Ruhlarımız Geride Kalıyor

21 Mart 2008 11:17 / 1890 kez okundu!

 

"Biri bize dur desin yahu!" (Avrupa Yakasını sırf bu replik yüzünden izlemeye başladım desem yalan olmaz...)

Bir grup arkeolog, kayıp bir kenti armak için Afrika'ya gider... Hem yüklerini taşımada, hem yol göstermede kendilerine yerliler yardımcı olurlar... Zorlu doğa koşullarında, balta girmemiş ormanlarda ilerleyerek, nehirleri, çağlayanları geçerler... Yolculuğa devam ettikleri bir gün, kafiledeki yerliler birden dururlar... Taşıdıkları yükleri indirip, konuşmadan beklemeye başlarlar.
Ulaşmak istedikleri yere bir an önce varmak isteyen arkeologlar bu duruma bir anlam veremezler... Zaman kaybettiklerini, bir an önce yola devam etmeleri gerektiğini düşünerek, yerlilerin neden durduklarını öğrenmek isterler... Fakat yerliler onların, bu konudaki hiçbir sorusunu yanıtlamayıp, derin bir suskunluk içinde oldukları yerde durmaya devam ederler...



Neden sonra içlerinden biri birkaç adım öne çıkıp, kızgın ve kararlı bir ifadeyle kendi dillerinden anlayan rehbere şöyle der:


"Çok hızlı gidiyoruz. Ruhlarımız geride kalıyor!.."



..........


Eskiden tek katlı evler vardı; bilemedin iki, ya da üç... Ama onların mutlaka bir bahçesi olurdu... Dallı güllü bir bahçesi... Her sokakta olmasa bile her mahallede bir çeşme çıkardı karşınıza..."Geçenlere rahmet, içenlere afiyet" diyen bir sebil...



Öyle hızlı,öyle hızlı gittik ki evler heyulâ gibi büyüdü... Üstümüze üstümüze geliyorlar şimdi... Çeşmelerin yerinde trafik levhaları var...



Eskiden mektuplar vardı; eşe,dosta, sevgiliye yazılan, ucu yanık, öykü dolu mektuplar...



Öyle hızlı, öyle hızlı gittik ki, şimdi cep telefonları var, çantada, cepte, en çok da elde... Bir de bilgisayarlar... Sinir bozucu seslerle örülü çevremiz...



Eskiden çay bahçeleri vardı, masası masa, sohbeti sohbet, çayı adam gibi olan çay bahçeleri...



Dostluk vardı, arkadaşlık vardı, paylaşma vardı eskiden... Düğünler bütün mahallenindi, hatta bütün şehrin; ölüm de, acı da, yokluk da, varlık da... Şarkılar, türküler, marşlar çoğul söylenirdi... Aşklar tekil yaşanırdı... Rüzgarla aynı yöne eğilen başaklar gibi, aynı heyecanı, aynı çoşkuyu, aynı sorumluluğu duyardık bayramda seyranda...



Öyle hızlı, öyle hızlı gittik ki, ruhlarımız geride kaldı...



Geleceğimizin hızla geriye gittiği şu günlerde, bari ruhlarımızı geride kalmaktan kurtaralım, ne dersiniz?...



Ahmet Büyükçulhacı



 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.