Mutluluk?

13 Eylül 2011 12:33 / 1536 kez okundu!

 


İnsanlar mutlu olmak için yaşarlar. İletişimin bu kadar geliştiği çağımızda zevk veren şeylerin yaşamdaki paylarını en yüksek oranda yaşamımızda hakim kılma çabası olarak algılayabiliriz mutluluğu öyleyse.

O zaman en güzel giysiyi giymek, mükemmel bir şekilde bakımlı olmak, en güzel evde oturup en büyük arabayı ve cep telefonunu mu kullanmak mı mutluluk? Bol bol yatmak mı? En fazla özgürlük mü? Bu şekilde algılanıyor ve bunun peşine düşenler var. Zevki en yüksek oranda tatmak ve zevk vermeyen şeylerden kaçmak? Daha daha fazla özgürlük? O da yalnızlık oluveriyor ve insan insan ile geliştiği için inanılmaz sığlaşabiliyor yalnızlıkta.

Zevk vermeyen bir şey ise eleştirilmek.

Neyzen Tevfik’e yakıştırılan veya gerçekten O’nun tarafından yazılmış çok güzel bir tekerleme var:

Üzülüyorsun, takma diyorlar.

Kızıyorsun, değmez diyorlar.

Boş veriyorsun gamsız diyorlar.

Konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar.

Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar.

Ölünce ne diyecekler?

Muhtemelen ...ölüm sana yakışmadı.

Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler.

Camus'nün (Kamü) Sisifos efsanesini ne güzel anlatıyor değil mi? Bir taşı tepeye doğru yuvarlamaya çalışıyorsun, tam tepeye gelecekken aşağıya yuvarlanıyor, tekrar al baştan deniyorsun.

Eleştiri’nin yapıcı olması için anlayış ve empati, yani çok vakit gerek. Alay etmek veya beğenmemek yapıcı eleştiri değildir.

Bu kısırdöngüyü aşmak gerek. Ağlama değmez hayat arabesk yaklaşımından ötesine varmak. O zaman modern dünyada para, yatak ve yemek, daha kaliteli yemek tıksırıncaya kadar yemek?

Esasında mutluluğa olan özlem "anlam"a olan özlemle eşdeğer. Aklıma koyduğum şeyleri yapmak için para gerek... O zaman para kazanırken mutluyum. Yatak konusuna gelince: Dürtülerim doğrultusunda seks gerek, o zaman seks yaparken mutluyum mu? Sosyete sütunlarında gördüğümüz gibi? Yatmak seks ile eşdeğer değil tabii, bir güven anlamını da beraberinde getiriyor yatak. Soyun tükenmemesi için biyoloji seksi zevkli kılınca kafamız karışıveriyor.

Anlam aynı zamanda başka insanlarla olan ilişki de demek, ve ilişkinin kalitesi, sadece milyonlarca paraya hükmetmek veya yüzlerce insanı tanımak, binlercesinin elini sıkmak veya sadece “yatmak”, veya sadece iyi araba, cep telefonu kullanmak değil. Oradan oraya deli dana gibi koşarak meşgul olmak da değil. “Yaptığım işin- sürdüğüm yaşamın bir anlamı var, senin yaptığının bir anlamı var” diyebilmek, paylaşabilmek ve anlayış gösterebilmek gerek. Tek tip olmak değil. Tembel yaratıklar olduğumuzdan, burada korkmaya başlıyoruz. Alaycılığa kaçıyoruz, daha yavaş, daha sade, daha az yaralayıcı olmaya çalışmak gerek anlayış için. Ve belki korkuyu aşabilmek gerek, güvenebilmek gerek, anlamı kavrayabilip saf tutabilmek için.


Mahmut TOLON

11.09.2011

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.