BEN BÝR ÖÐRETMENDÝM...

24 Kasým 2009 02:51 / 2391 kez okundu!

 


Sarý bir zarfla gelmiþti haber... Doðu illerinden birinin, hiç adýný duymadýðým bir ilçesine, Edebiyat öðretmeni olarak atandýðým yazýyordu içinde... Sevincimi anlatamam... Ritimsiz atan bir yürekle, günlerce beklemiþtim bu haberi...

Bir tek valizle çýktým yola; yarýsý kitap dolu, tahta, yeþil bir valizle...

Yalnýz deðildim elbet, hayalin biri gidip, biri geliyordu tüm yolculuðum boyunca. Nasýl bir þehir bekliyordu beni?.. Açýkçasý bunu pek merak etmiyordum. Daha çok merak ettiklerim: Gideceðim okul, öðretmenler ve öðrencilerdi... En iyi öðretmen ben olmalýydým, en iyi öðrenciler de benim öðrencilerim... Çünkü her þeyi biliyordum, iyi bir eðitim almýþtým... Okuyordum, kendi çapýmda yazýyordum, araþtýrýyordum... Daha ne olsun!..

Görev yerine vardýðýmda inanýlmaz bir dostluk kucakladý beni... Ýki bekâr öðretmenin birlikte kaldýklarý lojmana yerleþtim okul müdürünün sayesinde... Birkaç parça eþya aldým; ilçenin tek maðazasýndan: Yastýk, yorgan, somya, battaniye gibi þeyler... Okulun bünyesinde yalnýzca lise deðil, ortaokul da vardý... Dolayýsýyla Edebiyat derslerinin yaný sýra, Türkçe derslerine girmekle de görevlendirildim... Kýþý karlý-buzlu, yazý tozlu-topraklý bu küçücük ilçede, tüm öðretmen arkadaþlar bir aile gibiydik... Birlikte yiyip-içiyor, birlikte geziyorduk... Öyle alýþtýðýmýz anlamda bir sosyal hayatý yaþamýyorduk... Tek eðlencemiz, akþamlarý, adýna lokal denilen, kahvehaneye benzer bir mekanda bir araya gelip, sohbet etmekti... Gidilecek ne bir tiyatro vardý, ne de bir sinema...

Öðretmenliði çok sevmiþtim. Tabii öðrencilerimi de... Sýnýfa girip de onlarca masum ve ürkek bakýþ bana çevrildiðinde, kendimi bir ansiklopedi gibi hissediyor, bir an önce bendeki tüm bilgileri onlara aktarmak adýna anlattýkça, anlatýyordum... Böylesine BÝLGÝLÝ bir öðretmen olmanýn karþýlýðýný alacaktým elbet...

Heyecanla ilk yazýlý sýnavlarýný yaptým... Ve heyecanla bekletmeden okudum cevap kâðýtlarýný... Tam bir hayal kýrýklýðýydý... En baþarýlý bulduðum öðrenciler bile doðru dürüst cevap verememiþlerdi... Oysa, beni can kulaðý ile dinlediklerinden öyle emindim ki!.. Konularýn üzerinde daha fazla durmalýyým diye düþündüm. Hatta daha otoriter olmalýyým...

Tekrar tekrar anlattým, iþlediðim her konuyu... Anlamadýðýnýz bir yer var mý diye defalarca sordum... Ödev yapmayanlara kýzdým... Hatta biraz daha ileriye gidip, notla tehdit ettim... Bu çabalarýmýn sonucunda, ikinci yazýlýlarýnýn daha baþarýlý olacaðýný umuyordum... Ama umduðum gibi olmadý... Girdiðim tüm sýnýflarda yine zayýf not alanlar çoðunluktaydý...

Peki eksik olan neydi acaba... Ben nerede yanlýþ yapýyordum?...

Bu sorunun cevabýný Orta 3. sýnýftan bir öðrencinin: Ziya’nýn yazýlý kâðýdýný okurken buldum... Dilbilgisiyle ilgili bir soru sormuþtum. Soru aynen þöyleydi:

"Tiyatroya gidenler görmüþlerdir ki orada sessiz davranýlýr"

Yukarýdaki cümleyi "Ki" baðlacý kullanmadan yeniden kurun...

O, ýþýk bakýþlý Ziya, cevap olarak þu cümleyi yazmýþtý kâðýdýna:

"Ben hiç tiyatroya gitmedim ki ne bilem"

Yüreðimin sýzladýðýný hissettim... Defalarca okudum cevabýný, okudukça da aðladým... Cevap yanlýþ olsa da, bu sorudan Ziya’ya tam puan verdim... Çünkü hatalý olan bendim... Yalnýzca benim yaþayabildiðim, onlarýn hayal bile edemedikleri bir gerçeði soru olarak yöneltmiþtim...

Sonrasýnda, öðrencilerimi anlamak, kendimi onlarýn yerine koymak, onlarla ortak bir dilde buluþmak çabalarýyla geçti öðretmenliðim... Bunu öðrencilerime borçluyum... Özellikle de Ziya’ya teþekkür ederim...

Eskinin Edebiyat öðretmeni, yeninin program yapýmcýsý: BEN...


Ahmet Büyükçulhacý
19.11.2009

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.