Ahlak ve Göç

12 Aralık 2018 17:04 / 1090 kez okundu!

 

 

Bakışlar öldürebilse! İnsanoğlu bakışları ile öldürebilse ve kendisine, yakınına bu eylemin bir zararı olmayacağını bilse, inanın yeryüzünde birkaç milyondan fazla insan kalmazdı.

 

****

 

Ahlak ve Göç

 

Doğabilimlerinde aşırı kişilik bozuklukları (psikopatlar, aşırı narsistler gibi) olmayan insanlar beyinlerindeki ayna nöronlar sayesinde hemcinsleri ile empati hissederler. Bu sayede “yavruları öldürmemek”, “kendine benzeyeni öldürmemek” gibi dürtüleri vardır. Esas olarak canlıların davranışlarını (bencil), bir de sürü güdüsü (toplumsal)  başlıkları altında anlamaya çalışabiliriz. Toplumsal olayda güven gereksinimi ön plandadır.

Dinler bu dürtüleri birkaç bin yıldır genel “ahlak” çerçevesinde dizginleyerek toplumlara yaymaya çalışmıştır. 

Can derdinde olan ya da doğru veya yanlış bu duyguyu yaşayan insanlarda ahlak yerine yaşamda kalma dürtüsü ağır basar.

Ahlak kelimesi Almanca Moral veya Sitten (gelenek, örf, kısaca: alışkanlıklar) olarak diğer batı dillerinde genelde etik veya moral kelimesi ile de ifade edilir. Hayvanların çoğu alışkanlıklarla yaşayan yaratıklardır. Biz burada istisna değiliz. Ancak kriz halinde genelde alışkanlıklardan kolayca vazgeçebiliriz.

Hukuk da bu temel dürtülerden türetilmiştir.

Türkçe’de “birisi ile hukukumuz var” gibi söylemlerde yazılı hukukun ötesinde bir uzlaşma yaklaşımı kastedilir. Bu “hukukun” “ahlak” içinde olması gerekmez, ancak karşılıklı güven esastır.*

İnsanların büyük çoğunluğu kendi çıkarı için yalan söyler. Hukuk o nedenle karmaşık ve zorlayıcıdır. Doğa bilimi açısından anayasaların gelişmesi, magna carta vs. gibi konulara “Ortak akıl için Kuğu Şarkısı” kitabımda değindim. Güçlü olan taraf çatışmayı kendine göre yorumlama eğilimindedir. Çünkü öyle algılar. Bu zorbalık kısmı uzlaşmada da geçerlidir ama en çabuk yol olduğu için ilahi adalet uzlaşmadır.

Bakışlar öldürebilse! İnsanoğlu bakışları ile öldürebilse ve kendisine, yakınına bu eylemin bir zararı olmayacağını bilse, inanın yeryüzünde birkaç milyondan fazla insan kalmazdı.

 

GÖÇ

On kişilik bir Jandarma gücü, Ege sahilinde bir  lastik bot ile karaya çıkmak üzere olan yirmi kişilik bir Afrikalı göçmen topluluğunu gördü. 

Sorumlu Jandarma komutanı içinden dua etmeye başladı: “Kumsaldaki ağacın güneyinde karaya çıksınlar” diye.

Çünkü ağaç sınır idi ve  orası komşu Jandarma birliğinin sorumluluğunda idi. Veya bu sahneyi daha da abartalım: Jandarma komutanı kendi bölgesinde karaya çıkan göçmenleri daha güneye gitmeleri için ikna etti.

“Bürokratik formlar  ile o zaman komşu birlik uğraşacaktı!"

Bu örnekte sistemin islahı, ahlak ve motivasyon konuları gündemdedir. Her iki jandarma komutanı da vatanı kurtarmak konusunda belki de hemfikirler ama formları doldurmak konusunda ego, veya önce “kabile” veya “çete” ön plandadır.

Gerçek böyle veya buna benzer şekilde oluşuyor. Kimse dosyaları doldurmak istemiyor. Sorumluluk ve aldığı maaş için olumsuz olarak algıladıkları işi yapmak istemiyor. ABD Meksika sınırında Trump gelen göçmenlere malum göz yaşartıcı gaz sıktırdı gelmesinler diye!

**

Devlet kurabilen ve kuramayan toplumlar, kültürler vardır. Orman kanunundan öteye geçebilen kültürlerin sayısı insanlık tarihinde görüldüğü gibi çok da fazla değildir. Genelde bir refah ve  adalet (huzur = güven=çıkar) özlemi içinde  denge kuramayan toplumlardan, denge kurabilenlere doğru bir göç olmaktadır. İnsan hakları denilen türü kollama bu arada oldukca geride kalmaktadır. Doğa ile gereken uyumun türümüzün çıkarı olduğu daha idrak ve  kabul sürecindeyiz. Göç ve kısmen savaşlar bu çıkarı kavrayamamanın bir dışavurumu.

Kritik göç alma oranını yüzde bir ila yüzde beş ve yüzde beş ile en fazla yüzde on arasında iki apayrı grup olarak görüyorum. Bu rakamların ötesine geçince hukuk düzenleri ve alışkanlıklar ile dengede durabilen toplumun dengeleri sarsılır. Hukuk ve düzen uygulanabildikleri sürece bir denge sağlama imkanı artar. Türkiye şu anki yüzde beşlik göç ile zorlanarak başetmektedir. Çünkü belirleyen kültür değişime uğramaktadır!

Teknolojiden yararlanmak, göç ile başetmeyi en azından hukuku korumak açısından daha basitleşecektir. Ancak gücün teknolojiyi keyfi olarak  kendi amaçları doğrultusunda kullanmasının önüne geçmek için anlamlı ve genel kabul gören tedbirler son derece önemlidir. Bu da etik veya ahlak ile netleşecektir. Şu anda dünyada batı ülkelerinde bu düstur kısmen içselleştirilmiştir. Örnegin ABD de gidişat önümüzdeki yıl Başkan Trump için  yasa ihlali iddialarının, ispatlanıp cezalandırılma (impeachment) sürecine girilecek gibi gözüküyor..

Küresel ısınma ise bize yakın gelecekte daha büyük göç dalgalarının haberini maalesef şimdiden veriyor!

 

Mahmut TOLON

03.12.2018

 

Dipnot:

*  “Onunla at çalınır”  (Mit jemandem Pferde stehlen können)Almanca’da hukuk veya ahlak yerine kişiye olan güveni (çıkarbirliği) simgelemektedir. Gelenekte de bir güven vardır.

** (iki komşu Jandarma komutanı kendi sürüsünü korumayı (“vatan’”dan önce kendi müfrezesinin çıkarı olarak algılıyorlar)  Vatan da burada ve ABD de veya herhangi bir “ülkede”: güven ve geniş anlamda alışkanlık ve çıkar birliği)

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.