Keşke hiç açılmasa!
07 Mart 2018 18:24 / 1153 kez okundu!
ABD’nin iç yüzü tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.
Ne yaparsa yapsın şu üç kırmızı çizgi etrafında dönüp dolaştığını biliyoruz...
1- İsrail’in güvenliğinin sağlanması, olup bitenlerin ona tehdit oluşmaması,
2- İslam dünyasını bölük pürçük edip, aralarında kavga ve kargaşa çıkararak, onlar birbiri ile uğraşırken kendisinin bir anlamda rahat etmesi ve bıyık altında gülmesi,
3- İslam dünyasında nitelikli bir duruşa sahip, gayretli Müslümanların yönetime gelmemesi,
Uygulamasına, yaklaşımına bakılırsa her fırsatta bu amaçlara hizmet ediyor.
Bunun içinde de dünyanın varoş kesimlerinde ilgisiz, sahipsiz kimselerden yararlanıyor, aşağı yukarı bu hilelerini anlayan kalmadı en son elinde Kürt’ler kalmış.
Bulmuş bir cesur ve ucuz asker ölse de kalsa da ABD kazançlı kullanabildiği kadar kullanıyor.
Bir de tutturmuş güvenlik nedeniyle bir günlüğüne Ankara büyük elçiliğini kapattım diyor, keşke elçiliği hiç açılmasa. Evlat babasına sormuş ABD’de neden hiç darbe olmuyor? Baba demiş ki, orada ABD konsolosluğu yok evladım.
ABD bu istilacı ve emperyalist siyasetinden vazgeçmezse işi zor gözüküyor.
Biz işimize bakıyoruz!
Malum İslam dünyası son birkaç yıldır birleşmek arayışında;sivil aklın halka verdiği aydınlatıcı bilgiler ve halktan siyasilere sirayet eden bu düşünce her geçen gün olgunlaşıyor.
İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) olarak yola koyulan birliğin ilk okulu İslam İşbirliği Teşkilatı olarak orta okula dönüştü, hızlı çalışmalarıyla lise seviyesine çıktı. Yakında ya kendisi yada oluşturacağı bir oluşum bu birliğin çatısı olacak. Çünkü artık İslam dünyasının çalacak kapısı kalmamıştır.
Ayrıca İİT yarı resmileşince sivil aklın fikir üretimine hizmet eden Dünya İslam Formu (DİF) kuruldu.
1-3 Mart tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşen DİF toplantınsa konuşmacı olarak katılıp, Hilafet konusunda bir tebliğ sundum. 8 oturumluk DİF her oturumu diğerini aratmayacak kalitede olduğunu söyleyebilirim. Foruma katkım olduğu gibi bir çok şey de öğrenme imkanım oldu.
Bütün bu çalışmaları mimarı olan Türkiye Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi (TASAM) ve başkanı Süleyman Şensoy’u ile çalışma ekibini tebrik ediyorum. Kanaatim o ki Dış işleri bakanlığımız kocaman bakanlık haliyle TASAM’ın yaptığı çalışmaları yapamıyor, gel gör ki TASAM bazen parasal sıkıntı bile yaşayabiliyor, bu da ayrı bir handikap.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde çalışmalarını yürüten ve her çalışması diğerinden daha kıymetli olan TASAM’a sahip çıkmak, destek vermek hepimizin görevi olsa gerek.
Malum zaman AR-GE zamanıdır. Sizin Araştırma Geliştirme ekibiniz ne kadar güçlüyle o kadar güçlüsünüz. Ayrıca bu alana ehil bir kadro oluşturmak da kolay değildir.
Süleyman Bey hangi forumda açılış konuşması yaparsa sanki mübarek bu konunun uzmanıymış gibi doyurucu konuşuyor ve dünyanın aklını düşünceleriyle besliyor, yönlendiriyor desem inanın.
Ya 28 Şubat belasına ne demeli?
Ak Parti İnsan Hakları Başkanlığının 28 Şubat’ı hatırlatan bir resim sergisine katıldım. O günleri yaşayan biri olarak hafızam bir daha tazelendi, o günleri bir daha anmış olduk. Biri diğerinden daha tuhaf olan gazete manşetlerinden bir kaçını paylaşmak istiyorum,
*Ordudan dört uyarı!
*Kudüs gecesi için atılan başlık; “bu ne rezalet!”
*İşçi sendikaları uyarıyor!
*70 yıllık imajımız güme gitti!
*Hükümeti ben kurar ben yıkarım (Aydın Doğan)
*Mecliste laikliğe saldırı: Merve kavakçı başörtüsüyle meclise girmiş
*Erdoğan; Bu ayıp Ecevit’in deyince Hürriyet onun için siyasi hayatı bitti manşetini atıyor.
*Ordudan ambargo; bazı firmaların ürünlerini almayın (Yeşil sermaye)
Bu başlığa bakında kim neyle uğraşıyor aman Allah’ım demek insanın içinden geliyor.
Bu ülkenin gerilemesi için Bölücülük, İrtica ayağıyla oyun içinde oyun yapanlara hakkımı helal etmem.
Allah o günleri bir daha göstermesin, amin demeniz dileğiyle...
Eyüphan KAYA
05.03.2018, Diyarbekir
