'Mezarınıza Tüküreceğim - I'

17 Şubat 2013 01:19 / 1372 kez okundu!

 


Herhalde Ertuğrul Özkök, kulakları en çok çınlayan “gazetecilerin” başında gelir.

Türkiye’nin yakın tarihinde pek çok yalan haberde, kara çalmada imzası bulunan biri olduğu için, o yıllara dönüp bakanların ismini pek de hoş olmayan şekillerde anması çok olağan bir şey.

Gazeteci dendiğine bakmayın.

Özkök her şey olabilir. Gerçekten de kendi tükürdüğünü yalama konusunda benzersizliği ile omurgasızlık timsali olabilir örneğin.

Her şey olabilir ama asla gazeteci olmadığı çok kesin.

Amacı, “olayların objektif bir doğrulukla ve hızlı şekilde kitlelere ulaştırılması” olan gazetecinin, iki ülke arasında savaş çıkması için canla başla mücadele etmesinin örneği nerede görülmüştür örneğin?

Oysa Özkök, Yunanistan’la Türkiye arasında gerçek bir askeri krizi yaratırken “bu yapılan savaş çıkarır” diyenlere, her zamanki Özkök gülüşü ile “olsun bizim işimiz de bu” demekten geri durmayan bir savaş tüccarı oluveriyordu.

Yunanistan ile Türkiye arasında kalan kıytırık bir kaya parçasındaki Yunanistan bayrağını, “gazeteci”lere indirtip yerine Türkiye bayrağı (aka. şanlı Türk bayrağı) diktirmişti.

Üstelik bu anın fotoğrafını da “Bayrak savaşı” manşeti ile vermişti.

Mübalağa değil.

Savaş.

Özkök’ün “bizim işimiz bu” dediği, iki ülke devlet başkanlarının ve hükümetlerinin “savaş”tan bahsettiği, sınırlara tankların ve birliklerin yığıldığı, bir kurşunla ateşlenebilecek bir girdabın yaratılmasıydı.

Kardak krizi ile savaş çıkarabilecek bir güce sahip olduğunu fark eden Özkök durur mu?

Tam 10 yıl önce, 2003 yılında ABD Irak’ı işgal etmek için hazırlıklarını sürdürürken, Özkök de bir yandan Türkiye kamuoyunu savaşa ikna etmek için elinden geleni yapıyordu.

Ne var ki, bütün dünya ile beraber Türkiye’de de çok güçlü bir savaş karşıtı hareket gelişmiş ve Özkökgillere tokadı 1 Mart 2003’te sokağın gücüyle mecliste basmıştı.

Böyle şeyler, Özkök’ün canını sıkamaz gerçi.

Çünkü o, yalan haberlerle bir linç kampanyası başlatıp, hakkında “Vay şerefsiz” manşetini attığı Ahmet Kaya’yı ülkeyi terk etmek zorunda bıraktıktan 12 yıl sonra mezarına gidebilecek bir kişidir.

Hiçbir şey olmamış gibi.

Tetikçi değilmiş gibi.

Sonradan da insanların gözlerinin içine baka baka “Ahmet Kaya’nın en sevdiği sözdü şerefsiz, o yüzden öyle dedim” diyebilir, insan zekâsıyla dalga geçer gibi.

Özkök’ün bütün sicilini dökmeye çalışmak ancak kalabalık bir ekibin ciddi bir mesai harcayarak ve ansiklopedik bir eserle sonlandıracağı bir çaba olur.

Niyetim Özkök’ün Kürt sorununda çözüm sürecine ilişkin söyledikleri nedeniyle bu çalışmaya yeni bir madde eklemek de zorunlu olacak.

Özkök, yazdığı “Türk haysiyeti” yazısıyla, 30 yılda on binlerce insanın öldüğü, on milyonlarca insanın etkilendiği bir savaşı ve savaşa neden olan bir ulusal varoluş mücadelesini; “Kürtlerin Türklerden üstünlüğü elde edişi” gibi formüle etti.

Kürt sorunu “Kürtlerin istediği şekilde çözülürse” dedi, Özkök, “asıl Kürt sorunu o zaman başlar”.

“Kürt sorununun, Kürtlerin istediği şekilde çözülmesi Türkleri rahatsız eder” dedi.

Her zamanki gibi “ben sadece herkesin sorduğu ama kimsenin seslendiremediği soruları soruyorum” maskesini taktı.

Oysa Özkök “kimsenin seslendiremediği” değil, “kimsenin sormadığı” soruları soruyordu.

Çünkü o “Kürt sorunu Kürtlerin istediği gibi değil, devletin istediği gibi çözülmelidir” yanıtının sorusunu arayıp, onu soruyordu.

Çünkü bir yandan, “Kürt sorununda mağdur olanın mağduriyeti giderilmesin, olabilecek en az hak verilsin şu Kürtlere” başlıklı fikirlerini açıkça ilan edecek cesareti yok.

Diğer yandan da alışkanlığı var. Tükürdüğünü yalama alışkanlığı.

Yarın öbür gün biri çıkıp, “sen bunları yazmıştın” dediğinde, “o anki ruh halini yansıttım ben” deme kapısını bırakmak zorunda.

Ben de bugün ilan edeyim.

Bir gün Özkök ölürse, gidip mezarı neredeyse bulup tüküreceğim.

“Neden” derlerse, Özkök’e referans verir, sevimli bir tebessüm takınırım.

“Kimse bugüne kadar bunu söylemeye cesaret edemedi” derim.

“Ama bütün Türkiye bunu konuştu”

“En sevdiği şeydi rahmetlinin”

“Tükürdüğünü yalamak”


Ersin TEK

16.02.2013

Son Güncelleme Tarihi: 18 Şubat 2013 17:02

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.