Çapraz - Ahmet Altan

06 Ağustos 2009 22:19  

 

Çapraz - Ahmet Altan

Deniz Baykal ne istiyor?

Ergenekon soruşturmasının durdurulmasını ve Kürt savaşının sürdürülmesini.

Biz ne istiyoruz?

Ergenekon soruşturmasının sürdürülmesini ve Kürt savaşının durdurulmasını.

İki temel konuda birbirinden farklı iki temel tavır var.

Bu bir rastlantı değil.

Çünkü bu iki temel konu kuvvetli şekilde birbiriyle ilgili.

"Savaş sürsün, Ergenekon dursun" diyenlerin kafasındaki Türkiye modelinin devamı için mutlaka Ergenekon türü bir örgütün ve bir iç savaşın bulunması gerekiyor.

İç savaş, ülkede askerin "siyaset" içindeki varlığını garanti altına alıyor.

Savaşı sürdürdüğü sürece ordu siyaset sahnesinde durur.

Ergenekon örgütü de "cinayetlerle ve provokasyonlarla" bu savaşın devamını sağlar.

"Askerli siyaset" isteyenlerin Ergenekon'a ve savaşa sahip çıkmaları gerekir bu yüzden.

Askerin kışlasına döndüğü, halk iradesinin egemen olduğu bir demokrasi için de bunun tam tersi geçerli.

Savaşın durması ve savaşı kışkırtan örgütün yakalanması demokrasi için kaçınılmaz.

Aslında bu iki temel "yaklaşım" uzun süredir çatışıyor bu ülkede.

Yıllarca "savaşçı ve Ergenekoncu" takım egemenliğini sürdürdü.

Bu yaklaşımın "devlet içindeki" yapılanması güçlüydü.

Zaten Ergenekon'dan yargılananlara baktığınızda "devletin zirvesinden" çok isme rastlıyorsunuz.

Onların henüz yakalanmamış olanlarını da bir düşünün.

Dünya konjonktürü de "savaşçı ve Ergenekoncu" olanlara yardım ediyordu.

Şimdi şartlar değişiyor.

Şartların değişimi gelişmelerden de belli zaten.

Ergenekon davası son sürat ilerliyor…

Ve savaşı durdurmak için çok ciddi hazırlıklar ve girişimler yapılıyor.

Bu kez "devletin" içinde barışçı olanlar ve hukukun sağlanmasını isteyenler daha güçlü.

Dünya konjonktürü de "barıştan" yana.

"Ergenekon'a dokunmayın ve savaş sürsün" diye bağıranların toplumda aradıkları desteği bulamamaları da bu değişimlerin sonucu.

Barışın herkes için daha kârlı olduğu bir döneme giriyoruz.

Petrol boru hatları, ortak su projeleri, yeryüzünü hızla dolaşan para, "sınır ötesi" bir anlayışla kendine yer arayan yatırımlar, dünyanın güvenilir bir yer olmasını gerektiriyor.

Herkesin ortak zenginliği, herkesi birbirine bağımlı bir hale getiriyor.

Siz Nabucco petrol hattını yaptığınız zaman, o hattın geçtiği bölgedeki bir iç savaş, o hattın öbür ucundaki Avrupalı için de hayati bir önem kazanıyor.

Türk yatırımcıyla Irak Kürdistan’ın ortak çıkarı güvenlikli ve huzurlu bir ortamda buluşuyor.

Barış yanlıları her yanda artıyor bu nedenle.

Barış, vicdanla olduğu kadar zenginlikle de bağlantılı artık.

Bu yüzden savaş yanlıları geriliyor.

Ergenekon'u savunanlar kaçınılmaz bir yenilgi duygusuyla kıvranıyorlar.

Hiç dokunulamaz sanılan insanların sanık sandalyelerine oturtulmaları ancak böyle büyük bir güçle gerçekleşebilirdi zaten.

Vicdan sahiplerinin, çocukların yaşamasını isteyenlerin, demokrasiyi arzulayanların böylesine umutlu ve güvenli olmasının çok sağlam nedenleri var bu çağın içinde.

Türkiye, dünyayla ve çağla bütünleşiyor.

Savaş bitecek.

Ergenekon suçluları cezalandırılacak.

Bir daha savaş olmaması ve Ergenekon türü çeteler kurulmaması için gereken tedbirler alınacak.

Bir zaman sonra bu ülkenin anayasası da değişecek.

Elbette bu değişimler çok kolay olmayacak.

"Savaşçı" kesim sonuna kadar mücadele edecek.

Onlar alıştıkları egemenliğin sürmesi için birçok şeyi göze alabilirler.

Büyük bir iktidarı kaybediyorlar çünkü.

Bütün sistem değişiyor.

Baksanıza, hâkimlerle savcılar arasında bile Ergenekon bağlantıları çıkıyor.

En son Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda ü olanları hatırlasanıza.

Ergenekon savcılarını değiştirebilmek için neler yaptılar.

Başaramadılar.

Başaramayacaklar da.

Hayatın değiştiğini fark edemiyorlar.

Onların en zayıf yanı bu körlükleri.

Onların medyadaki uzantıları da zaten aynı zaafla yaralanmış durumda.

Medyada da çok önemli değişiklikler olacağını göreceksiniz.

Hayatın insafsız bir yanı vardır, değişimleri fark edemeyenleri kenara savurur.

Çok olumlu bir savrulmadan geçiyoruz.

Türkiye, barışın gerçekleştiği, hukukun ciddiye alındığı, huzurlu, güvenli, zengin bir ülke olmaya doğru gidiyor.

Siz, ona buna "hain" diyenlere, "Ergenekon'un avukatlığına" soyunanlara aldırmayın.

Onlar çoktan kaybettiler.

Hayat onları yendi geçti. 

Taraf
06.08.2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0