Geçse de kurtulsak... İsmet Berkan
06 Mart 2010 13:43
Bu mesleğe başlayalı 30 yılı geçti. İlk birkaç yılını saymazsam, bütün meslek hayatım boyunca her yılın şubat-mart-nisan aylarında Türkiye ile Amerika arasında ‘Soykırım karar tasarısı’ sebebiyle gerginlik yaşandığına tanık oldum, bu gerginliğe dair bir sürü haber yazdım, analizler kaleme aldım, köşe yazıları yazdım.
Bir seferinde önde gelen bir siyaset adamının ağzından, ‘Geçse de kurtulsak bu beladan, her yıl aynı şey Türk-Amerikan ilişkilerini rehin almasa’ sözlerini de duydum ama aynı kişi bu sözlerin yazılmasına izin vermedi.
Türk hükümetlerinin, dışişleri bakanlığının, iktidar ve muhalefet milletvekillerinin türlü çeşitli tehditler ortaya atmalarına tanık oldum. Meclis’te Amerikalıların da Kızılderililere (Amerikan yerlileri bile demediler) uyguladığı soykırımı kınayan bir karar alınması için çalışıldığını gördüm kendi gözlerimle.
Türkiye’nin geçmişte, ‘soykırım’ kelimesini değilse bile kitlesel katliamları kabul ettiğini, ama zaman içinde tümüyle inkarcılığa kaydığını da gördüm. Bu inkârcılığın diaspora Ermenilerini daha da bilediğine, daha da canla başla çalışmaya yönlendirdiğine de şahidim.
Şimdi bir kez daha aynı noktaya geldik:
1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak niteleyen bir karar tasarısı daha Amerikan Kongresi’nin alt kanadı olan Temsilciler Meclisi’nde Dış İlişkiler Komisyonu tarafından kabul edildi.
Geçmişte de birkaç kez bu aşamaya kadar gelinmiş ama sonra tasarıların genel kurulda oylanmasının önüne geçilebilmişti. Bu kez de aynı şey olabilir; zaten tasarıyı hazırlayıp bu aşamaya kadar getirenler, ‘Kabul edileceğini garanti eden miktarda oy bulmadıkça tasarıyı genel kurula getirmeyeceğiz’ diyorlar.
Ama biliyor musunuz ben artık çok sıkıldım. Eminim konuyu yıllarca yakından izlemek zorunda kalmış herkes de sıkıldı.
Aynen 80’li yıllarda, ‘Geçse de kurtulsak bu beladan, her yıl aynı şey Türk-Amerikan
ilişkilerini rehin almasa’ diyen o siyasetçi gibi düşünüyorum artık.
Geçse ve bitse... Geçse ve her yılın ilk aylarında Türk-Amerikan ilişkileri sanki kopma noktasına geliyormuş gibi bir tiyatro oynanmasa...
Geçse ve bitse...
***
Meselenin çözümü, bu tasarının engellenmesinde yatmıyor. Meselenin çözümü, 1915 olaylarını açık dille konuşmakta, olan bitenin adını cesaretle koymakta yatıyor.
Efendim ‘soykırım’ olmamış da tehcir olmuş... Peki nereye gitmiş Anadolu Ermenileri? Buharlaşmışlar mı, roketlere binip Ay’a mı taşınmışlar?
Sivas’ın herhangi bir köyüne gidip sorun:
Ermeniler ne oldu? Köylü size cevap verecek. Çorum’da sorun, Maraş’ta sorun, Muş’ta sorun, Bitlis’te sorun, İzmit’te sorun...
Bizim bu konuda ahlaki bir tutumumuz olması gerekir.
Nerede o tutum?
‘Üsleri kapatırım ha’ demenin ahlakla bir ilgisi yok.
Radikal.com.tr

