İzmir'de anayasa değişikliği tartışması

14 Haziran 2010 02:42  

 

İzmir'de anayasa değişikliği tartışması

İzmir'de, 12 Haziran Cumartesi günü Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu'nun ev sahipliğinde "Anayasa değişikliği: yetmez ama evet" adlı çok sesli bir toplantı gerçekleşti. Konuşmacı olarak Halit Çelik, Roni Margulies ve Nabi Yağcı'nın yer aldığı toplantıda, yaklaşık 150 kişi anayasa değişikliğinin taleplerimizin neresinde olduğunu ve pakete neden evet denmesi gerektiğini tartıştı.

Toplantıda ilk olarak söz alan Mazlum-Der'den Avukat Halit Çelik, şunlara değindi:

"Dayatmalarla dolu bir anayasaya tabii ki tepki veririm. Türkçülük dayatmalarıyla dolu bir anayasaya Kürt biri elbette saygı duymaz. Laiklik adı altında dindar müslümanları, hıristiyanları, alevileri asimile etmeye çalışan bir anayasa nasıl kabul edilir? 80 darbesinin ürünü olan, muhalifleri bastırarak, zulümle oluşan bir anayasa zaten hastalıklıdır. Kabul edilemez. Milletin her türden kesimine tek tip bir anayasa dayatırsak, insanların kendini ifadesi zor olabilir. Başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmak erdemliğe yakışmaz."

"Ülkeyi Anayasa Mahkemesi mi yönetecek, seçilmiş hükümet mi?"

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi'nden Roni Margulies ise, "Türkiye Cumhuriyeti, Türklerin ulus-devleti olarak kuruldu. Bu, kurulduğundan beri, günümüze kadar bir sorun olmuştur. Kemalist şemada, bu devlet Sünni-Müslüman Türklerin devletidir. Çok uluslu zengin bir imparatorluktan geriye neredeyse hiçbir zenginlik kalmadı. Devletin kurulmasıyla o farklılıklar bir anda gitti. Ve o farklılıklar bugün hâlâ baskı altında ve eziyet görüyor. Buna Sünni-Müslümanlar da dahil. 15 senedir tartıştığımız her şey devletle ilgili. Filistin tartışmasını yaparken bile, konu bir şekilde dönüp dolaşıp sistemin saçmalığına ve Kürtler üzerindeki baskıya geliyor. Bugün bir referandum yapsanız, herkes bu devletin değişmesini istiyor. 2002 yılından beri AKP de bu devleti değiştirmeye çalışıyor. Ama neden? Neden egemenlerin sözcüsü olan bir parti bunu yapmak istiyor? Aslında bunu statüko kendi eliyle 28 Şubat'ta yaptı. Tayyip Erdoğan 15 yıl önceki Tayyip Erdoğan değil. Çünkü bir partinin üstüne bu kadar gidilirse, o parti de bu sistemi değiştirmeye kalkar. Bugün bir orgenerel hapiste. 20 yıl önce bunu düşünemezdik bile. Değişecek olan 26 maddenin içeriği benim için hiç mi hiç önemli değil. Ben hukukçu değilim. Benim için konu şu: bu ülkeyi Anayasa Mahkemesi yönetmeye devam mı edecek? Yoksa seçilmiş bir hükümet mi? Seçilmişlerin, askere rağmen bu anayasayı değiştirebileceğine inanıyorum. Ve bunu yapabildiği için, bir komünist olarak, muhafazakâr partiyi kutluyorum. Ama yetmiyor ve AKP bunu hep yapıyor. Kürt açılımı da, Ermeni açılımı da hep yarım yamalak kaldı. AKP bunları değiştirmeye kalktıysa, devrimci veya demokrat olduğu için değil. Bugün yapılması gereken AKP'nin doğru adımlarını desteklemek, ama eksik attığı adımların da üstüne basa basa eksik olduğunu belirtmek" ifadelerini kullandı.

"Bugün devletle bir çatışma yaşanıyor"

Taraf gazetesi yazarı Nabi Yağcı ise şöyle konuştu:

"Bugün dünyanın en iyi anayasasını getirin veya yapın, o tepedeki ana askeri vesayet yasaları oldukça, o anayasa hiçbir işe yaramaz. Mesele tasvir etmek değil, değiştirmektir. Bugün AB'de de anayasa tartışmaları olmakta. Orada bile anlaşma olamıyor, çünkü hâlâ ulus-devlet zihniyetiyle bakıyorlar. O zaman burada neden anayasaya evet? Çünkü burada esas mesele kimin değiştireceği. Anayasalar ve yasalar, sosyal mücadelelerin sonunda taşlanırlar. Zamanında Almanya'da (o zamana göre demokratik) Weimar anayasası vardı ama o anayasa Hitler'in gelmesini önleyemedi. Bugün Kürtlerin yaşamak istediği Türkiye daha demokratik Türkiye, ama önce Türkler ve Kürtler arasında bir birlik gerek. Yoksa anayasa değişse ne olur? Zihniyet değişikliği hem kendimizle, hem tarih bilgisiyle değiştirilebilir. Ve ben diyorum ki, demokrasi aslında ortak yaşam kültürüdür. Bu topraklarda Selçuklular'dan beri çok ırklı millet bir arada yaşamıştı. Ne zaman ki ulus-devlet gibi bir sistem geldi, o zaman işte bu ortak yaşam kültürü gitti. Bugün gerekli olan sivil demokrasidir. Devletle bir çatışma olmalıdır ve bugün bu yaşanmaktadır."

Yetmez ama EVET!

Toplantı sonunda, dinleyenlerin çoğunun da konuşmacılarla ortak noktada buluşmasıyla, sürecin yeni bir dayatmayla 'balyoz'lanmaması ve referandumda EVET denmesi için, 12 Eylül'e kadar "YETMEZ AMA EVET" kampanyasının ortak bir hareketle inşa edilmesinde görüş birliğine varıldı.

Anayasa değişikliği tartışmaları seslerinin yükselip alçaldığı, ama her zaman gündemi meşgul ettiği şu günlerde, 90 yıllık askeri vesayetin, yargı dayatmalarının, darbecilerin sorgulanmasının mümkün olabileceği bir dönüm noktasındayız. Halkın demokrasi taleplerinin tamamını karşılamasa da, daha iyi bir anayasa yapabilmenin önünü açan bu değişikliğe "YETMEZ AMA EVET!" diyoruz.


marksist.org

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0