Etnik ayrımcılık - Necmiye Alpay

04 Aralık 2009 01:07  

 

Etnik ayrımcılık - Necmiye Alpay

DTP etnik ayrımcılık partisi midir? Ayrımcılık nedir, ne değildir?
DTP etnik odaklı bir siyasal parti ama, bu partinin mücadelesine “etnik ayrımcılık (İngilizcesi ‘ethnical discrimination’)” adı verilemez. Tam tersine DTP belirli bir ayrımcılığa karşı birikmiş tepkiyi dile getiriyor ve o tepkiye dayalı bir mücadele yürütüyor; tıpkı Bulgaristan’daki, Yunanistan’daki, Almanya’daki ve daha başka yerlerdeki Türklerin mücadeleleri gibi.
‘Ayrımcılık’ kavramı, bilerek ya da bilmeyerek ‘ayrılıkçılık’ kavramıyla karıştırılıyor. Bu nedenle, bir kez daha yazmak gereğini duyuyorum:
Ayrımcı tavrın belirleyeni, dışlama ve ikincilleştirmedir. Dışlamak, yani ilgili kesimin özgül haklarını tanımamak, bazen varlığını bile inkâr etmek. İkincilleştirmek, yani eşit değil, ikinci sınıf saymak, hor görmek.
Bizim toplumumuz tepeden tırnağa bir etnik ayrımcılık toplumu. Eğer üzerimizde birtakım emperyal hesaplar yapılabiliyorsa, bunun nedeni bol miktarda etnik mutsuz içeren bir toplum olmamızdır.
Hâlâ “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün geçerli olduğunu ileri sürenler var. Doğru söylemiyorlar: Türkiye’de “Türküm” demek mutlu olmaya hiçbir zaman yetmedi. Anadili Türkçe olmayanlar her zaman ayrımcılığa uğradı.
DTP, anadilleri Türkçeymiş gibi yap(a)mayan Kürtlerin haklarını ve Türkiye’de demokratikleşmeyi savunuyor. Bunun adı ayrımcılığa karşı mücadeledir.
DTP belki Zazacaya ya da Kürtçenin Kurmançi dışındaki lehçelerine yeterli dikkati göstermiyordur, bu konuda bir şey söyleyebilecek durumda değilim. Ama DTP’ye etnik ayrımcı diyenlerin de bunu kastetmediği herhalde açıktır.
*
Kürtlere karşı uygulanan etnik ayrımcılıktan kurtulmak konusunda alınan yol gerçekte bir arpa boyu bile değil. Sözgelimi, Kürtler bir Türk boyudur, Kürtçe de Türkçenin bir lehçesi ya da bölge dillerinden yapılma bir karışımdır gibi tezler artık resmî olmaktan çıktıysa da, bilim açısından utanç verici olan bu tür dolaysız dayatmalara MHP ve benzerlerinin söyleminde hâlâ rastlanabiliyor.
Deniz Baykal’ın CHP’si ise şu aralar yine ya Kürtlük diye bir şey yokmuş gibi davranıyor, ya da “Dersim mantığı”nı savunuyor. MHP gibi Baykal’ın ve CHP’nin zihniyeti de öneri ve tartışma, yani rıza temeline dayalı bir cumhuriyet anlayışına hiç mi hiç benzemiyor...
*
Bir güncel nokta daha: Etnik kökenin sorulması konusunda DTP Milletvekili Hasip Kaplan’a katılamıyorum. Ben, çok emin olmaksızın, ve yerleşik ayrımcı zihniyetin yaygınlığına baktıkça, resmî işlemlerde etnik köken sorulmamalı, hatta kişinin kendi talebi olmadıkça kökeni hiçbir biçimde sorulamamalı diyorum.
Etnik özgürlüklerin genel bir ilke olarak talep koşuluna bağlanması daha doğru olur gibi görünüyor. Sözgelimi anadilinde eğitim, talep eden ailelerin çocukları ve bireyler için, resmî dilin yanı sıra ikidilli eğitim biçiminde düzenlenebilir. Kültürel olanakların sağlanması da öyle.
Her durumda, bence asıl bakılacak yer, dışlayanlar ve ikincilleştirenlerdir, yani başta kamu kuruluşları olmak üzere hepimiz. Ayrımcılığın gerçekten ortadan kalkması için, hepimizin şimdiye değin ayrımcılığa uğratılmış yurttaşlara karşı içselleştirilmiş bir saygı duyması ve ona göre davranması gerekiyor.


Radikal
03.12.2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0