ONBEÞLER ve “KURTULUÞ”UN GÖLGESÝ

27 Ocak 2020 20:28 / 3450 kez okundu!

 

 

“Dil farký bilmeyiz, din farký bilmeyiz” diyenlerin arasýnda neden diðer dinlerden, dillerden Osmanlý vatandaþý yoktur? 

Galiba biz soykýrým yapmýþ Ýttihatçýlarý baþ tacý etmiþ; savaþ suçlarý ve suçlularýný yargýlamayan ve kahraman ilân eden belki de tek ülkeyiz.

Böylesi bir geçmiþle, Ýttihatçý geçmiþle yüzleþebilmek için herkesin çuvaldýzý kendine batýrmasý þarttýr. Onbeþler’i anarken ilk günahkar ben olayým istedim."

 

****

 

Bir Çuvaldýz: 

ONBEÞLER ve “KURTULUÞ”UN GÖLGESÝ 


Mustafa Suphi ve yoldaþlarýnýn 28-29 Ocak 1920 gecesi Karadeniz’de boðularak öldürülmelerinin üzerinden yüz yýl geçti. Bu vahþet fiilinin faili ayan-beyan idi, lâkin “kuruculuk” süreci de dahil, her “devletli” vahþeti bugüne kadar hep "faili meçhul” sayfasýna yazýldý.

Oysa “Onbeþler”in faili meçhul falan deðil!

M. Suphi ve yoldaþlarý daha Trabzon yollarýnda iken Büyük Millet Meclisi’nde yapýlan gizli görüþmeler var (Bkz. Büyük Millet Meclisi 136 nolu toplantý Gizli Oturum Tutanaklarý). Latin alfabesine  aktarýlmýþ bu tutanaklarý okuyan ve aklýný “Ýttihatçý” zihniyetle yememiþ her kiþi neyin ne olduðunu anlar. Ama yetmez! Nüfusun çoðunluðuna “Ýttihatçý Kurtuluþu” bir “Ulusal Kurtuluþ” olarak belletilmiþtir. Yüz yýllýk geçmiþin kilidi buradadýr.

Bu gizli oturum tutanaklarýnýn Osmanlýca asýllarý ve telgraf, mektup gibi ekleri “tbmm tutanaklar” sayfasýnda yoktur! Neden acaba? Onlar da yayýnlansa, hâlâ tartýþmalara konu olan “gölgelenmiþ” noktalar açýklýða kavuþabilir. Üstelik yayýnlanan tutanaklarýn çok kritik yerleri “okunamadý” þerhi ile geçiþtirilir.

“Katil kim” noktasýnda görüþ birliði var: Katil Yahya Kaptan. Ancak, “ölüm emrini veren kim” ya da “katil kimin adamý” sorusu hâlâ tartýþma gündeminde. Ancak, “katil kim”, “katil kimin adamý” veya “emri veren kim” tartýþmalarý, Suphi ve yoldaþlarýnýn Ankara’ya geliþlerinin nedenlerinin ve Anadolu’ya dönüþlerinde aktörlerin düþünce ve davranýþlarýnýn anlaþýlmasý için gerekli çalýþmalarý geri plana itmektedir. 

Bu amaçla ilk soruya þöyle gireyim: “M.Suphi ve yoldaþlarý “Kurtuluþ Savaþý”na katýlmak için yola çýktý” ve “Anadolu emperyalistlerin iþgali altýndaydý” kabulleri bugüne kadar tartýþýlmadan olumlandý. Neden?

Evet, bir “Kurtuluþ Savaþý” var. Solda, komünistler arasýnda “Kutsal Ýsyan” diye, “Kurtuluþ Savaþý’nýn ateþ boylarý” diye, “Kuvayý Milliye Destaný” diye efsaneleþtirilen bu “savaþ” yeterince deþilmemiþ midir?

19 Mayýs 1919 ile baþlatýlan “kurtuluþ” süreci, düþman iþgalinden kurtuluþ maðduriyetine, haklýlýðýna baðlanýyor. Bu doðru mu?

O günlere þöyle bir bakalým: 1917 Sovyet Ýhtilali dünyayý sarsmýþtýr. Rusya savaþtan çekilmiþtir. Emperyal amaçlarla Ýttifak Devletleri safýnda Ýttihatçýlar eliyle savaþa sürülen Osmanlý Ýmparatorluðu ve müttefikleri yenilmiþtir.  Yenilen Almanya ve Avusturya-Macaristan, ülkelerinde esen devrim rüzgârlarýýn etkisiyle Müttefiklerin barýþ þart ve tazminatlarýný bir an evvel kabul edip anlaþýr ve Müttefiklerce ÝÞGAL edilir... Bunun ardýndan Ýtilaf Devletleri, Sevr Barýþ Anlaþmasý’nýn imzalanmasýnýn Osmanlý kanadýnca geciktiriliyor olsa da, belli baþlý Osmanlý þehirlerini ÝÞGAL eder.

Buradaki ÝÞGAL kelimesi ne anlamdadýr? Sözlükler iki anlam veriyor: 1- Zapt etme, istilâ etme, bir yeri ele geçirme, 2- Birisini iþten alýkoyma, bir yeri geçici bir süre için ele geçirme.

Birinci þýk, yani Osmanlý topraklarýnýn emperyalistlerce ele geçirildiði kabulü, tartýþmasýz “doðru” kabul edile geldi ve “kurtuluþçu tarih” ile yüzleþmenin önünü kesen ana “yanlýþ” da bu oldu. Çünkü emperyalist iþgal ulusal kurtuluþ direniþini haklý kýlýyor ve geniþ bir sol kesime de “kurtuluþ konforu” saðlýyor!

Oysa doðru olan ikinci þýktýr. Yenilen taraf yeniden “savaþ silahý”na baþvurmaktan alýkonulacak ve savaþ suçlarýndan yargýlanacaktýr. Bu amaçla  savaþýn galiplerinin geçici bir süre iþgalidirAnadolu topraklarýnda olan. (Bu yazýnýn kalanýnda (aksi belirtilmedikçe) geçen “iþgal” kelimesinin anlamý böyle okunmalýdýr.)

Þimdi, pek ele alýnmayan bir baþka noktayý, Ýttihatçýlarýn “kurtuluþ”tan sonra linç ettiði Ali Kemal’in sözleriyle açalým:
“Ýzmir iþgali,..olmasaydý, Ýttihat ve Terakki ölmek üzereydi. Hatta ölmüþtü, dirilmeye savaþýyordu. Ama bir türlü baþaramýyordu. Türkler ve Türklük için üzücü bir geçmiþin cinayetleri, o cinayetten daha aðýr siyasi hatalarý altýnda ezilmiþ, kalmýþ, kýmýldanamýyordu…Fakat iþte o Ýzmir felaketi ortaya çýktý. Bu zavallý millet ta can evinden vuruldu….”(1)

Ýttihatçýlar Ýzmir’i Ýtalyanlarýn iþgal etmesini istiyor ve bekliyordu. Sovyet ihtilali ile sýkýþan Ýngiltere Ýtalya’nýn On Ýki Adalar ve Ýyonya üzerindeki niyetlerinden kuþkuluydu ve bu durumun da etkisiyle Ýzmir’e Yunan kýtalarýný çýkarttý. Ýzmir’in önde gelen Ýttihatçýlarý Ýtalyan iþgalindeki Antalya’da kamp kurdu. 

Ýttihat Terakki’nin “yedek kýtasý” Yunan iþgalini fýrsat bilip harekete geçti. Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin (BMM) açýlýþý bu harekatýn ilk önemli meyvasýdýr ve BMM’de militan Ýttihatçýlarýn ve Ermeni tehcir ve kýrýmýnda rol alanlarýn büyük aðýrlýðý vardýr. Nitekim Ýstanbul’da baþlamýþ olan “Ermeni tehcir ve kýrýmý” suçlularýnýn yargýlanmasýný, engellemek için Ýttihatçýlarýn yapmadýklarý kalmaz ve kaçýrabildikleri sanýk ve suçlularý da Ankara’ya getirirler. Hal böyle olunca “Ýþgal Kuvvetleri” “soykýrým”dan hüküm giymiþ olanlarý Malta’ya götürmek zorunda kalýr. Ýttihatçýlar yine pes etmeyecek, Ýngiliz Yarbay Rawlinson’a karþýlýk Malta’daki hüküm giymiþ suçlularý Kasým 1921’de takas ederek, Ankara’ya getirip BMM’ye katacaktýr! 

“Kurtuluþ Savaþý”nýn görünen yüzü, Yunan’a karþý savaþtýr, lâkin arka planda sürdürülen Pontos’tan Ortodoks Osmanlý vatandaþlarýnýn þiddetle sürülmesi için ve Doðu ve özellikle G.Doðu’da yurtlarýna geri dönmek, mallarýný geri almak isteyen Ermeni vatandaþlarý oralara sokmamak, kovmak için yürütülen çete savaþlarýdýr. Bütün Karadeniz kýyýlarý boyunca Hýristiyan Osmanlý vatandaþlarýna karþý yürütülen çete savaþlarý vardýr. Batý Anadolu’daki Ortodoks Hýristiyan vatandaþlara karþýyürütülen çete savaþlarý vardýr. Bunlar resmi tarihte “Kuvayý Milliye” diye geçer. Açýn bakýn BMM tutanaklarýný, suçlulardan “kuvvacý” teþkili için kaç “af kanunu” çýkarýlmýþtýr! 

Biraz aklý çalýþan, biraz vicdanýnýn sesini dinleyen herkes düþünsün: Yunan kuvvetlerinin Ýzmir’de, Batý Anadolu’da tutunma, oralarý “feth” etme imkâný var mýydý? Ýstedikleri kadar Ýngiltere desteði arkalarýnda olsun, bunun imkân dýþý olduðunu her “askeri” uzman bilir, ama doðruyu teslim etmez. 

Neden BMM’de Pontos ve Ermeni mallarý meselesi Ýzmir’in iþgalinden daha çok gündem konusudur? Ýsteyen açsýn, gündem maddelerini tarasýn, hakikat ayan beyan meydanda!

Gerek Komintern, gerek bizzat M.Suphi Ankara’nýn, BMM’nin bu halini bilmiyor muydu?..

Bir diðer noktayý Mustafa Suphi’nin özgeçmiþinden izleyelim:

“Tanin, Servet-i Fünun ve Hak gazetelerindeki makalelerinde kâh özel teþebbüsçülüðü kâh devletçiliði öneren Mustafa Suphi, 1911’de Selanik’te Ýttihat ve Terakki’nin 4. Kongresi’ne katýldý. Kongrede Ýktisat Vekili olmak isteði yerine getirilmeyince Ýttihatçýlara küstü ve Ferit (Tek) ve Yusuf (Akçura) Beyler ile Milli Meþrutiyet Fýrkasý’ný kurdu...”(2)

Bugünün anlayýþýyla o günlerin ayrýþmalarýný “sað” veya “sol” diye sýnýflandýramayýz, ancak “inkýlapçýlýk” zihniyetinde ortaklaþtýrabiliriz. Hepsi “Fransýz Ýnkýlabý” hayranýdýr ama bunu öteki Ýttihatçýlara kýyasla iyi bilen Mustafa Suphi’dir.

Yani, Mustafa Kemal de, Enver de M.Suphi’yi yakýndan tanýr. “Ýnkýlapçýlýk” konusunda bir süre birlikte yol almýþlardýr. Sadece “komünist” olduðu için deðil, onun kiþisel özelliklerinden de çekindikleri için aralarýnda görmek istememiþ olabilirler. 

Can alýcý soru ise þudur: Bolþevikler, Komintern, ttihatçýlarýn yaptýklarý Ermeni kýrýmýný bilmiyor olabilirler mi?

Enver gibi bir savaþ ve soykýrým suçlusunun devrim topraklarýnda at koþturmasý, Doðu Halklarý Kurultayý’nda yer almasý nasýl açýklanýr? 
Bunlarý bile bile “reel politik davranýldý” kabulü etik midir? 

Onbeþler’in arasýna giren DerZor canisi Salih Zeki (Zor) “sýzma” diye geçiþtirilmeyecek kadar önemli deðil mi? Bu sorunun cevabýný vermeden geçmemek ve her kisveye kolayca bürünebilen tarifi muðlak “inkýlapçlýk” ile birlikte aramak gerekir.

“Dil farký bilmeyiz, din farký bilmeyiz” diyenlerin arasýnda neden diðer dinlerden, dillerden Osmanlý vatandaþý yoktur? 

Galiba biz soykýrým yapmýþ Ýttihatçýlarý baþ tacý etmiþ; savaþ suçlarý ve suçlularýný yargýlamayan ve kahraman ilân eden belki de tek ülkeyiz.

Böylesi bir geçmiþle, Ýttihatçý geçmiþle yüzleþebilmek için herkesin çuvaldýzý kendine batýrmasý þarttýr. Onbeþler’i anarken ilk günahkar ben olayým istedim.

 

Talat ULUSOY


Dipnotlar: 1- Peyam 13 Aðustos 1919, s.1 “Basübadelmevt”, 
2- Kemal Yalçýn, “Mustafa Suphi ve 15 Yoldaþý’ný öldürenler ve tarihi gerçekler”, 30 Ocak 2016, Gelsenkirchen.

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.