EDP 1. Kongresi yapıldı: 'Daha eşit, daha özgür, daha yeşil bir Türkiye...'

07 Haziran 2012 15:15  

 

EDP 1. Kongresi yapıldı: 'Daha eşit, daha özgür, daha yeşil bir Türkiye...'

ANKARA- Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP), 1. Olağan Konferans ve Kongre'sini 2-3 Haziran 2012 tarihlerinde Ankara'da gerçekleştirdi. Çeşitli siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de izlediği kongrede Halkların Demokratik Kongresi ve BDP adına İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel, yaptığı konuşmada "EDP'nin güçlenmesinin HDK'nın güçlenmesine katkı anlamı taşıdığını" vurguladı. Ferdan Ergut'un yeniden Genel Başkanlığa seçildiği kongrede 60 kişilik Parti Meclisi (PM) ise, yüzde 20 'gençlik kotası' ve yüzde 50 'kadın kotası' ile kadınlara ve gençlere pozitif ayrımcılık uygulanarak seçildi. Aralarında Ufuk Uras, Erol Katırcıoğlu, Tanay Sıdkı Uyar, Murat Özbank, Erol Köroğlu, Nil Mutluer, Betül Yarar gibi akademisyenler de EDP PM'sinde yer aldı.

Yeşiller Partisi ile bir süredir sürdürülen görüşmeler sonunda ortak bir parti kurulması gerektiğine işaret edilen kongrede, bunun için gerekli çalışmaların sonbaharda tamamlanacak şekilde sürdürülmesine karar verildi. Divan Başkanlığını EDP İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı'nın yaptığı Konferansın açılışında bir konuşma yapan Genel Başkan Ferdan Ergut, "Eşitlik ve Demokrasi Partisi, yeni bir sol tahayyülü hayata geçirmek üzere kuruldu. EDP'yi farklı kılan, kendini sosyal demokrat ve sosyalist olarak tanımlayan birey ve grupların bir araya gelmesi değildi. Bu elbette önemliydi; fakat EDP'yi farklı kılan, esas olarak bu birlikteliğin üzerinde yükseldiği fikri zemindi. Bizler solda gerçek bir yenilenme yaşanmadan, ezberleri bozmadan toplumla buluşmanın imkansız olduğunu biliyorduk" dedi. Ergut konuşmasını şöyle sürdürdü:.....

"Solun eşitlik ve özgürlük idealleri evrenseldir; ama bunlar için yapılacak olan mücadeleyi belirleyen son tahlilde içinde bulunduğumuz toplumsal ve tarihsel koşullardır. Yani toplumun maddesidir. İşte EDP bu maddeyi merkezine aldı. Bu maddeyi oluşturan ana süreç, çok kültürlü, çok kimlikli bir imparatorluk toplumundan ulus-devlete geçiş sorunuydu. Kapitalizm bu geçiş koşullarına eklemleniyordu.

Bugün AKP başta Kürtler olmak üzere farklı kimliklere, emekçilere ve doğaya saldırıyor, AKP'nin bu hegemonik ve otoriter iktidarına ancak bu üç alandaki muhalefeti ortak bir zeminde buluşturarak yanıt verebiliriz. Bu mücadele, sadece direniş söylemiyle değil, değişimi yönetmeye muktedir olduğunu gösteren pozitif bir dil ve programla da mümkündür. İşte EDP'nin üzerinde yükseldiği fikri zemin bunu hedefliyor.

Eski rejimin güçleri ve zihniyetinden uzakta, özgürlükçü; farklı muhalif dinamiklerin birbirlerinin tecrübelerinden öğrenebilecekleri ve mücadelelerini ortaklaştırabilecekleri ölçüde çoğulcu; emekçi sınıfların mücadeleleriyle hemhal olacak; eşitlikçi ve sermayenin doğayı yok eden anlayışına karşı doğayla uyumlu yaşamı hedefleyen ekolojist bir zemin...

Daha özgür, daha eşit, daha yeşil bir Türkiye için yolumuz açık olsun..."

KONFERANS SONUÇ BİLDİRGESİ

2-3 Haziran 2012 tarihinde 1. Olağan Konferans ve Kongre'sini gerçekleştiren Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) yayınladığı sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verdi:

» 1) AKP'nin iktidarını pekiştirdiğini, devlet kurumları arasında bütünlüğü sağladığını ve yeni dönemin siyasal rejimini şekillendirmenin temel adımlarını büyük ölçüde tamamladığını saptayan Konferans, yeni statükonun AKP iktidarında somutlandığı değerlendirmesini yaptı.

Bu değerlendirme ışığında politik görevlerin tartışıldığı Konferans'ta, siyasal mücadelenin esas itibariyle eski ve yeni rejimin aktörleri arasında değil, yeni rejimin iktidarıyla ezilen ve mağdur edilen, sömürülen toplumsal kesimler arasında şekilleneceğine işaret etti. AKP iktidarına karşı mücadelenin eski güçlerle ve onların zihniyetiyle başarılı sürdürülemeyeceği tespitini bir kez daha vurguladı.

» 2) Konferans, demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet ve kardeşlik gibi kavramların esas sahibi olarak solun, geçmiş dönemin savunusu üzerinden değil, gerçekleşebilir bir gelecek projesinin yol göstericiliğinde ve küresel kapitalizmin kar hırsıyla attığı adımlar karşısında, sınıfsal talepleri, kimlik-kültür taleplerini ve doğanın korunması taleplerini esas alan ve bütünleştiren bir siyasal hatta ihtiyaç duyduğunu vurguladı.

Üç eksendeki taleplerin ortak keseni olan küresel kapitalizm ile mücadele etmeden, bunların gerçekleşmelerinin mümkün olmayacağını tespit eden Konferans, yeni dönemde bu anlamıyla da bir mücadele hattının ve talepler bütünlüğünün gerekliliğini saptadı. THY grevi karşısında AKP Hükümeti'nin aldığı engelleyici tutum, işten atmalar ve grev yasağı yasasının çıkarılmasının; Kürt sorunundaki uzlaşmaz, saldırgan tutumun ve Roboski katliamının suçluların açığa alınması ve yargılanması konusundaki engellemelerin; doğayı ve yaşam alanlarını tahrip eden HES'ler, termik santraller ve diğer kirli yatırımların, canlı yaşamı açısından büyük bir tehlike yaratan nükleer santraller konusundaki inatçı tutumun güncel örnekler olarak bu saptamanın doğruluğuna işaret ettiğini vurguladı.

» 3) Çalışanların örgütlenme ve grev hakkının kullanılamaz hale getirilmesini hedefleyen, kamu emekçilerini sefalet ücretine mahkum eden AKP iktidarının bu girişimleri karşısında, emeğin örgütlenmesini geliştirmenin ve genişletmenin zorunlu olduğuna işaret eden Konferans, bunu başarmanın ancak mücadele içinde ve emek hareketinin yeniden yapılanması ile olacağını belirtti.

» 4) Konferans, AKP iktidarının toplumsal dinamikleri kontrol etmek için adım adım geliştirdiği muhafazakar kuşatma karşısında bir mücadele hattı kurulmasının önemine değindi. Bu hattın sadece yaşam tarzı savunusu üzerinden gerçekleştirilemeyeceğini, toplumsal hak ve özgürlükler savunusu ve mücadelesi ile bütünleşik olduğunu vurguladı.

Kadın cinayetlerinin ve LGBT bireylere yönelik nefret cinayetlerinin arttığı bir dönemde; ‘dindar gençlik' yetiştirme tartışmalarının ardından, son adımın da kürtaj tartışmaları ile atıldığını değerlendiren Konferans, yeni kürtaj yasası hazırlığını kadınların bedenlerine ve hayatlarına doğrudan müdahale olarak gördüğünü, getirilmek istenen yasa ile kadınların daha fazla eve kapanmaya, daha çok çocuk bakmaya zorunlu olacaklarını; sağlıksız ve yasal olmayan kürtaja veya düşüğe zorlanacakları için kadın ölümlerinin artacağını; çalışma ve sosyal hayattan uzaklaşarak, erkeğe daha fazla mahkum kalacaklarını saptadı.

» 5) AKP iktidarının izlediği politikalardan olumsuz etkilenen, sistemin mağduru olan inanç ve kimlik gruplarında özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesine katılma eğiliminin arttığını tespit eden Konferans, bu alanlardaki çalışmaların yoğunlaştırılması gerektiğine işaret etti.

» 6) İktidardaki muhafazakarlığın Ortadoğu'daki izdüşümünün Suriye politikalarında ortaya çıktığını değerlendiren Konferans; Esad-Baas diktatörlüğünün kendi halkına karşı uyguladığı kabul edilemez politikaların karşısına insan hakları, özgürlükler ve demokrasi bağlamında değil, ‘din kardeşliği' bağlamında ve müdahaleci bir anlayışla çıkıldığına işaret etti. Suriye'deki sorunların, emperyal politikalar ve stratejik çıkarlar doğrultusunda, Türkiye'nin de dahil olduğu uluslararası askeri bir müdahaleleyle çözülemeyeceğini ve bu tür bir saldırının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Ancak, demokrasi ve evrensel hukuk ilkeleriyle uyumlu ve Suriye'de halkın iradesini yansıtacak demokratik koşulların sağlanması ve uygulanması için uluslararası toplumun çabalarının önemli olduğunu saptadı.

» 7) Yeni Anayasa tartışmalarının ve hazırlıklarının Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü için önemli bir fırsat olduğu değerlendirmesini yapan Konferans, bu nedenle de özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi, sosyal ve ekolojik bir anayasanın Meclis Komisyonu'na bırakılamayacak kadar ciddi olduğuna ve mücadelenin toplumsallaşması ihtiyacına işaret etti.

» 8) Kürt sorununun Türkiye'nin bir numaralı meselesi olduğunu bir kez daha vurgulayan Konferans, çatışmalı ortamın ve şiddetin sona erdirilmesi ve demokratik çözüm mekanizmalarının devreye girmesi için barış ve eşitlik doğrultusundaki mücadelenin sürdürülmesi, her türlü dolaysız ve dolaylı müzakerenin başlatılması için yürütülen çabalara destek olunmasını özenle vurguladı. Kürt sorunundaki şiddet yanlısı tutumun, Kürt siyasal hareketine yönelik siyasal baskı ve tutuklamaların Meclis'teki BDP-Blok vekillerine yönelik tehditlerin karşısında güçlü ve geniş bir mücadelenin önemine işaret etti.

» 9) Halkların Demokratik Kongresi'nin sadece Kürt sorununun çözümü için kurulmadığının bilincinde olan Konferans, HDK'yi Anayasa sorunu, kimlik ve inanç sorunları, emek, işsizlik ve yoksulluk sorunu, demokrasi sorunu, ekoloji sorunu, kadın ve farklı cinsiyet kimlikleri ve cinsiyet yönelimleri sorunu vb. etrafında verilecek mücadelede önemli bir mevzi olarak tespit etti. Yerel seçimlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve genel seçimlerde birlikte hareket etme imkanlarını geliştirecek adımların atılması ve partinin bu çalışmalara kendi özgünlüğü ve fikirleri ile katılması gerekliliğine işaret etti.

» 10) EDP Konferansı, bir süredir Yeşiller Partisi ile yapılan çalışmaları ve faaliyetleri değerlendirerek,

‘‘Doğayı tahrip eden, bize ve çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmayan, eşitsizliğin, sömürünün ve savaşların kaynağı olan kapitalizme karşı verilen küresel mücadelenin bir parçasıyız. Emperyal saldırganlığı, işgal ve savaşları, neoliberal politikaları, sosyal hakların tahrip edilmesini, ekonomik büyüme saplantısını ve tüketim toplumunu reddediyoruz. Doğanın sınırlarına uyum sağladığımızda ve hakça bölüştüğümüzde bu dünya hepimize ve bütün canlılara yeter. Sadece bizim değil, gelecek kuşakların da mutluluk içinde yaşayacağı bir dünya yaratabiliriz... Daha iyi bir dünyanın mümkün olduğuna, bunun için de sistemi radikal bir biçimde değiştirmek gerektiğine inanıyoruz. Ama bunun için bir gün gelmesini umduğumuz o güzel günleri beklemeyeceğiz. Seçimler yoluyla, yerel yönetimleri ve parlamenter sistemi kullanarak, sivil toplum çalışmalarıyla, demokratik hak mücadeleleriyle, kampanya ve eylemlerle değişimi bugünden başlatmak ve dünyayı değiştirmek zorunda olduğumuza inanıyoruz'' saptamalarıyla ortak bir parti kurulması gerektiğine işaret etti. Bunun için gerekli çalışmaların sonbaharda tamamlanacak şekilde sürdürülmesine karar verdi.

EDP PARTİ MECLİSİ ÜYELERİ

Abdullah Çiftçi, Naci Sönmez, Arif Ali Cangı, Mesut Yeğen, Ufuk Uras, Ümide Aysu, Barış Dirik, Nil Mutluer, İkbal Polat, Ahmet Asena, Erol Katırcıoğlu, Betül Yarar, Atilla Aytemur, Saruhan Oluç, Erol Köroğlu, Ayla Şeşan, Sinan Tutal, Gülnur Aksop, Necla Türemen, İbrahim Akın, Ayla Tokmak, Cihan Erdal, Cihat Demirtaş, Deniz Özkor, Erdoğan Usta, Tanay Sıdkı Uyar, Ceyda Can, Bercan Aktaş, Fehim Caculi, Nesrin Yumak, Nesrin Aslan, Hüner Buğdaycıoğlu, Ayşin Hangül, Çağdaş Küpeli, Eren Gülçiçek, Türkan Uzun, Tuğba Polat, Levent Pişkin, Avni Atakan Güzel, Gönül Ünal, Yüksel Akgün, Deniz Sözeri, Sevim Çamlı, Ayşen Hadimioğlu, Sultan Özcan, Tülay Koçak, Gamze Kuru, Nevin Aytekin, Gökhan T. Ergün, Murat Özbank, Emil Eker, Sennur Baybuğa, Süreyya T. Kozaklı, Mustafa Dumlupınar, Ercüment Gürçay, Gülten Erdin, Suat Baysal, Mehmet Nazım Öztürk, İsmail Başaran , Sümbül Seda Yalnızca.

Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0