Mucize
06 Temmuz 2009 02:14 / 1974 kez okundu!
" DUYMUYORUM ”… diye baðýrdý Dolunay… aslýnda bu baðýrma da deðil bir çýðlýktý.
9 galaksi ötesindeki gezegenler bile onun sesinden titrediler... ancak o kendi çýkardýðý sesi bile duyamýyordu...
Aniden olmuþtu... evrendeki tüm sesler birdenbire gitmiþlerdi. Kýrlangýç çýrpýntýsý hayretler içerisindeydi... daha da telaþlanmýþtý þimdi... hýzla uçtu Dolunay’ýn yanýna, sordu: "Eyy Dolunay niye?".
Dolunay onun minicik gagasýndaki hareketi okudu ve o zaman anladý ne dediðini.
Evet, bunca þey dedi içinden… bunca þeyden sonra.
Ama yine de niye? diye sordu kendi kendisine bu sefer, o hiç bir soruyu cevaplayamýyordu...
Bana yardým edin dedi "Her þey"e
Her þey düþündü bu kez... içimde öylesine çok þey barýndýrýyorum ki? Onlara sormalýyým dedi…
"Her þey" sordu içine... niye?
"Bir þey" cevap verdi önce...
"Bence duymak istemediði çok þey vardý, bu yüzden”. Bir þey, çok aceleci davranmýþtý... genellikle bir þey her zaman aceleci davranýrdý zaten. Bunu bilse bilse "çok þey" cevaplayabilir… dedi.
"Çok þey" aðýr aðýr oturduðu yerden ayaða kalktý... derin bir nefes almam gerekiyor sanýrým dedi... nedenler genellikle benim tarafýmdan bilinir ve bense bunlarý mümkün olduðu kadar gizli tutarým… ancak bu kez ben de Dolunay’ýn neden duymadýðýný bilemiyorum... çok fazla biriktirdi sorunlarýný dedi... bunu bilse bilse "Bir çok þey" bilebilir…
Bir þey ve Çok þey birbirlerinin ellerini tuttular... ama bu kez uzun zamandýr yapmadýklarý bir þeyi yaptýlar... birbirlerinin ellerini sýkýca tuttular... güç birliði yapmak istercesine...
Ýþte o an, aniden bir gül bitiverdi topraktan... size en güzel kokularýmý vermek istiyorum dedi... beraberinizde götürün… "Bir çok þey" benim kokumu çok sever... vereceði cevaplarý böylelikle daha hýzlý verecektir size… Dolunayýn zamaný yok… hýzla cevaplarý alamazsanýz sonsuza kadar duyamayacak… bunu bana toprak ana az önce söyledi…
Çabuk olun… hem de o kadar çabuk olun ki kýrlangýç çýrpýntýsýnýn telaþesinden bile hýzlý olmak zorundasýnýz…
Gül’ün sözleri her ikisini de paniðe sokmuþtu… ”Bir çok þey”e ulaþmak çok da kolay bir þey deðildi aslýnda… o az konuþur ve çok zor cevap verirdi… genellikle de cevap vermezdi...
Yanlarýna gülün kokusunu da aldýlar… bir çok þeye giden yol uzun, uzun olduðu kadar da derindi... "Bir çok þey" binlerce daðýn ardýndaki büyük bir kuyunun içindeydi… buradan hiç çýkmazdý… onu þimdiye kadar gören olmamýþtý…
"Bir çok þey" sadece çok ender durumlarda ses verirdi…kuyunun dibinde su vardý sesi yankýlanýrdý...uzun cümleler kurduðunda ses karýþýr ve ne dediði bir türlü anlaþýlamazdý… bu yüzden "Birçok þey" çok az konuþurdu...
Uzun yola çýkan bir þey ve çok þey aniden Gökkuþaðý’nla karþýlaþtýlar… Gökkuþaðý renklerinden küçük küçük parçalar kopardý ve uzattý onlara… "renklerimi Bir çok þey’e götürün dedi…karanlýkta sýkýlmýþtýr, mutlu olacaktýr"… gülün kokusu ve gökkuþaðýnýn renkleriyle yollarýna devam ettiler...
Her þey, Bir þey ve Çok þey, tarif edilemez bir umut ile el ele tutuþtular. Her zamankinden çok daha hýzlý yürüyorlardý. Bu hýz onlarý bile þaþýrtmýþtý... Dolunay’ý ne kadar çok sevdiðini düþündü üçü de. Üstelik ayný anda bunu düþünmüþlerdi. Onun parýldamasýný ve güzel sözlerini çok özlemiþlerdi. Onu çok özlemiþlerdi.
Bir çok þeyin bulunduðu kuyuya nihayet ulaþtýlar. Yemyeþil bir ormanýn içindeydi bu kuyu… ormandaki bütün hayvanlar kuyunun etrafýnda yavaþ yavaþ toplandýlar… Bilge yýlan, sözcüleriydi.
Derin bir nefes aldý Bilge yýlan… Ormandaki tüm hayvanlar adýna ona, yüzyýllardýr benim þeklimle simgelenen “Þifa”yý armaðan etmeye karar verdiðimizi söylemek istiyorum… her þeyi yapmaya hazýrýz yeter ki tekrar duyabilsin… bizleri, rüzgarý, yaðmuru, kendi sesini… yeter ki yeniden “Hayatý” duyabilsin… ýþýðýnla bizleri aydýnlatmaya yeniden baþlasýn… onun üzüntüsü bizim üzüntümüzdür, onun sevinci bizim sevincimiz olacaktýr... dedi.
“Hepsi birden” kuyuya eðildi…ve ayný anda seslendiler ...
“Niye?”
Uzun süre sessizlik oldu…
Ve kuyunun dibinden yankýlanan bir ses geldi...
“Tek ihtiyacý Huzur” dedi ses. Ve devam etti…
Çok ama çok yoruldu, üzüldü… Iþýðýnýn gücünü de saðlayan “Huzur” aniden giderken, hayatýn seslerini de beraberinde götürdü.
Huzur ile tekrar birleþeceði zamaný ise yine hayatýn kendi zamaný belirleyecek... bizler sadece güç birliði yaparak iyi hislerimizi yollamalýyýz. Ýnanýyorum ki, Huzur yakýnda gittiði yerden geri dönecek, gücünü ve hayatýn seslerini ona tekrar verecektir. Gittiði yerin uzaklýðýna göre çabuk da dönebilir yavaþ yavaþ da... Sadece beklemeliyiz… dedi ve sustu “Bir çok þey”.
“Hepsi birden”, sustu… o günden sonra daha da dikkatle geceye baktýlar ... hep baktýlar…her defasýnda Dolunay’ýn biraz daha ýþýldamaya baþladýðýný gördüler... Sabýrla ve sessizce beklediler…anladýlar ki Huzur gerçekten de çok uzaklardaydý, bu yüzden yavaþ yavaþ dönüyordu…
Birçok þey’in cümlelerinden sonra geçen 9. Dolunay zamanýnda ise ýþýðýnýn hayli parladýðýný gördüler… Ve o tatlý gülümsemesine yeniden baþlamasýndan anladýlar ki Huzur, hayatýn seslerini ona yeniden getirmiþti. “MUCÝZE”yi getirmiþti...
Ve iþte o zaman “Hepsi birden”, ayný anda gözlerini kapatýp usulca ve minnetle fýsýldadýlar...
“Þükürler olsun”…
AYÞEGÜL YEÞÝLNÝL
9.Dolunay Zamaný / Haziran 2009
Ýstanbul