|
hurkus
|
Avrupa krizi, milliyetçilik ve alçaklık üzerine... Cemil Ertem
Dün 6 Mayıs’tı; Denizlerin 1972’de idam edildiği gün. Denizleri askerler astı; yani 12 Mart faşizmi. Dün ne kadar asker-darbe yanlısı ve de kendine “sol” diyen, (demeyen) kanal, örgüt, parti, çevre, grup varsa Denizleri andı. Bir tek Genelkurmay eksikti. Yakında o da olur. Biraz daha unutulsun 12 Mart “askerî” darbesi, onlar da 6 Mayıslarda açıklama yayınlarlar. Denizleri anmanın askerî faşizme karşı çıkmadan olamayacağını göremeyecek kadar kör değil bu çevreler şüphesiz. Ama yalancı ve alçaklar. Çok yakında şu söylenecek çok eminim: “12 Mart sürecinde Meclis vardı, idamları Meclis onayladı. Dolayısıyla Denizleri “siviller” astı.”
12 Mart’ta, Demirellerin, Türkeşlerin askerlerin Meclis’teki uzantıları olduğu ve onların artıklarının bugün de Meclis’te 12 Eylül faşist Anayasası’nı CHP, MHP çatısında savundukları unutulacak öyle mi?
Şimdi bu yüzsüzlüğü ve alçaklığı yazmadan nasıl Yunanistan, İrlanda diye başlayan bir yazı yazarsınız.
Neyse bugün Yunanistan ve İrlanda üzerinden bir tartışma açmak istiyorum. Şimdi Yunanistan’da, neredeyse, isyan başladı. IMF’nin de içinde olduğu 110 milyar avroluk “yardım” paketinin devreye girmesiyle başlayan itirazları iki türlü okuyabilirsiniz; birincisi kapitalizme karşı Avrupa halkları ayaklanıyor; bu da en zayıf halka olan Yunanistan’dan başladı.
İkincisi ise bunu, rahatlarına çomak sokulan Yunan küçük burjuvalarının geleneksel Yunan milliyetçiliğine sarılarak ayaklanması diye okursunuz. Avrupa’da en erken emekli olan ve en yüksek emekli aylığı alarak bir emekliler cenneti haline dönüşen Yunanistan’a “çalışkan” Avrupa’nın itirazı burada bitmiyor. Yunanlılar vergi kaçakçılığında da bir numara. Ama bunlar Yunan halkının ayıbı gibi de gösterilmesin, az çalışan, vergi kaçırarak devleti dolandıran bir halkı ayıplamamak gerekir. İyi yapmışlar; helal olsun. Ama Yunanistan’ın en büyük ayıbı ve krizin gerçek nedeni silahlanma.
Yunanistan, dünyanın en büyük üçüncü silah alıcısı. Türkiye’yse 10. sırada. İsveç Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) verilerine göre, 2005-2009’da askerî silah ithalatına, 1990’a endeksli fiyatlarla, Türkiye 3,264, Yunanistan’sa 4,615 milyar dolar harcadı. Yunanistan’ın 14 milyar avroluk yıllık silah bütçesi var. Almanya, bu iki ülkeye son beş yılda silah satan ülkeler sırasında birinci. İşte Yunanistan’daki ayaklanmalar için bir ipucu daha. Silah tüccarları ve silah tüccarı ülkeler, Yunanistan’ın barışçı ve silaha daha az bütçe ayıran bir politik hat izlemesine nasıl bakarlar acaba?
Artık belli ki Yunanistan böyle devam etmeyecek. Daha fazla üretip daha az harcayacak, sosyal güvenlik sistemini değiştirecek, kapsamlı bir vergi reformu yapacak ama en önemlisi Avrupa’nın ortasında şımarık, kaynaklarını silaha yatıran, bir milliyetçi “ada” artık yok. Türkiye ile, Ege ve Kıbrıs konularında, AB politikası dışında tartışamayacak bile. Bu kriz geleneksel Helen milliyetçiliğinin sonudur. Aslında bu milliyetçilik Avrupa’nın kollarında büyüdü şimdiye değin. Başta Almanya olmak üzere Avrupa Yunanlılara silah sattı.
Ayrıca, AB üyesi olmayan Türkiye’nin hemen yanında, en az onun kadar silahlı ve milliyetçi bir AB üyesi ülke gerekliydi. Ama şimdi bütün bunlar bitti. Yunan küçük burjuvalarının ve orta sınıfının ayaklanması kapitalizme karşı falan değil. Yalnızca bu bitişin bu kadar ani olmasına tepki gösteriyorlar.
Öte yandan bir de İrlanda var. İrlanda da bu krizden en çok etkilenen AB ülkelerinden. Orada da çok güçlü bir kemer sıkma politikası başladı. Ama İrlanda’da tık yok. Niye; İngiliz sömürgeciliğine ve militarizmine yıllardır direnen İrlandalılar Yunanlılardan pısırık mı? İrlanda’da sosyal güvenlik bütçesi yüzde bir daraltıldı. Kamuda maaş kesintileri yüzde 7’ye ulaştı. Burada İrlanda, daha önce de yaptığı bir şeyi yaptı. Hükümet ve sendikalar –yani milliyetçi küçük burjuvalar değil işçiler- oturup uzlaştılar. Bu uzlaşma, sonra toplumun diğer kesimleriyle paylaşıldı. Hükümet maaş kesintilerine son verdi; sendikalar da reform paketine onay verdiler. İrlanda kapitalizme karşı ayaklanmadı; ama kapitalizm sonrasını anlatan yeni bir demokrasinin temellerini attılar. İşte kriz karşısında iki AB ülkesi; krizden aynı derecede etkilenmişler. Sizce hangisi sahici, halkın yararına ve kalıcı. (Burada Yunanistan için milliyetçilik ve silahlanma sonucu IMF’nin eline düşmesini, İrlanda içinse demokratik uzlaşmayla, devletçi çözümden uzaklaşarak sorunları çözmesini kastediyorum.)
Şimdi Yunanistan ile ilgili sorumuzu yeniden soralım;
Yunan halkı kapitalizme karşı ayaklandı mı; yoksa bütün bu olup bitenler Yunan milliyetçiliğinin gelip geçici tepkisi mi?
www.cemilertem.com
Taraf/07.05.2010
|