Yetmez ama yine de özür dileyin - Aydın Engin

08 Kasım 2012 21:54  

 

Yetmez ama yine de özür dileyin - Aydın Engin

Sözüm Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ana muhalefet partisinin başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nadır:

Beyler! Ayıbınızı örtmeye yetmez ama yine de biz yurttaşlardan özür dileyin!

Çünkü:

Önce biriniz, öteki için bahtsız bedevi” diyerek o aşağılık errrrrkek deyimini kullandı.“Çöldeki bahtsız bedevi gibisin” demeye getirdi; hani çöllere kadar inen kutup ayısı tarafından ‘öpülen’ bedeviden söz etti… Bunu bir Kasımpaşa kahvesinde dili diline, zihniyeti zihniyetine uygun arkadaşlarının önünde değil, iktidar partisinin grup toplantısında söyledi ve o salondaki koltuklara kurulmuş milletvekilleri, “Uf, anam, bizim başkan ne biçim laf çaktı ötekine” diye kıvandılar. Kıkırtıları TV ekranlarından bizlere kadar ulaştı.

Öteki, ona aynı aşşağılık errrrkek deyimini kullanarak,üstelik “kutup ayısı”ndan adlı adınca söz ederek cevap verdi: “Çöllerde dolanan sensin; kutup ayılarına dikkat et”. Bu ayıbı işlediği grup toplantısı salonunda iğrenç errrrkek kahkahaları yükseldi. “Uf, anam, bizim başkan öteki başkana nasıl geçirdi di mi” anlamına gelen kahkahalar. Kahkahalar onu daha da coşturdu ve sözlerine “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar” sorusunda bilirkişi olarak fikri sorulan horozun, yine o çoooook errrkek cevabını anlatan “Valla ben anlamam, ben tavuğu öper geçerim” fıkrasını da ekleyiverdi…

Sayın Erdoğan, tamam Kasımpaşalısınız; tamam “Kasımpaşa bıçkınlığı”nı bir marifet belliyorsunuz. Ama Kasımpaşa’nın bıçkın kahvehanelerinde değil iktidar partisinin grup toplantısında, TV kameraları önünde konuşuyorsunuz. Üstelik eğrisi doğrusuna geldi ve siz bu ülkenin başbakanısınız. TV izleyen küçük torunum “Dede bedevi ne demek, kutup ayısı ona ne yapmış” diye sorsa onu nasıl cevaplayacağımı da bana söyleyebilir misiniz?

Peki siz ana muhalefet partisinin başkanı; seçildiğinde, partinin başına hırçın değil, çelebi bir zat geldi diye pek çok kişinin umut bağladığı siz, bu düzeye inerek sosyal demokratlara nasıl bir örnek oluşturdunuz? Eşinden başkasına “sen” diye hitap etmemeye özen gösteren Bülent Ecevit’in mirasında bu düzey var mıydı?

* * *

Yazının girişinde “Sözüm sizedir” dedim.

Bunu bir gazeteci olarak değil, bu ülkenin sıradan bir yurttaşı olarak söyledim. Kendimi(zi) hakarete uğramış hissediyorum. Biriniz bu ülkenin geleceğine ilişkin en kilit kararları verebilecek konum ve yetki ve etkide bir Başbakan, biriniz ise o iktidar partisine seçenek oluşturma iddiasındaki ana muhalefet partisinin liderisiniz ve önümüze böyle bir “düzey”le çıktınız.

Biz yurttaşlar bu düzeyi hak etmedik.

Aynı gün ve birlikte işlediğiniz bu ayıbı ne yapsanız örtemezsiniz. Ama haydi, gayrete gelin, bir erdem (=fazilet) kırıntısı gösterin, “Yanlış yaptık. Ayıp ettik. Özür diliyoruz” deyin.

Yetmez ama yapın, özür dileyin. Garanti vermiyorum ancak belki “Özür dilediklerine göre bir daha yapmazlar” dedirtir; belki bir “hafifletici sebep” olarak işe yarar.

* * *

Madem fıkramsı errrkek deyimlerinden, errrkek fıkralardan yola çıktınız, ben de size bir fıkra anlatayım.

Bizim meslekte, içi boş da olsa birbirleriyle gazete köşelerinde kapışan kalem ustalarını anlatan bir fıkradır.

Sermuharrirlerden biri, bir başka gazetenin sermuharriri için yazmış:

- O zat bir alçaktır…

Cevap hemen gelmiş:

- O zat ise bir alçak değildir. Çünkü alçak az da olsa bir yükseklik ifade eder. O bir çukurdur, çukur…”

Tamam düzey düşük, ama hiç olmazsa zeka parıltısı taşıyor ve hiç olmazsa errrrkek dili değil…

T24

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0