CEMEVLERÝ ÝÇÝN CUMHURBAÞKANINA ÇAÐRI!

17 Ocak 2020 16:37 / 2596 kez okundu!

 

 

"Devlet, Alevi vatandaþlarýnýn zaten var olan bu hakkýný sadece tanýmalý, kolaylaþtýrýcý olmalý, camilere tanýnan kolaylýklarýn cemevlerine de tanýnmasýný saðlamalý ve yasal güvenceye alýnan bu durumda da, kimsenin hakkýnýn yenmediðinden emin olmak için hakemlik yapmalýdýr. Tersi durumdaki her adým sivil politikayý zayýflatýr, yeni statükolarý güçlendirir, #KategorikYandaþ bir tutuma yol açar ki bu, en az #KategorikMuhalif tutum kadar yanlýþtýr... 

Sivil siyasetin sahici baþarýsýna giden en iyi yol, bu mayýnlý arazide giderken en az zararla geçilendir. 

Mayýnlý arazide yol almada uzmanlaþan Cumhurbaþkanýmýz, gecikmeden bu konuya el atmalý, ÝBB meclisinin yanlýþ kararýný acilen düzeltmelidir!" 

Çaðrýnýn tam metni için týklayýnýz!!

 

#DoðruyaDoðruYanlýþaYanlýþ

 

Ýzmirizmir.Net a.

Ýlhami Mýsýrlýoðlu

 

****

 

Cumhurbaþkaný bu sürece el atmalý ve sivil siyasetin önünü açmalýdýr. 

 

Ýzmir Büyükþehir Belediye Meclisi’nin kabul ettiði bir karar dün istanbul BB Meclisinde gündeme getirildi. Cemevlerinin bundan böyle belediye kayýtlarýna ibadethane olarak iþlenmesini içeren önerge, Ak Parti ve MHP’li meclis üyelerinin oylarýyla reddedildi.

 

Bu kararý yanlýþ buluyorum ve büyük bir fýrsatýn kaçýrýldýðýna inanarak, Cumhurbaþkaný Sayýn Recep Tayyip Erdoðan’a çaðrýda bulunuyorum: 

 

Lütfen bu yanlýþ gidiþi durdurun ve sivil siyasetin önünü açýn!

 

Sosyal medyadaki bir arkadaþým “Ne oldu yani? Meclis çoðunluðunuzla, baþkanýn partisinin getirdiði önergeyi reddettiniz. CHP'ye icraat yaptýrmadýnýz. Ýyi mi yaptýnýz, kâr mý ettiniz, oyunuzu mu artýrdýnýz?” diye üzüntüsünü dile getirmiþ.

 

Benim bakýþým da þöyle: 

 

Ak Parti ve MHP’li meclis üyeleri bu önergeyi redderek yanlýþ yaptýlar.

 

Hatta bu konuda çok önemli bir fýrsat da kaçýrýlmýþ oldu.

 

Yýllardýr kimsenin kýlýný kýpýrdatmadýðý Cem Evleri, Alevi Açýlýmý gibi bir alanda Ak Parti’nin ve demokrat kesimlerin verdiði bunca emek, taktik bir yanlýþlýkla heba edildi.

 

Acaba Ak Parti’nin deðiþimci ruhu; #kategorikMuhalif tutumun agresifliðine karþý, sakin ve güvenli #KategorikYandaþ limanýna mý sýðýnmayý seçti?

 

Evet, Aleviler içinde -Cem Evi konusuna yaklaþým dahil- bir sürü konuda farklý yaklaþýmlar var; “Diyanet’e katýlalým/katýlmayalým” “Alevi dedeler maaþ alsýn/almasýn” diyen; “Alevilik ayrý bir dindir/hayýr müslümanlýðýn mezhebidir/hayýr mezhep deðildir kültürel bir topluluktur... diyenler de var.

 

Evet, Aleviler yukarýdaki konularda farklý farklý yaklaþýmlara sahip olsalar da kendi mabedleri saydýklarý Cemevi’nin (Camii’nin Türkçesi) yasalarda, yönetmeliklerde “ibadethane” (Mabud/Mabet/Ýbadet ayný kökten geliyor) olarak anýlmasýný her zaman hak etmiþlerdi, bugün daha da hak ediyorlar.

 

Yarýn bir kiþi Diyanet’i mahkemeye verse ve þöyle dese haksýz mý olur: 

 

“Alevilerin, Sünnilerin, baþka dinden olanlarýn hatta dinsizlerin verdiði vergilerle dev bir bütçeye sahip olan Diyanet, sadece Sünnilere, camilere yardým etmektedir. Bu haksýzlýktýr, bu devletin vatandaþlara uyguladýðý ciddi bir ayrýmcýlýktýr. Diyanetin yapýsý bu durum dikkate alýnarak süratle gözden geçirilmeli, ilk elde de Cemevlerinin ibadethane olduðu tescil edilerek, camilerin yararlandýðý haklardan, indirimlerden, desteklerden yararlanmasý acilen saðlanmalýdýr.” Bu durumu hesaba katmadýðý için belediye meclisindeki önergenin reddedilmesi daha da vahim sonuçlara yol açabilir.

 

Evet Ak Parti iktidara gelmeden önce “statükonun, Sünnileri yönetme aracý olarak oluþturulmuþ Diyanet” kurumunun bu formuna karþýydý; ancak o sýrada CHP vb. kesimlerin delicesine savunduðu Diyanet, çevresindeki etki gücüyle birlikte altýn tepsi içinde Ak Parti’ye sunulmuþ oldu. Ak parti ise iktidara gelince kimi anlaþýlýr kimi de tam kabul edilemez nedenlerle Diyanet’i eleþtirmeyi býraktý. 

 

Anlamaya çalýþalým, buna hangi nedenler yol açmýþ olabilir? 

 

Örneðin binlerce imamý yönlendirme imkanýný reddedememe; binlerce camide ayný gün ayný hutbeyi okutturma imkanýný reddedememe; binlerce Ýmam Hatip Okulu’nu bir biçimde etkilemeyi býrakamama; hükumetin en büyük bütçe kalemlerinden olan Diyanet’i tüm dinlerin, mezheplerin temsil edildiði kolaylaþtýrýcý bir koordinasyon merkezine doðru küçültürken karþýsýna çýkacak direniþleri bertaraf etmeyi göze alamama gibi nedenler... 

 

Üstelik ilk baþlarda askeri bürokratik statükocu devletin henüz hükumet olan ama iktidar olamayan Ak Parti’yi dört bir koldan kuþattýðý, onu, Cemaat’in neredeyse tümden ele geçirdiði güvenlik, hukuk ve diðer bürokratik kurumlarla iþbirliðine mecbur ettiði ortamlarýn da etkisi düþünülürse Ak Parti’nin laiklik konusundaki eski söylemlerinden neden vazgeçtiði biraz daha anlaþýlabilir. Sonrasýnda cumhuriyet tarihinde ilk kez yaptýrýlan Alevi Çalýþtaylarý arayýþý, Mýsýr’da RTE’nýn yapacaðý çok doðru laiklik konuþmasý ve “Müslümanlýk güncellenmelidir” tarzýndaki giriþimlerine raðmen, söylemeliyiz ki ÝBB meclisindeki Ak Parti ve MHP’li üyeler bu önergeyi redderek çok yanlýþ yaptýlar; Cumhurbaþkanýnýn laiklik anlayýþýndan da geriye düþtüler; Cumhurbaþkanýnýn uyguladýðý deðilse de ama en azýndan Mýsýr’da El Ezher’deki konuþmasýyla (ki bu konuþma, cumhuriyet tarihimizdeki üst düzey bir siyasetçinin laiklik konusunda yaptýðý en ileri, en tutarlý konuþmaydý) dile getirdiði “Laiklik, dinsizlik deðildir; devletin, dinler, mezhepler, tarikatlar arasýnda taraf tutmamasý, onlara eþit yakýnlýkta durmasý, bir çeþit hakem olmasýdýr” þeklindeki çok doðru laiklik anlayýþýndan da geriye düþtüler. 

 

Bu yanlýþ adým sivil siyasetin ilkelerine gücüne, reflekslerine uygun düþmemiþtir. 

 

Oysa biraz hukuk felsefesinden haberli olan siyasetçi bu konuda ön almayý kimseye býrakmazdý. Bilinir ki yasalar toplumdaki geliþmelerin ardýndan gelir ve bir yasa daha kabul edildiði gün toplumdan geride kalmaya baþlar. Aradaki mesafeyi, ancak elindeki yasayý zamanýn ruhuna, toplumun geliþim yönüne uygun olarak yorumlayabilen hakimler kapatabilir. Bu da, hukuk felsefesinden siyasetçinin de haberdar olmasýný ne kadar önemli olduðuna iþarettir. Yoksa iþte böyle kararlar alabiliyorlar ne yazýk ki :(

 

Cemevlerini ibadethane olarak gören vatandaþlarýn bu eðilimine saygý duyulmalýydý. Onlarýn ibadethanesine eþit hizmet verip vermeme kesin kararý ise din uzmanlarý ya da ilahiyatçýlara býrakmak yerine sivil siyasetçilerin olmalýydý. Özellikle de askeri statükonun yerini bilim adamý tahakkümü ya da din adamý statükosunun almasýný istemiyorsak, özellikle böyle yapýlmalýydý. Üstelik bugün askerleri ve bilim dünyasýný, onlarýn uzmanlýklarýnýn farkýnda olan akýllý bir siyasetin yönetimine baðlamýþ bir iktidardan, bu beklenirdi. ÝBB Meclisindeki Ak Partili üyelerin bu yanlýþ adýmý sivil siyasetin ilkelerine gücüne, reflekslerine uygun düþmemiþtir. 

 

Ancak bir duran saat kadar yani günde 2 kez doðru zamaný iþaret eden #KategorikMuhalif çevreye, hiç hak etmedikleri biçimde “üçüncü bir doðru” imkaný verildi. Onlar ki, “maðdur Alevilerin hakkýný demokratça savunarak” yenildiler ve ellerine “maðdur” olduklarý algýsýný yaratacak bu sahte imkaný ÝBB meclisinin Ak Parti kanadý kendi elleriyle verdi.

 

Bir an ÝBB Ak Parti meclis üyelerinin öneriye evet dediðini düþünün. Ne olurdu? CHP kanadýnda aslýnda hak etmedikleri bir böbürlenme olacaktý. Buna karþý gerçek demokratlar, bir dönem CHP’lilerin ve diðer küflenmiþ solun alay ettiði “Alevi Çalýþtaylarý”nýn sonuçtaki baþarýsýna sahip çýkacaktý. Evet Diyanet yapýsýnda, bürokrasisinde ve diðer dini kadrolarda bir sarsýlma olacak, tartýþmalar sürüp gidecekti. Alýnan kararlar büyüyerek kendisine yasalarda ve anayasada da mecburen yer arayacak ve bulacaktý. Sürecin kazananý kim olacaktý? Elbette ki sivil deðiþime, demokratik dönüþüme, hoþgörüye inanan, halkýn gücüne dayanan ve onun sahici ihtiyaçlarýna cevap arayan ve bulan sivil siyasetin olacaktý. Özetle, kýzdýðýna benzeyerek yapýlan siyaset, çýkmaz sokaktýr.

 

“Zamanýn deðiþmesiyle hükümlerin de deðiþeceði inkar edilemez”

 

2 yýl kadar önce Mart 2018’de, asýl bu iþi ilahiyatçýlara, din adamlarýna býrakmasý gerekirken, belki de oy kaybetmeyi de göze alarak “islam dinini güncellemeliyiz” çýkýþýný yapmak zorunda kalan Erdoðan, daha sonra “Ezmânin tagayyürü ile ahkâmin tagayyürü inkâr olunamaz” ifadesini yineleyerek, “zamanýn deðiþmesiyle hükümlerin de deðiþeceði inkar edilemez” demiþti. Belediye meclisinde “Evet” denmiþ olsaydý, bu sözler de böylece hayata geçmiþ olacaktý.

 

Cumhurbaþkaný sayýn Recep Tayyip Erdoðan, bu sürece el atmalý ve sivil siyasetin önünü açmalýdýr. 

 

Devlet, Alevi vatandaþlarýnýn zaten var olan bu hakkýný sadece tanýmalý, kolaylaþtýrýcý olmalý, camilere tanýnan kolaylýklarýn cemevlerine de tanýnmasýný saðlamalý ve yasal güvenceye alýnan bu durumda da, kimsenin hakkýnýn yenmediðinden emin olmak için hakemlik yapmalýdýr. Tersi durumdaki her adým sivil politikayý zayýflatýr, yeni statükolarý güçlendirir, #KategorikYandaþ bir tutuma yol açar ki bu, en az #KategorikMuhalif tutum kadar yanlýþtýr. 

 

Alevilik konusunun, Diyanet politikasýnýn; Kemalist askeri statüko, Cemaat Sünniliði ve Cemaat dýþý Sünnilik ve sivil demokratik siyaset arasýndaki dengeler, darbeler, itiþ kakýþlar, sürtüþmeler, koalisyonlar, dönem dönem deðiþen ittifaklar yüzünden bir tür çözümsüzlüðe býrakýlmasýna zor da olsa, Cumhurbaþkaný izin vermemelidir. 

 

Sivil siyasetin sahici baþarýsýna giden en iyi yol, bu mayýnlý arazide giderken en az zararla geçilendir. 

 

Mayýnlý arazide yol almada uzmanlaþan cumhurbaþkanýmýz, gecikmeden bu konuya el atmalýdýr.

 

#DoðruyaDoðruYanlýþaYanlýþ

 

Vesselam.

 

Ýlhami MISIRLIOÐLU

17 Ocak 2020, Ýstanbul

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.