JUDITH, SAMSON VE HAÞHAÞÝNLER - Ayþe Hür

05 Ekim 2007 02:23 / 3031 kez okundu!

 

"Geçtiðimiz aylarda Ankara’nýn Ulus semtindeki alýþveriþ merkezi Anafartalar Çarþýsý’nda yaþanan ve 6 kiþinin ölümü, 100’den fazla kiþinin yaralanmasýyla sonuçlanan bombalý intihar saldýrýsý hepimizi derinden sarstý. Olay Güven Akkuþ ad

HAÞHAÞÝNLER

Tarihin her döneminde amacý uðruna ölümü göze alan insanlar ilgi çekmiþtir. Eski Ahit’e göre, cesur Yahudi kadýný Judith, Asur kralý Nabukadnezar adýna ülkesini iþgal eden komutan Holophernes’i önce güzelliði ile büyüler ardýndan da keskin bir býçakla kafasýný keser. Judith efsanesi Boticelli, Tinteretto ve Caravaggio gibi ünlü ressamlarýn tablolarý ile günümüze kadar taþýnmýþtýr. Yine Hakimler Kitabý’nýn 16. Bab’ýna sözü edilen Samson’un kendini öldürerek baþkalarýný da ölüme götürmelerine dair hikaye de bugün neredeyse her dinden teröristin en çok atýfta bulunduðu olaydýr. Ancak “intihar komandosu” denilince akla en çok 11. yy’da yaþamýþ olan Hasan Sabbah'ýn fedaileri Haþhaþinler gelir. Hasan Sabbah, Þiiliðin Altýncý Ýmamý Caferü's-Sadýk'ýn 765 yýlýnda ölümünden sonra oðlu Ýsmail'e biat edenlerin kurduðu Ýsmailiye mezhebine baðlý eðitimli biri Arap idi. 1091'de müritleriyle birlikte Hazar Denizi yakýnlarýndaki Kazvin bölgesinde, Rudbar Vadisi yakýnlarýndaki sarp kayalýklara kurulu Alamut Kalesi'ni ele geçirdikten ölümüne kadarki 33 yýlý burada geçirdi ve yaþamý boyunca, siyasi rakiplerini saf dýþý etmek için, fedaileri aracýlýðýyla suikastler düzenledi. Ýngilizce’de suikast karþýlýðý kullanýlan "Assasinate" fiilinin Arapça “Haþhaþin” kelimesinden geldiði söylenir. Haþhaþinler, Hasan Sabbah’ýn 1124’te ölümünden sonra da bölgedeki etkinliklerini sürdürmüþler, sonlarý 1256 yýlýnda Moðol hükümdarý Hülagu’nun elinden olmuþtu.


Radikal Gazetesi yazarý Avni Özgürel, geçen hafta bu konuya ayýrdýðý yazýsýnda, 13. yüzyýlda yaþamýþ ünlü Ýtalyan gezgin Marko Polo’nun seyahatnamesinden bir bölüme dayanarak, Hasan Sabbah'ýn fedailerinin, içinde bol miktarda haþhaþ bulunan meþhur içkiden içtikten sonra kendilerinden geçmiþ biçimde býrakýldýklarý “cennet” denilen bahçeye tekrar kavuþmak için Sabbah’ýn emirlerini tartýþmaksýzýn yerine getirdiklerini anlatýyor. Özgürel yazýsýný þöyle bitiriyor: “Sonuç malum… Baþta Selçuklu Ýmparatorluðu'nun meþhur veziri Nizamülmülk olmak üzere, zamanýn önde gelen birçok devlet adamýnýn hayatý, Hasan Sabbah'ýn gönderdiði fedailerin hançerleriyle noktalandý.”
Bu iddialardan Hasan Sabbah’ýn fedailerini “haþhaþ içirerek” eyleme razý ettiði meselesi epey tartýþmalý. Bir kere Marko Polo, Alamut Kalesi’ni 1273’te ziyaret etmiþti, dolayýsýyla anlattýklarý tamamen söylencelere dayanýyor. Ýkincisi bir çok tarihsel belge, Hasan Sabbah’ýn son derece muhafazakar biri olduðunu, müritlerine kadýnlarla iliþkiyi ve alkollü içkileri yasakladýðý yazar. Ayrýca iki oðlundan biri cinayetle, diðerini de ayyaþlýkla suçlayarak öldürttüðü bilinmektedir. Bu yakýþtýrmanýn, bir insanýn ancak uyuþturucunun etkisi altýndayken bu kadar gözü kara olabileceði yolundaki önyargýdan doðduðu sanýlýr. Büyük Selçuklu hükümdarlarý Alp Arslan ve Melikþah’ýn ünlü veziri, Siyasetname adlý eserin yazarý, Nizamülmülk’ün Hasan Sabbah’ýn fedaileri tarafýndan öldürüldüðü de kesin deðildir. Bu ihtimal vardýr, ancak baþka kaynaklara göre bu cinayeti Melikþah’ýn kendisi veya oðlunu tahta geçirmek isteyen Terken Hatun ya da Nizamülmülk’ün rakibi Tacülmülk iþlemiþ olabilir.


Son olarak, “Haþhaþi=Assassin=katil” sözcüðünün Batý dillerine Dante tarafýndan katýldýðýný belirtelim. Dante, ünlü eseri Ýlahi Komedya’nýn Inferno (Cehennem) adlý XIX. þarkýsýnda Dante "Io stava come 'l frate che confessa lo perfido asessin” diyerek kendini “kötü assasin’in günahýný çýkartan bir keþiþ" olarak betimlemiþti. Yani “Kötülük” olgusuyla, "assassin= katil" sözü arasýndaki baðý kuran Dante idi.


“DANTE GÝBÝ ORTASINDAYIZ ÖMRÜN”


Dante Alighieri, Cahit Sýtký Tarancý’nýn ünlü 35 Yaþ þiirinde yer alan “Dante gibi ortasýndayýz ömrün” dizesi ile hemen herkesin tanýdýðý bir þair. Asýl adý Durante olduðu halde, kýsaltýlmýþ þekli olan Dante’yi kullanan þairimiz, 1265'te Floransa'da doðdu. 9 yaþýndan beri aþýk olduðu Beatrice’yi kaybettiðinde henüz 25 yaþýndaydý. Sonra Papaya kýzdý, siyasete karýþtý, 1301'de zimmetine para geçirmekle suçlanýp 36 yaþýnda Floransa’dan sürüldü. Arkasýndan ölüm cezasýna çarptýrýldýðýný öðrenince bir daha sevgili þehri Floransa’ya dönemedi. Bütün giriþimlerine raðmen affedilmeyi baþaramayýnca, hayal kýrýklýðý içinde Ýlahi Komedya’yý yazmaya baþladý. 14.233 mýsralýk bu dev eser þairin Cehennem, Araf ve Cennet'e yaptýðý hayalî bir seyahatin öyküsüdür. Cehennem ve Araf’ta kendisine þair Vergilius rehberlik eder Araf’ýn tepesinde büyük aþký Beatrice ile buluþur.



Peki “yolun yarýsý” meselesi nereden çýkmýþtýr? Bunun cevabý Ýlahi Komedya’da gizli. Þair, Cehennem bölümündeki Birinci Þarký'ya “Hayat yolumuzun orta yerinde / Karanlýk bir ormanda buldum kendimi…” (Nel mezzo del cammin di nostra vita mi ritrovai per una selva oscura ché la dritta via era smarrita) diye baþlar. Bu an, 7 gün sürecek ilahî yolculuðun baþlangýcý idi. O günlerin anlayýþýna göre 35 yaþ, insan ömrünün yarýsý idi. Bundan anlaþýldýðýna göre bu dizeleri 35 yaþýnda olduðu 1300 yýlý baharýnda yazmýþtý. O günün tarihini günü gününe verenler de var: 1300 yýlýnýn 7 Nisan'ý 8 Nisan’a baðlayan Paskalya’nýn kutsal Cuma gecesi. Ýlahi Komedya’yý 1304’te yazmaya baþladýðý bilindiðine göre, þiiri daha önce kaleme almýþ, sonradan eserine dahil etmiþ olmalý. Dante, 1321’de Ravenna’da muhtemelen sýtmadan öldüðünde henüz 56 yaþýndaydý, yani “yolun tamamýný” kat etmeye fýrsat bulamamýþtý.



BOMBA OLAYI


Osmanlý döneminde de “intihar saldýrýsý” denecek olaylar yaþandý. Bunlardan en ünlüsü 21 Temmuz 1905’te, Yýldýz Camii'nden çýkan II. Abdülhamid’e yapýlan suikasttir. Tarihe “Bomba Olayý” diye geçen suikastýn ayrýntýlarý dönemin sansür uygulamalarý nedeniyle ancak 1909’da ortaya çýkmýþtý. Suikastý düzenleyenler, Anadolu'nun Vilayet-i Sitte denilen altý vilayetinde baðýmsýz bir Ermeni devleti kurmak isteyen Bakûlü Samoil Kayýn (kod adý Hristofor Mikaelyan), kýzý Robina Kayýn ve Konstantin Kabulyan (kod adý Safo) adlý 3 Rusya Ermenisi idi. Ancak olayýn arkasýnda Abdülhamid’i devirmeyi kafasýna koymuþ olan Ýttihat ve Terakki Cemiyeti’nin de olduðu anlaþýlýyordu. Suikast timi Belçika’da pek çok bombalama olayýna karýþmýþ olup o sýrada Ýstanbul’da bir þirkette teknisyen olarak çalýþan “gedikli” anarþist Charles Edouard Jorris ve eþi Anna ile temasa geçmiþti. Suikast, Viyana yapýmý “machine infernale” denilen saatli bir bomba ile gerçekleþtirilecekti. Titiz gözlemler sonunda Padiþahýn namazdan sonra caminin binek taþýndan arabasýna 2 dakika 40 saniye sonra geldiði saptanmýþtý. 100 kg. aðýrlýðýndaki demir-çelik parçacýklarýndan oluþan bombayý taþýmak için Viyana’da yaptýrýlan þýk görünümlü arabayý çektirmek için dönemin ünlü ortaoyuncusu Kel Hasan’dan iki doru at satýn alýnmýþtý. Olay günü, Madam Sofi Liparis, arabacý Sarkis, oðlu Mýgýrdýç, seyiþ Yervant Frankolyan ve arabacý Jorj Petri Varþamof’un (Kirkor Varþam) da katýldýðý ekip Abdülhamid’i beklemek üzerine Saat Kulesi’nin altýndaki yerlerini aldýlar. Bombanýn tam zamanýnda patlamasý için uygun bir düzenek hazýrlanmýþtý. Bir anda Ýstanbul’un her yerinden duyulan korkunç bir patlama oldu. Ýnsan ve hayvan cesetlerinin kanlý parçalarý, taþlar ve topraklar etrafa savruldu. Sonradan anlaþýldýðýna göre 26 kiþi ölmüþ, 58 kiþi yaralanmýþtý ancak Abdülhamid sað ve salimdi…



Olayýn en yakýn tanýklarýndan olan Woods Paþa’nýn anlattýðýna göre, Abdülhamid önce Þeyhülislam Cemalettin Efendi ile her zamankinden bir iki dakika ayak üstü sohbet etmiþ, ardýndan da Ýstabl-ý Amire (Saray Ahýrý) müdürüne bir dahaki selamlýk törenine kadar arabasý için yeni atlar temin edilmesini emretmiþti. Anlaþýlan bu iki konuþmanýn neden olduðu birkaç dakikalýk gecikme Abdülhamid’in hayatýný kurtarmýþtý. Rivayete göre patlamadan sonra, evhamý ile tanýnan Abdülhamid kendini kontrol etmeyi baþararak sadece “Ne var, ne oldu?” diye sormakla yetinmiþ, ardýndan kýlýç çekerek avluya doluþan süvari birliðine “Korkmayýn, korkmayýn” dedikten sonra saltanat arabasýna atlayýp, dizginleri bizzat eline alarak oradan süratle ayrýlmýþtý.



Olayýn ardýndan þehrin çeþitli semtlerinde baskýnlar yapýldý. Ýddialara göre 148 kiloluk bir baþka bomba ile, Osmanlý Bankasý ve Galata Köprüsü’nü uçurmak üzere kazýlmýþ yer altý tünelleri bulundu. Olayý soruþturmak üzere kurulan komisyon yüzlerce tanýk dinledi, binlerce sayfa fezleke tuttu ancak yakalanan ve suçlarýný itiraf edenlerden kimse cezalandýrýlmadý. Belçikalý anarþist Jorris affedildi ve hafiye olarak Anadolu’daki Ermeni komitacýlarýný takip etmekle görevlendirildi. Abdülhamid’in siyasi muarýzlarýndan Tevfik Fikret, 1908’den sonra yayýnlanabilen ünlü “Bir Lâhza-i Teahhûr” (Bir Anlýk Gecikme) adlý þiirinde “Ey þanlý avcý, damýný beyhude kurmadýn / Attýn, fakat yazýk ki, yazýklar ki vurmadýn” diyerek olayýn baþarýsýzlýkla sonuçlanmasýndan duyduðu büyük üzüntüyü dile getirirken, tarihçi Ahmed Refik olayý anlatýrken “Osmanlý milletini Abdülhamid’in zulmünden kurtarmak için bu kahramanca hareketin Ermeni vatandaþlarýmýz tarafýndan icra olunduðu anlaþýldý” demiþti. Ancak, 1909’daki 31 Mart Olayý’ndan sonra, Yýldýz Sarayý’nda ele geçirilen belgeler arasýnda Bomba Olayý’na dair jurnallerin arasýnda Ermenilerin verdiði jurnaller de vardý.


Ayþe Hür

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.