DÝRÝ DÝRÝ GÖMMEK veya GÖMÜLMEK
13 Aðustos 2011 01:27 / 1769 kez okundu!
Adamýn birinde sýk-sýk bayýlma hastalýðý varmýþ.
Her bayýlýþýnda, geçici tedbirler alarak iyileþmesi saðlanýrmýþ.
Bir gün yine bayýlmýþ. Her ne yapsalar adam bir türlü ayýlmamýþ.
Derken adamýn öldüðüne kanaat getirmiþler.
Cenaze hazýrlýklarý tamamlanmýþ. Namazý kýlýnmýþ.
Tabuta konmuþ, mezarlýða götürüyorlarken, adam yolda ayýlmýþ.
Tabutun kapaðýný yavaþça açýp bakmýþ, bizim hoca tabutun hemen baþucunda.
“Hocam-hocam ben ölmedim, yaþýyorum. Bayýlmýþtým, þimdi uyandým. Cemaate söyler misin beni gömmesinler.” deyince hoca, þöyle bir cemaate bakmýþ.
Ortalýk baya kalabalýk.
Herkes bu adamý gömmeye gidiyor.
“Yat aþaðý Allah rahmet etsin. Nasýl olsa öleceksin. Bu saatten sonra ben bu millete laf anlatamam. Bir þey söylemeye kalksam da kimse beni dinlemez….!” demiþ.
Fýkrayý en az altmýþ yetmiþ kiþilik seçkin bir toplukta anlatmýþtým. Herkes güldü ama, kimse tepki vermedi.
Gülenler de sistemin “esaretini benimsettiðini”, yapýlacak bir þeyin olmayacaðýný kabul eder görüntüsündeydiler. Ya da öyle görünmek iþlerine daha iyi geliyordu.
Þöyle etrafýmýza dönüp bir bakalým.
Sosyal, ekonomik, kültürel hatta siyasi hayatýmýzda nicelerinin diri-diri gömüldüðünü görüyoruz.
Eðer biz, bazý imkan ve imtiyazlara sahipsek, pekçoklarýný diri-diri gömmeye çalýþmýyor muyuz?
Gömmeye çalýþtýklarýmýz, seslerini duyurmak istedikleri zaman, onlarý dinleme, onlarý anlama nezaketini, hakkaniyetini ve en önemlisi adaletini, gösteriyor muyuz?
Peki, bizi diri-diri gömmeye çalýþanlara, baðýrta-baðýrta gömmeye çalýþanlara, kurallar içinde edep, adap, hitap dairesinde; yazýlý veya sözlü hangi tepkileri veriyoruz?
Kural dýþý tepki verip hak aramaya çalýþmak, kimin haddine…!
Örneðin, her gün evimizi ahlaksýzlýk erozyonuyla bombaya tutan medyaya veya medya organlarýna, þu-þu-þu tv.lerden memnun olmadýðýmýzý RTÜK’ü arayarak, söyleyebiliyor muyuz?
Ben kendi adýma son bir ay içinde iki defa arayýp söylenmesi gerekeni söyledim. Yeter mi ? Hayýr.
Þimdi size desem ki; dün, bir hafta önce, bir aydýr yemek yiyorsunuz. Artýk bundan böyle yemek yemeye ihtiyacýnýz yok. Yemek yemekten vazgeçebilir misiniz?
Nasýl beslenmeyi tekrarlýyorsak, uyarýlarýn da tekrarý gerekir.
Öyleyse insan olarak hepimizin, iyi bir þey yapýyorsak, takdir ve taltif edilerek; þayet kötü bir þey yapýyorsak da ikaz edilerek, uyarýlmaya ihtiyacýmýz var.
Unutmayalým ki neye layýk isek o þekilde yönetilir veya idare ediliriz.
Hak aramanýn dünü bugünü yarýný olmaz o hep aranýr.
Toplumumuzda gelenek, görenekler yüzünden, diri-diri gömdüðümüz nice kýz çocuklarýmýz, resmi prosedürler yüzünden diri-diri gömdüðümüz nice ilim adamlarýmýz, halkýn sevgilisi olduðu halde sisteme karþý kabul edilen, nice siyasilerimiz diri-diri gömülmüþlerdir, gömülmekteler, gömüleceklerdir de…
Ne zamana kadar?
Kendini diri-diri gömdürmeme bilinç ve þuuruna ulaþmýþ bir insan olana kadar…
Bazý açýk ya da gizli mihraklar bu þuura ulaþýlmamasý için, bizleri malayani, içi dýþý boþ deðerlerle (futbol-eðlence-dedikodu gibi) oyalýyorlar.
Ýspanya Kralý Franko’nun dediði gibi; “Ben Ýspanya’yý otuz yýl 3- F ile yönettim. Futbol-femini-fiesta: futbol-kadýn-eðlence…”
Dönüp bakýn, bizi ne ile eðlendiriyorlar…!
Soru sormasýný, sorgulamasýný ve özeleþtiri yapmasýný bilen bir insan olabilmek…
Sanýrým bütün mesele bunu yapabilmekte…!
Bu þuuru taþýmayý bilen insanlardan olmak dilek ve dualarýmla….
Mahir EYÜBOÐLU
13.08.2011