'TMK mağduru çocuklar 1 yıldır hapiste'

14 Temmuz 2009 18:05  

 

'TMK mağduru çocuklar 1 yıldır hapiste'

İSTANBUL- "Çocuklar için Adalet Çağrıcıları"nca Taksim Hill Otel'de düzenlenen toplantıda sanatçı Derya Alabora ve Nedim Saban çağrıcılar adına hazırlanan metni okuyarak, milletvekillerinin verdikleri sözleri tutumalarını, Terörle Mücadele Yasası'nda çocuklarla ilgili maddelerin yeniden ele alınarak düzeltilmesi için çaba göstermelerini" istedi. Ferhat Kentel, Sevin Okyay, Necmiye Alpay, Zeynep Tanbay, Hakan Tahmaz, Yalçın Ergündoğan, Hürriyet Şener gibi isimlerin de katıldığı toplantıda yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: 

"Bir devlet, siyasi koşulların yol açtığı yeni bir sorunla karşılaştığında, bunu çözmek için, kaydı altına girdiği ulusal ve uluslar arası hukuku yok sayma yoluna gidebilir mi? T.C. devleti gidiyor! 

Bir toplum, sırf rahatı bozulmasın diye, gittikçe büyüyen bir sorunu görmezden gelebilir, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” diyebilir mi? Türkiye toplumu diyebiliyor!

Bugün Türkiye’de binlerce çocuğu ve ailelerini doğrudan etkileyen bir sorun var. Bu sorunun adı TERÖRLE MÜCADELE KANUNU MAĞDURU ÇOCUKLAR sorunudur.

1991’de çıkan ve 2006’da yenilenen Terörle Mücadele Kanunu yüzünden, Türkiye’nin dört bir yanında, hemen her an, yaşları 12-18 arası değişen çocuklar terör suçlaması nedeniyle tutuklanıyor, sorgulanıyor, yargılanıyor ve mahkum ediliyorlar.
Ve bütün bu tutuklamalar, sorgulamalar, yargılamalar ve mahkumiyetler yetişkinlerle aynı koşullarda yürütülüyor!
1991 tarihli TMK’ya bağlanan ama 2006’daki değişiklikle inanılmaz boyutlara ulaşan, 18 yıldır devam eden bu sorun nedeniyle Türkiye, tam 2 yıldır çocukları'nı hapislerde süründürüyor ve onlara terörist muamelesi yapıyor.

» Terörle Mücadele Kanunu Mağduru Çocuklar tutukevlerine konulduğunda pedagojik destek alamıyor ve öğrenimlerini bırakmak zorunda kalıyorlar.
» Bu çocukların bazıları yetişkinlerle aynı koğuşlarda kalıyor, aileleriyle görüşmeleri engelleniyor, iki haftada bir verilen spor/oyun izinleri bile iptal ediliyor.
» Ayrıca, aylarca hatta senelerce süren duruşmalarına hep kelepçeli getirilip götürülüyorlar.
» Tutuklu çocuklardan H.A. bir mektubunda hapishanede maruz kaldıkları koşullar hakkında şunları söylemiş: “Yemekler berbat, içinden 10 cm.lik çivi çıkıyor, fare kuyruğu çıkıyor, bazen kusuyoruz. 25 kişiyiz. Haftada iki saat sıcak su var, bir hafta çamaşır yıkıyoruz, bir hafta banyo yapıyoruz, yoksa yetişmez.”

Bugün Türkiye’de, TMK MAĞDURU ÇOCUKLAR sorununu, söz konusu çocuklar çoğunlukla Kürt çocukları olduğu için, daraltmaya, önemini küçümsemeye çalışan çevreler var. Oysa bu çevreler yanılıyor ve ortada olanın genel ve her ırkı, dini, milliyeti, sınıfı, ideolojiyi kapsayan bir “çocuk” sorunu olduğunu gözden kaçırıyorlar. Bugün Kürt çocuklarının başına gelen bu sorun, Türkiye toplumu bu sorunun farkına varmadıkça ve devlet de gereken yasal düzeltmelere gitmedikçe, yarın her inançtan, etnik kökenden, sınıftan, ideolojiden ana-babaların çocuklarının başına da gelebilir.
Bu sorunun çözümü şu basit gerçeğin, herkes tarafından kabul edilmesinden geçmektedir: Çocuk, nerede yaşıyor ve kimin çocuğu olursa olsun çocuktur; Doğu’da da çocuktur, Batı’da da çocuktur. Bu yüzden de, çocuk gibi yaşamak, çocuk gibi muamele görmek hakkıdır! Bu basit gerçeğin temelinde, bilimsel bir gerçek yatmaktadır:

Oysa insanlığın bu basit gerçeğe ulaşması uzun zaman almış, ta 18. yüzyıla kadar çocuklar yetişkinlerin minik bir kopyası sayılarak, en ağır koşullarda çalıştırılmış ve bir hata yaptıklarında bir yetişkin gibi cezalandırılmışlardır. 

O zamanlardan bugüne, çocukların zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak yetişkinlerden çok farklı oldukları ortaya konmuştur. Birçok araştırmayla bilimsel olarak kanıtlanmış bu farklılıklar, çocuk bedeninin yapısı gereği, henüz gelişim aşamasında olmasından kaynaklanmaktadır.

Çocuk ile yetişkin arasındaki farkın en kolay gözlemlendiği alanlardan biri “neden-sonuç bağlantılarının kurulması”nda ortaya çıkar. Çocuklar, nedenlerle sonuçları birbirine bağlamakta zorlanır, yaptıkları bir şeyin nereye varacağını tam olarak kestiremezler. Örneğin hareket halindeki trafiğe taş atan çocuk için, bu bir oyundur. Bu davranışının ne gibi sonuçlar doğuracağını bilemez. Öte yandan, aynı davranışı bir yetişkin yaptığında, sonuçlarını tahmin edebileceği için, bu davranış bir suçtur. Ayrıca bazı çocuklar neden-sonuç bağlantılarını daha rahat kurabilseler bile, 18 yaşın altındaki hiçbir çocuk yetişkinlerle aynı tecrübeye sahip olamayacaktır. Oysa yetişkinleri, zaman zaman ne kadar isteseler de, suç işlemekten alıkoyan en önemli unsur, tecrübedir. 

Ayrıca çocuk psikolojisi ve çocuk eğitimi açısından, bir çocuk herhangi bir suç işlediğinde, verilecek cezanın niteliği çok önemlidir. Ceza vermekteki amaç, o çocuktan intikam almak olmamalıdır. Amaç, istenilmeyen davranışın tekrarlanmamasını sağlamak ve başka bir suç davranışına da sebebiyet vermemektir. Oysa TMK Mağduru Çocuklar’a yönelik uygulama, iki senedir binlerce çocuğun normal koşullardaki yaşamını ve eğitimini engelleyerek, sayısız travmanın etkisi altında, devleti ve toplumu düşman olarak algılamalarına yol açmaktadır.

Bu çocuklar, adeta savaşı andırır hale gelen gösterileri sırasında ya da ardından, güvenlik güçlerinin fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kalarak gözaltına alınmış, sorgulanmış, tutukevlerine konmuş, her duruşmaya kelepçeli olarak ve bazen hakaret ve saldırılara uğrayarak götürülmüş ve yaşlarına uygun olmayan cezalara çarptırılmışlardır. İki yıldır bu travmalara maruz kalan bu çocuklar acaba ne gibi ruhsal sorunlarla karşılaşmaktadırlar? 

· Dünya bu çocuklar için adaletsiz, umutsuz ve çaresiz bir yer haline gelerek, çocuktaki büyüme isteğini yok edecektir. Çocuk fiziksel olarak büyüse de ruhsal ve zihinsel gelişimi/olgunlaşması duracak; davranış sorunları, sosyal beceri kaybı ile kişiler arası ilişkilerde sorunlar ve sorun çözme becerilerinde azalmalar deneyimleyecektir.

» Çocuk, insanların kötü ve dünyanın tehlikeli bir yer olduğuna inanarak yaşama sevincini kaybedecek; bir yandan depresyon ve kaygı sorunları yaşarken, bir yandan da öfke tepkileri ve dürtü kontrolünde sorunlarla karşılaşacaktır. 

» Şiddetle dolu yaşam onun için bir yük haline gelecek, aldığı cezayla da bir geleceğinin kalmadığını düşünerek kendine zarar vermeye, hatta intihara yönelebilecektir. 

Şu acı gerçeği de akılda tutmak gerekmekte: Bu sorun, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 19 sene önce imzalayan bir ülkede, Türkiye’de meydana geliyor. Yeni Terörle Mücadele Kanunu, Türkiye’nin verdiği uluslar arası sözleri ihlâl etmektedir. Üstelik bu durum sadece uluslar arası hukuk açısından sorunlu değil, Anayasa’nın 90. maddesi’ne de aykırı. Ayrıca Türkiye’de adıyla sanıyla Çocuk Koruma Kanunu da var ve bu kanun, tüm dünyada olduğu gibi bu ülkede de “suçlu çocuk yoktur, suça sürüklenen çocuk vardır” tanımını kabul ediyor ve “ceza”nın çocuğa uygulanacak en son yaptırım olduğunu öngörüyor. Hâlbuki 2006’da yenilenen Terörle Mücadele Kanunu, bu kanunu da yok sayıyor ve 12–18 yaş arası çocuklara çocuk değilmiş gibi işlem ve muamele yapıyor. Hele 15–18 yaş arası çocukların durumu çok daha vahim. Oysa Çocuk Koruma Kanunu ve Türkiye’de yol açtığı gelişmeler açısından bakıldığında, TMK Mağduru Çocuklar sorununu “sistemde meydana gelen bir sapma” haline getirmektedir. O zaman bu sapmanın ortadan kaldırılması gerekir ve bunun için daha fazla gecikilmemelidir. 

Çocukları korumak, siyasi tercihlere göre görüş ayrılığına düşeceğimiz bir sorun olmamalı. Bağlantılı olarak, çocukları korumak hukuki bakış açılarına göre farklı farklı ele alabileceğimiz bir sorun da değildir. Bu nedenle çocukları korumak birilerinin sahip çıkacağı birilerinin karşı duracağı bir konu olamaz. 

Çocuklarımızı korumak hepimizin, tüm yetişkinlerin ortak konusudur, ortak sorumluluğudur, ortak borcudur. 

TMK Mağduru Çocuklar sorununun çözümü için, “Çocuklara TMK kapsamındaki suçlarla ilgili yargılama muafiyeti sağlansın.” demiyoruz. Sadece, TMK kapsamında itham edilen çocukların gözaltına alınmalarından yargılanmalarına, aldıkları cezadan cezaların çektirilmesine kadar tüm aşamalarda “terör suçlusu” gözüyle değil, “suça sürüklenen çocuk” gözüyle ele alınmalarını talep ediyoruz.

Bu talebin karşılanması ve bu yanlışa dur denilmesi mümkündür: Eğer TMK’nın konuyla ilgili 5, 7/2-a, 9, 13 ve 17. maddelerinde çocuk haklarına uygun değişiklikler yapılmalıdır. İkinci olarak da TMK kapsamında itham edilen çocuklar bakımından Çocuk Koruma Kanunu hükümlerinin eksiksiz uygulanacağına ilişkin bir madde eklenirse toplumsal vicdanımızdaki bu yaranın büyümesi durdurulmuş olur. 

TMK Mağduru Çocuklar’a yönelik adaletsizliğe karşı sadece bireysel vicdanları ve duyarlılıklarıyla, sahip oldukları her kimliği bir yana koyarak ve bağlı oldukları kurumsal bağlantıları bu platforma taşımayarak bir araya gelen ÇOCUKLAR İÇİN ADALET ÇAĞIRICILARI olarak bizler, bu konuyu bütün partilerden milletvekillerine götürdük ve onlardan bu sorunun çözümü doğrultusunda söz aldık. Şimdi onlardan, bu sorunun ikinci yılını doldurduğu şu anda, verdikleri sözü tutmalarını, meclis açıldığında “Çocuk bir önceliktir.” ilkesinden hareketle, ivedi bir biçimde kanunda değişiklik önergesi vermelerini ve gereken değişiklikleri gerçekleştirmelerini bekliyoruz. 

Şu basit gerçeklerin anımsanması, ülkemizin iki yıldır yüzünü karartan bu vahim hatayı çözme iradesinin ortaya çıkmasına yeterli olacaktır diye umut ediyoruz..."

Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0