermeni milletvekili Dr. Zakar Tarver seçilir.

 

1960 darbesinden sonra “İntihar” ettiği söylenen ve vücudu ailesine gösterilmeyen Namık Gedik'in oğlu Arda Gedik’in de katıldığı 2009 yılındaki Fatih Altaylı'nın bu konuda yaptığı TV programında da Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu kendisine atfedilen ”olay DP'nin tertibidir”” sözünü canlı yayına katılarak yalanlar.

 

Yassıada Mahkemelerinde konu Köpek ve Bebek davalarından sonra bir de 6/7 Eylül davası şeklinde tekrar açılır. İhale 1955'te bir "Mit görevlisi" Selanik'te basit bir el yapımı bomba attığı için DP üzerine kalır. Tahrik eden 2. baskı yapan gazetelere kağıt tahsisi vs. DP'nin bu olayları planlaması için bir mantık olmamasına rağmen Yassıada'da mahkum edilir.

 

Yassıada kararlarından sonra Amerikan senatosunda D'Amato bir pogromdan söz eder. Pogrom; yani bir azınlığa karşı yapılan planlı tedhiş hareketi; soykırımdan önce Almanaya'da yapılan katliamların benzeri!

 

Darbe yetkilileri tam manasıyla kendi kalemize yani ülkemizin mecazi kalesine bir gol atmışlardır.

 

Neden? Kimsenin yabancı güçlerden para falan alarak bu hıyaneti yaptığını sanmıyorum, türümüze has bir ahmaklıktan bahsetmek daha doğru olur.

***

 

Korkarım darbeciler bilgisizlikten ve yaptıklarını  meşrulaştırmanın düşman belledikleri DP lileri mahkum ettirmekten geçtiğine kendilerini inandırmalarından. Hırslarını kontrol edemeyip, küçük çıkarlara odaklanıp büyük (ülke) çıkarlarını idrak edememekten.

 

Bayar'a atfedilen ”olaylar düşündüğümüzden vahim oldu“ mealinde ise bir yalanın başarılı bir desinformasyon olması dışında bir doğru tarafı yoktur. 1955'te bir Rum göçü yoktur.

 

İstanbul'daki Rumların göçü İnönü azınlık hükümetinin çıkardığı bir kararname sonrasında 1964'te olur. Sap ve samanın birbirine karıştırılmaması önemlidir.

 

Neden mi bu konular ancak şimdi ortaya çıkıyor?

 

***

Önce 1961 Anayasasınca (ilerici bir anayasa olmasına rağmen doğası ve yapılışı gereği darbe yapanları maaşa bağlayan anayasadan bahsediyorum) Yassıada kararlarını eleştirmek yasak olduğu için,

 

Az okuyan bir toplum olduğumuz için ve tarihimiz boyunca istilalar, sonra darbeler yaşadığımızdan haklı olarak kaba kuvvet karşısında ürkek davrandığımız için.

***

"Karşı devrim" falan diyen haşlakların savlarına ise doğrusu değinmek bile istemiyorum. Onlarda  Zorlu'yu ve Dp'lileri mezarlarından çıkartıp tekrar tekrar asmak hıncı hakimdir. Tarihten ders alamazlar. (Haşlak; güneşten yanan olmamış meyvaya Karadeniz'de verilen isim.) Her türlü şiddet ve "sağ veya sol“ darbe yargılanmadan bu ülkede temiz sayfa açmamız zor olacak anlaşılan.

***

İstanbul' daki 6 Eylül Olayları'ndan sonra Londra müzakereleri kesiliyor, taraflar hiçbir karara imza atmadan ülkelerine dönüyorlar. Yunanistan'ın ekmeğine yağ sürülüyor.

Eski Savunma Bakanı Hasan Esat Işık'ın (Mehmet Arif Demirer'in tüm gazete arşivlerini tarayarak yazdığı kitabı “Fatin Rüştü Zorlu” dan ) öğrendiğim şu cümlesi ilginç: “Menderes ve Zorlu'nun iş başından uzaklaştırılmasını Amerikalılar herkesten çok istiyorlardı.

 

Bu konuları açmak ve konuşmak iyi ama konuşurken onarılmaz yaralar açmamaya gayret etmek ve ondan sonra da önümüze bakmak gerekir.

 

Mahmut TOLON

06.09.2014

 

Son Güncelleme Tarihi: 12 Eylül 2014 15:23

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.