Selanik seyahatnamesi

27 Kasým 2014 00:45 / 1243 kez okundu!

 

 

Selçuk ve Ýzmir Rumeli Göçmenleri Derneðinin düzenlediði M. Kemal Atatürk’ün 10 Kasým’daki ölüm yýl dönümünü doðduðu evde anma etkinliði için 8 Kasým akþamý Bornova’dan hareket edildi. Çanakkale’den arabalý vapurla Ýpsala gümrüðüne ulaþtýðýmýzda sabahýn beþine geliyordu. Ýpsala’da Türkiye gümrüðünü geçince Yunanistan’la sýnýr çizgisini belirleyen Meriç nehrinin üzerindeki köprü korkuluklarýn Türkiye tarafýnýn yarýsý kýrmýzý- beyaz, diðer yarýsý mavi- beyaz boyanmýþ köprüden geçerek Yunanistan topraklarýna girdik.

Ayný Türkiye’deki gibi pamuk ekili topraklar, boþ topraklar, baðlar, bahçeler, zeytin aðaçlarý, anlaþýlan, karþýdan gördüðümüz köylerdeki Cami minarelerin varlýðýndan, buralarýnýn Türk köylerini olduðunu görerek Gümülcine’ye vardýk. Doðru, Sadýk Ahmet’in mezarýna gittik. Yalnýz burada bir þey dikkatimi çekti, Gümülcine’ye girer girmez cumartesi günü, sabahýn sekizine doðru ana caddede bir otobüs dolusu polis ekibi duruyordu, Mezar ziyaretinden sonra merkezde çukur kahvede çay içtikten sonra yine ayný ekip kahveye yakýn yerde konaklamýþ olarak oyalanýyordu gerçi bizimle ilgilendiðini belirtir en küçük bir emarede bulunmadýlar, kimsede bu durumun farkýna varmadý ama bu kadar da tesadüf olacaðýný zannetmiyorum. Gümülcüne de gezerken sanki Türkiye’de herhangi bir ilçede gezer gibi her yerden Türkçe konuþanlar veya size Türkçe cevap verenlere rastlýyorsunuz. Buradan Ýskeçe’ye geçtik. Ýskeçe etrafý kartpostallardaki gibi ormanlarla çevrili þirin bir kent. Daðlardan gelen derelerin suyu tertemiz, avuç avuç içesiniz geliyor. Pazar yeri sanki ayný Selçuk pazarý, tezgahlarýn diziliþi, insanlarýn alýþ veriþ yöntemi, pazardaki mallarýn çeþitliliði, tekstil ürünlerinin sergileniþi sanki bizim pazar yerlerinde gibi rahatlýkla gezinip sohbet edip alýþ veriþ yapabilirsiniz. Ýnsanlarýn fiziki yapýsýnda da pek ayýrt edici özellikler yok ancak konuþmada Türk veya Yunan olduðu ortaya çýkýyor. Gümülcine ve Ýskeçe’de Türkçe eðitim yapan okullarýn olduðunu öðrendik. Ýskeçe Türk Birliðini ziyaret ettikten sonra Kavala’ya geçtik. Kavala’ya deniz kýyýsýnda eski evleri, kalesi, kemerleri ile güzel büyükçe bir kent. Burada Osmanlý'dan kalan doðru dürüst bir yapý göremedik sadece þehrin tepesinde Kavalalý Mehmet Ali Paþa’nýn at üzerinde büyükçe bir heykeli var. Bu heykelinde burada olmasý bence manidar, Osmanlý'ya isyan edip Osmanlý'nýn zayýflamasýna etken olan paþa olmasý nedeni ile bu heykelinin dikilmiþ olmasý boþuna deðil. Kurabiyeleri, deniz mahsulleri ile meþhur, Kavala da hava kararýncaya kadar gezdik tozduk, buradan da Selanik’e hareket edildi.


Akþam yirmi bir sýralarýnda Selanik’e vardýk. Selanik, yaklaþýk 900 bin nüfuzuyla Yunanistan’ýn ikinci büyük kenti. Bizim grup ertesi sabah 10 kilometreden fazla yürüyerek Selanik sokaklarýndan kaleye vardýk, yürürken önümüze çýkan kilise, manastýr gibi ne kadar eski tarihi yapý varsa hepsine uðradýk. Çok ilginç kalenin etrafýna hatta içine yapýlaþma izini verilmiþ. Gerçi yapýlar en fazla üç katlý ama tarihi yapý özelliðini yitirmiþ gibi. Bu yetmemiþ gibi kale duvarlarýndan faydalanarak bir de ceza evi yapýlmýþ. Ceza evi þu an kullanýlmýyor bina çok eski harap vaziyette. Selanik’te daha metro ile ulaþým yok Þehrin en geniþ caddesinde metro inþaatýna baþlanmýþ kazýda altta tarihi yerleþim yeri çýkmýþ þuan üzeri çadýrla örtülmüþ olarak bekliyor inþaatta durdurulmuþ. Bütün binalar ayný sitilde hiçbir mimari özelliði yok, dar sokaklarda 6-7 katlý binalar balkonlar dýþarýya doðru ve etrafý demir parmaklýklý, Kiliselerinde hepsi ayný sitilde bakýmlý ve temiz. Bir tek bile çok katlý bina göremedik, büyük AVM’lere rastlamadýk. Deniz kenarý bizim kordon boyunun denizin doldurulmamýþ haline benziyor. Kordon boyu ve etrafý eðlence merkezi olarak yer alýyor, özellikle gençler cývýl cývýl hareketli ve neþeli. Yalnýz kordona paralel yerlerde daha çok alan, park ve oturma yerleri mevcut. Jön Türk hareketinin büyük ölçüde burada geliþtiði bu kentte ve de 500 yýl Osmanlý þehri olarak idare edilmesine raðmen pek Osmanlýdan eser, iz yok gibi. Burada bir Avrupa kenti havasý da bulamýyorsunuz. Ýnsanlarý da ayný þekilde bize benziyor, Pazar yerleri ayný, bizim Kemer Altý’ya benzer çarþýlarý var burada da ayný bizim ki gibi ne ararsan var, balýklar, sakatatlar, etler özellikle domuz etleri açýkta teþhir edilerek satýlýyor ve de ucuz. Maðazalarda tekstil ürünleri çok pahalý, ama açýkta ve bu pazarlarda bizim bir lira karþýlýðý bir Euro gibi fiyatlandýrýlarak satýlýyor. Trafik sorunu ayný Ýstanbul gibi yollar dar ve otopark büyük sorun, bir saatte merkezden çýkýp dönüþ yoluna girebildik. Sadece Kavala Selanik arasý paralý çevre yolu olarak kullanýldý, diðer yollar bölünmüþ devlet yolu, yollar fena deðil. Yol boyunca boþluklarda bolca elektrik tarlalarý kurmuþlar, hava kirliðine rastlamadýk, kýyýlarýn betonlaþmasý önlenmiþ, bir iki katlý evler iç tarafa yapýlmýþ, çanak antenler tek tük yaygýnlaþmamýþ. Ama bizden biraz daha fakir olduklarý hissediliyor. Baðlarý, bahçeleri, zeytin aðaçlarý, denizi, halký ile güzel ve bereketli topraklar görülmeye deðer.

 

Sabahattin ÝZCÝOÐLU

19.11.2014

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.