Zan
28 Nisan 2014 22:02 / 1351 kez okundu!
Zan, duygularýn, düþüncelerin veya anlatýlmak istenenlerin dile getirilmesidir.
Zannýn temelinde iyi veya kötü niyet yahut bilgisizlik vardýr ki, bunlar saðlýklý veya saðlýksýz iliþkilere sebep olur.
Toplumsal deðer yargýlarýnýn baþýnda hep, doðru bildiðimiz yanlýþlarý tekrarlýyoruz.
Bana göre, sana göre, ona göre, þuna görelerin, bizi bilgi sahibi olmadan fikir ya da kanaat sahibi olmaya taþýmasý gelmektedir.
Velev ki bir konuda bir bilgi aldýk. Bu bilgiyi nasýl ve ne zaman kullanacaðýmýzý önce Kur’an ve sünnete göre bir deðerlendirelim.
“Ey Müslümanlar, size gelen haberin doðruluðunu kontrol etmeden o habere inanmayýnýz.” Bu ayetten sonra efendimize ashabý soru soruyor.
“Ey Allah’ýn resulü (elçisi) böyle bir durumda ne yapalým ?”
“Size gelen veya getirilen haberi önce hüsnü zanla (iyi niyetle) deðerlendirin.
Su-i zanla (art niyetle) deðerlendirip fitneye sebep olmayýn. Zira fitne þeytandan, veya þeytanýn vesvesesindendir. Fitne uykudadýr, uyandýrana lanet olsun.”
Fitnenin ne olduðuna bakarsak; olumluyu olumsuza çevirme söz ve davranýþlarýdýr.
Bir insan veya olay hakkýnda size getirilen habere, ÖÐRENME veya BÝLGÝLENME sorularý sormadan hemen yorum yapmaya kalkmanýz sizin ne kadar ön yargýlý ve bilgisiz olduðumuzu gösterir.
30 Mart 2014 seçimlerinde maalesef bunlar çok yaþandý, çok görüldü.
Bize getirilen haberlere hemen inanýp yorumlar yaptýk. Öðrenme ve bilgilenme sorularý sormadan, bilhassa farkýnda olmadan doðru bildiðimiz yanlýþlarý tekrarladýk.
Rabbimiz bir ayetinde þöyle buyuruyor:
“Eðer Allah, size bir iyiliðin dokunmasýný isterse, bütün insanlar bir araya gelse size bir kötülük yapamazlar.
Eðer Allah size bir kötülüðün dokunmasýný istese, bütün insanlar bir araya gelseler,
size bir iyilik yapamazlar.”
Bunu üzerine efendimiz, “Ameller niyete göredir. Yani niyetiniz temizse, ameliniz yani yaptýðýnýz iþ farklý olsa da yine hayýr dua alýrsýnýz.”
Adamýn biri çölde bir vaha (yerleþim alaný) görür. Suyunu içer . Devesini doyurur.
Devesi kaçmasýn diye bir güzel kazýk çakar.
Devesini oraya baðlar. Bu amelinden dolayý kendisine bir sevap yazýlýr.
Aradan zaman geçer. Yaya biri gelir. Vahada dinlenir. Su içmeye giderken ayaðý,
daha önce çakýlan kazýða çarpýp düþer. Bir baþkasý düþmesin diye kazýðý oradan söker. Bu adama da bir sevap yazýlýr. Amel (yapýlan iþ) yüz seksen derece zýttýr. Çakma ve sökme iþi. Ama sevap aynýdýr. Zira her ikisinin de niyeti temizdir. Rahmanidir.
Þimdi birazda siyaset ve politikadan bahsetmek istiyorum.
Arapça siyaset eþittir idare etme sanatý demektir. Kim sanatýný iyi yaparsa itibar ve iltifat ona olur.
Çünkü insanýmýz ya da halkýmýz, kimin hasbi, kimin hesabi davrandýðýný, konuþtuðunu iyi bilir ve ona göre not verir.
Ev halkýný, kadýný erkeði çoru çocuðu, eþlerin birbirlerini, amirin memurunu, patronun iþçisini, yönetenin yönetileni, yönetilenin yöneteni idare edebilmesi bir siyasettir. Hemen aklýma Osmanlý hanýmefendinin sözleri geldi.
Kendisine; “Hanýmefendi kocanýz çekilmezin biri, ama siz onu çok güzel idare ediyorsunuz ve çok mutlusunuz bunun sýrrý nedir?” diye sorarlar.
Kadýn, “Doðru der. Ben kocama hiç itiraz etmem. Ama, Onu öyle idare ve hoþnut ederim ki, o da hep benim dediðimi yapar.”
Politikaya gelince, yunanca bir kelimedir.
Poli çok demek, tinka da düþünce demektir.
Ama buradaki düþünce yapýsý menfaat veya çýkara dayalý düþünceyi anlatýr.
Dolayýsýyla politik davranýþlarda, menfaat her zaman merhametin önüne geçer veya geçmiþtir.
Ancak efendimizin hayatýnda siyaset vardýr, fakat politika yoktur. O daima merhameti menfaatinin önünde tutmuþtur. “Yer ehline merhamet etmeyene, gök ehli yani melekler merhamet etmez” buyurmuþlardýr.
Bu yüzden efendimizi daima “Efendi” olarak anarýz. “Efe” yani dediðim dedik, öttürdüðüm düdük deðil, meþveret ve istiþare ehli olarak biliriz.
Kim ki istiþareden yana, hasbi iliþki içinde olursa siyaset sanatýný kullanýyor demektir.
Ben naçizane politikayý sevmiyorum. Bugün ak dediðine yarýn kara diyen ya da tersini yapana itibar ve iltifat etmiyorum. Mevlana Hz. lerinin,
“Ya olduðun gibi görün ya da göründüðün gibi ol” ifadesini hasbi, insan vasfý olarak
deðerlendiriyorum. Eðer baþka türlü olsaydým, adým “Mahir Hoca” olmazdý.
Çünkü halkýn deðer yargýsý, tüm zanlarýn ve deðer yargýlarýnýn üstündedir.
Yönümüzü kime dönersek dönelim, sýrtýmýzý bir baþkasýna dönmüþ oluruz.
Ancak (camideki cemaat misali) yönünü Allah ve resulüne dönenlerden
kimse þikayetçi olmaz. Tabii bilene ve anlayana...
Hayýrlý ve rahmani zan ehli olmamýz dilek ve dualarýmla..
Mahir EYÜBOÐLU
27.04.2014
Son Güncelleme Tarihi: 29 Nisan 2014 21:02