ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Evrim teorisi hakkında

23 Eylül 2008

hurkus





Şu günlerde, bizim memlekette ender rastlanan bir olay oluyor, bilim dünyasının bazı ilginç olguları medyamıza da sızma imkânı buluyor. Bunların başında CERN’deki beklenen patlama geliyor tabii (adı “Small Bang” olmalı). Bu şüphesiz çok önemli, çok ilginç bir deney olacak, herhalde bazı yeni bilgilere kapı aralayacak. Bu arada, onun kadar “flaş” nitelikte olmayan bir haberi de Hürriyet’te okudum. “Karıncaların Atası” başlıklı bu haberi olduğu gibi alıntılıyorum: “Brezilya’nın Amazon ormanlarında yeni bir karınca türü keşfedildi. Yeni türe ‘uzaylı’ görüntüsü nedeniyle ‘Martialis heureka’ (Mars karıncası) adı verildi. Toprak altında yaşayan, kör ve yırtıcı bir tür olan Mars karıncasının, dünya üzerindeki ilk karıncalara benzediği tahmin ediliyor. Çok geniş bir çene yapısı ve solgun bir rengi olan Mars karıncasının DNA yapısı incelendiğinde, en eski karınca türlerinden geldiği doğrulandı.”

Biyolojiden anlamam, tabii. Karıncaları falan incelemişliğim de yok. “Evrim teorisi”ne inanmak istemeyenler, “intelligent creation” diye ayak direyenler, çok zaman karıncaları örnek gösterir, “İşte hiçbir ‘mutation’ yok” derler diye bir bilgi kalmış aklımda.

Evrim düşmanları her yerde var, burada da var. Çok zaman bu konular bir inanç, iman sorunu oluyor, evrim teorisinin kendi tutarlılığı, inandırıcılığı değil, ona “inanma”nın getireceği iman kaybı tartışılıyor. Burada kararlı bir tutumu olanları ikna etmek mümkün değil, ama ortada duran, kararsız kalanlara bu örnekleri tanıtmak gerekli.

Brezilya’daki bu karınca türü hiç bulunmasaydı; milyonlarca yıldır karıncaların (veya her türlü canlının) değişmediği gözlenseydi, bu gene evrim olmadığını kanıtlayacak bir şey değildir (oysa evrim düşmanları en çok bu gibi yanlış muhakemelerle tezlerini savunur). Çünkü varlıkta, “Herkes değişecek” diye bir kural yok, böyle bir emir verilmemiş. Değişim, varoluşun toplam koşullarından birinde, sözgelişi iklimde, bir şeylerin değişmenin yeni koşullar üretmesi sonucu bir zorunluluk olarak çıkar. Karınca gibi bir tür, çevresindeki koşullarla uyum sağlamışsa –ki belli, sağlamış- bir “mutation” geçirmesine de gerek olmaz.

Ama tabii dünyada bu türden birçok ciddi değişim yaşandığı için şu ya da bu çağda bütün canlılar da değişen derecelerde değişim geçirdiler.

Burada bir nokta üzerinde durmak istiyorum, “felsefi” boyutu da olan bir nokta. Hayat ve dış koşulların beni değişmeye zorladığı anda, benim belirlenmiş bir yapım var; dolayısıyla, nasıl bir değişimden geçeceksem, bu benim varolan yapımın bir bölümünün uğrayacağı bir değişimdir ve bünyemde bunu gerçekleştirecek bir potansiyel olmalıdır. Örneğin koşullar beni havada uçmaya zorluyorsa, bunu yaptıracak şekilde kullanacak, kullanmaya yatkın organlarım olmalı. Zaten ancak böyle organlarım varsa (ya da, bedenim, bu eylemi yapacak kadar hafifleyebiliyorsa), bunlar kanata dönüşebilir vb.

Şimdi, felsefî-epistemolojik soru şu: evrilmek için gerekli potansiyel zaten evrilen canlının evrim öncesi yapısında varsa, evrim onun kendini gerçekleştirmesi olarak mı anlaşılmalıdır? Yani, evrimin sonucu diye gördüğümüz şey, aslında öngörülmüş bir amaç mıdır? Böyleyse, bu da bir teoloji (amaçlılık) anlayışı getirir.

Evrim düşmanlarına bir “tiyö” olabilir bu muhakeme. Bunu savunarak, hiç değilse “her şey yaratıldığı gibi duruyor” türünden bir ilkelliği savunmaktan kendilerini kurtarırlar.

Ayrıca, elbette ki, evrimin nasıl olacağının bir determinizmi vardır. Stalin’in gözde bilim adamı Lyssenko olayının özü buydu. “Her şey değişir” gibi kolaycı bir “diyalektik” anlayışıyla Lyssenko, sözgelişi, birtakım buğday tanelerini buzdolabında bekletmek gibi yöntemlerle soğuğa dayanıklı buğday cinsi yetiştirmeye çalışıyordu. Mendel kanununu “yasa-dışı” ve “burjuva” ilan etmişti.

Evet, DNA yapısı gibi, bazı “mutation”lara imkân veren, bazı “mutation”ları ise önleyen bir determinizm vardır. Ama onun varlığı da öngörülmüş bir “plan” değildir. Bir amacı yoktur.

Gene Monot ile bitirelim: “bu çakıl taşları böyle olma hakkına sahiptiler; ama böyle olmaları zorunlu değildi.”

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0