Doðaný da, öleni de su ile yýkarlar
23 Kasým 2011 13:04 / 2149 kez okundu!
Ýnsanoðluna, doðduðu zaman, su ile yýkayarak hoþ geldin deriz.
Ölene de giderken su ile yýkayarak güle güle deriz.
Hayatýn su ile baþlamasýnýn bir sýrrýdýr bu…
Hayat su ile baþlar ve su ile devam eder.
Canlý da, cansýz da olsa, temizlemek ve temizlenmek için, beslemek veya beslenmek için mutlaka suya ihtiyacýmýz var.
Güzel insan, neye ihtiyacý olduðunu bilen ve ihtiyacýný meþru yollardan gidermeye çalýþan insandýr.
Sýkýntý ve çatýþmalar insanlarýn, ihtiyaçlarýndan fazlasýný elde etmeye kalktýklarý noktada baþlar.
Yani tamahla, bize ait olmayaný kullanmaya kalkmayla baþlar tamah...
kýsacasý, benim bisikletim, baþkasýnýn mersedesinden iyidir diyememektir tamah...
Geminin yüzmesi için suya ihtiyacý vardýr.
Su, geminin dýþýndayken gemiye faydalýdýr, çünkü gemiyi su yüzdürür.
Mürettebatýn ihtiyacýný giderecek su da vardýr gemide.
Ama yine de gemi batmaz.
Ne zaman geminin su almayacak þekilde yapýlan gövdesi, zayýflayýp, paslanýr, çürür ve su alma zafiyeti gösterirse, o zaman gemi, su almaya baþlar.
Dýþýnda iken gemiye faydalý olan su, geminin içine ihtiyaçtan fazla girmeye baþladý mý gemiyi batýrmaya baþlar.
Saðlam gövde (bu insanda iman ve itikattýr) geminin suda yüzmesini saðlarken, zayýf gövdeler (bu insanda bilgisizlik ve taklittir) geminin (insanýn) batmasýna sebep olur, diyor Hz. Mevlana.
Çevrenize dönün bir bakýn, ihtiyacýndan fazlasýný almaya kalkan nice gemiler, içine su almaya baþlayýnca nasýl da batmýþtýr…
Abbasi Hükümdarý Harun Reþit'in kardeþi, Behlül Dana Hz.lerine bazý bilim adamlarý gelirler.
Ellerindeki torbada, kadavradan (insan cesedinden) alýnmýþ bir insan gözü vardýr.
Kendi aralarýnda, insanoðlunun gözünün kaç gram olduðu öðrenmek isterler.
Ýnsanoðlunun gözünün aðýrlýðýný tartmak, tartmaya kalkmak hiçte kolay bir þey deðildir…!
Kendi aralarýnda gözü, deðiþik tartý aletleriyle tartarlar ama, bir türlü dengeye getiremezler. Zira göz hep aðýr gelmiþtir…
Kýssa bu ya, bakarlar ki bu madde âleminin iþi deðil.
O zaman mânâ eri Behlül Dana Hz.lerine bir soralým, bir danýþalým derler…
Behlül Dana hazretleri, kardeþi (Harun Reþit) padiþah olduðu halde, güneþi bile zar zor gören evinin köþesinde, hem güneþleniyor hem de elindeki çubukla, insan necaseti karýþtýrýyormuþ…
Hoþbeþten sonra, ilim adamlarý, durumu görünce, þaþkýnlýk içinde Behlül Dana'ya sorarlar.
- Ne yapýyorsun?
Behlül Dana gayet sakin cevap verir.
- Sohbet ediyorum.
Ýlim adamlarýnýn þaþkýnlýðý iyice artar.
Ama Behlül Dana Hz.leridir bu, saðý solu hiç belli olmaz …!
- Peki ne konuþuyorsunuz ?
- Sormayýn bu necaset çok dertli.
Bana insanoðlunu þikayet ediyor.
Ah, ah …! Ben insanoðlunun içine girmezden evvel, ne güzel yiyeceklerdim.
Herkes beni elde edebilmek için nasýl da mücadele ederdi.
Ama ne zaman insan oðlunun içine girip, onlarýn içini gördüm, nasýl nankör olduklarýný anladým ki...
Benim kýymet ve deðerim insanoðlunun içine girmeden evvelmiþ.
Dýþarý çýktýðýmda, beni beðenmez oldular.
Þu insanoðlu ne de nankör…
Karný doyduðu halde, gözü hiçbir þeyle doymuyor…
Ýþte tam bu sýrada bilim adamlarý sorarlar.
- Ya Behlül Dana, biz kadavradan aldýðýmýz insan gözünün aðýrlýðý ölçmek istedik, ama terazilerle tartamadýk. Bunun sýrrý nedir?
Behlül Dana Hz.leri;
- Teraziyi getirin bakalým der.
Terazinin bir kefesine insan gözünü koyar.
Bilim adamlarý diðer kefesine ne koyacak acaba diye merak ederlerken, yerden bir avuç toprak koyar.
Hoop göz hava kalkar, toprak kefesi aðýr gelir.
Behlül Dana, ilim adamlarýna döner,
- Siz insanoðluna, bir dünya verseniz o bir dünya daha ister.
Ýnsanoðlunun gözünü ancak bir avuç toprak doyurur, hadisi þerifini hiç duymadýnýz mý, der.
Ýhtiyacýndan fazlasýný istemeye kalkmaya, hýrslanmak ve tamah diyoruz.
Aç gözlülük diyoruz. Doyumsuzluk ve tatminsizlik diyoruz.
Aç doyar ama aç gözlüler doymaz.
Onlarý bir avuç toprak doyurur…
Dünya insanlarýnýn baþýna her türlü bela ve musibet böyle insanlardan, böyle milletlerden gelmiþtir, gelmektedir.
O nedenle doyumsuzluðun kontrolü ancak:
> Saðlam ve þuurlu iman gücüyle,
> Ýmaný icraata geçirecek irade gücüyle,
> Ruh-vücut ve iþ disiplini þuuruyla,
> Allah rýzasý için çalýþma azmiyle,
> Çalýþýrken; hiç ölmeyecekmiþ gibi bu dünya için, hemen ölecekmiþ gibi de ahiret için çalýþma sorumluluðunu taþýmakla,
> Ýlmin yitik mal olduðunu bilip; Çin'de bile olsa arayýp bulmayý emir kabul etmekle,
> Ýlim adamý yetiþtirmeyi hedeflemekle.
> Yetiþmiþ ilim adamlarýna maddi ve manevi destek çýkýp, koruma altýna almakla ve daha nice ilkeleri benimsemekle mümkündür.
Zira ilkesi olmayan insan ve milletler, ilkel yaþamaya mahkumdurlar.
Esas olan hayýrlý ve deðerleri ilkeler edinebilmektir.
Unutulmasýn ki, kumarbazlarýn, hýrsýzlarýn, fahiþelerin de nice ilkeleri vardýr ama, ne kendilerine ne de baþkalarýna fayda saðlamaz…
Ne dedik, öldüðümüz zaman da su ile yýkayacaklar.
Acaba, ahirete ne kadar yýkanýrsak, veya yýkarlarsa yýkasýnlar, temiz gidenlerden olabilecek miyiz…!?
Rabbimden hepimize iman ve icraat temizliði nasip etmesi dilek ve dualarýmla…
Mahir EYÜBOÐLU
22.10.2011