(Gazi Mustafa Kemal) ATATÜRK Yaşıyor!..

09 Kasım 2020 17:13 / 1306 kez okundu!

 

 

Canlılar can verir, yani ölümlüdür.  Aksini iddia hurafedir. Nitekim bir canlıolan “Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk” de, 10 Kasım 1938 Perşembe günü can vermiştir.

Eleştirilerden çekindiğimden adını eksiksiz yazdım, bundan sonra yerim dar olduğu için, kendine seçtiği soyadıyla seslenecek, sadece Atatürkdiyeceğim.

 

****

 

(Gazi Mustafa Kemal) ATATÜRK Yaşıyor!..

 

 

Canlılar can verir, yani ölümlüdür.  Aksini iddia hurafedir. Nitekim bir canlıolan “Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk” de, 10 Kasım 1938 Perşembe günü can vermiştir.

Eleştirilerden çekindiğimden adını eksiksiz yazdım, bundan sonra yerim dar olduğu için, kendine seçtiği soyadıyla seslenecek, sadeceAtatürk diyeceğim.

      *       *       *

Atatürk, on iki yıl askeri okullarda okur, yıllarını askerlikte tüketir ve kırk iki yaşında kendinden on dokuz yaş küçük bir kız ile evlenir, Ahenk gazetesi bu evliliği ikinci sayfadan ilân ile tebrik eder.

İlânın sadeleştirilmiş hali şöyledir:

Muhterem kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin Uşakizade Muammer Beyefendi’nin kızları hanımefendi ile sünnet olan sözleşmeleri yapılmıştır. Bu mutlu sözleşme, İzmir ve İzmirlilerle mutlu bir destek verme ve ayrı bir öğünme nedeni oldu. Kurtuluş tarihinin değerli kurtarıcısına ve bu değer kaynağının mesut eşi hanımefendi hazretlerine tebriklerimizi sunarız.” (1)

Annesi Zübeyde hanımın ölümünden on beş gün sonra acısı küllenmeden yapılan bu evlilik maalesef yürümez, otuz ay sonra son bulur.

Ölümsüz aşklarromanlara mahsustur, bazı aşklar da ölümlüdür maalesef…

Yüz yıllık geçmişimizin romanına konu olan aşk da ölümsüzdür.

Cumhuriyet Halk Partililerin Atatürkaşkı ile, Adalet ve Kalkınma Partililerin taze Gazi Mustafa Kemalaşkını kastediyorum.

İmam-hatip veya düz lise, ikisinde de hafıza yükleme dersleri aynıdır. İkisi de aynı tarih kitabından aşılanan “aşk” ile beslenir.

Cumhuriyet okullarının herhangi birinden mezun olanlar İnkılâp Tarihini, Cumhuriyeti ve kurucusu Ulu Önder Atatürkü sorgulamaksızın ezberlemekzorundadırlar. İkincisinden mezunlar ise, İslam’ın beş şartına altıncısını katmak gibi bir günah işlememek, bu “nafile ziyaret”in kefaretinden kurtulmak isterler ya, neyse…

Bir milletin bütün okumuşları nasıl olur da ezberle yetinir, nasıl olur da sorgulamaz, anlamak zordur.

Resmi tarih kitaplarının ezberleri üstünden, geliniz iki küçük sorgulama yapalım. Sanırım meramımı daha iyi anlatırım:

Birincisi:Atatürk Selanik’te doğdu.” Bu doğruyu hiç araştırdınız mı?

Zübeyde hanım Selanik’te, o evde mi doğurmuştur Mustafa bebeği?

Atatürk Selanik’in kuzeyinde Langaza’da, köyde doğmuş olabilir mi? Hani şu bakla tarlasıolan köy…

İkincisi: Zübeyde Hanım, Karşıyaka Osmanpaşa camii avlusunda koca bir kayanın altında yatıyor…

Bu “doğru”yu da hiç araştırdınız mı?

Zübeyde Hanım rahmetli, Karşıyaka’nın tek Müslüman kabristanı olan Soğukkuyu Kabristanı’na gömülmüş (2) ve üzerine de diğer İslam kabirlerindeki gibi “Lillah-il-Fatiha” ile biten eski yazılı geleneksel bir mezar taşı konulmuş olabilir mi?

İki küçük sorgulama, ezberletilen ile doğru arasındaki mesafeyi ölçmeye yarayabilir, bir deneyin.

Gerek Karşıyaka’daki kaya mezar, gerek Selanik’teki ev küçük milli yalanlar üstünde yükselmiş, duygularımızı besleyen iki büyük simge mertebesindedir.

Kimi simgeler, ki çoğu zaman karşısında dilimiz tutulur, gözlere yaş dolar, çoğu zaman hakikati örtmek için kullanılan perdeler değil mi?

O kaya ve o ev üstüne ne hikmetler üretiliyor, ne kerametler anlatılıyor, bir hatırlayın…

Cumhuriyet ve Atatürk için böyle küçükyalanları hoş görmek gerek diyebilirsiniz.

Ben de size, yalandan, hele hele küçük ve masum diye takdim edilenden korkun, derim.

Cumhuriyet ve Atatürk üstüne süren kavga aslında bir simgeleri sahiplenme kavgasıdır…

Bu kavga ile, Türkiye’de hakim sınıf kendini yeniden biçimlendirirken, eski ile yeni arasında mülkiyet ilişkileri yeniden belirleniyor. Simgelerin mülkiyeti de dahil…

Bu paylaşım savaşı, hakikat perdesi önünde oynanan bir hayal oyunudur.

Hakikat o perdenin arkasındadır. Yani perdeye aldanmamak, sembolleri aşmak ve yüzleşmek gerek.

Kökten sürme Atatürkçülerile, sonradan olma Mustafa Kemalciler arasındaki paylaşım savaşında mesele simgeler kavgasıyla sınırlı kalırsa, bir beyaz sayfaaçar ve uzlaşırlar.

Ama aldanmayın, bu uzlaşma, demokrasi ve barışı getirmez.

İzninizle son bir soru: Latife hanımın hatıralarını merak eden, yasaklanmasına karşı çıkan Atatürkçüyok, neden? Mustafa Kemalcide yok, neden?

Latife hanımın hatıralarında, mektuplarında saklanacak, milli yalanlarazarar verecek bir şey mi var?!

Foto: Latife Hanım ile Mustafa Kemal Paşa’ya Ahenk gazetesinin nikah tebrik ilânı.

Talat ULUSOY, 9 Kasım 2012

  1. , Ahenk, 30 Ocak 1923.

“Akdi Mesut

Mübeccel müncimiz Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin Uşşakizade Muammer Beyefendinin kerimeleri hanımefendiyle emri mesnun akidleri icra edilmiştir.

Bu akdi mesud, İzmir ve İzmirlilere bir mazhariyeti mesudane ve ayrı bir vesilei tefahür oldu. Reha tarihinin mebni zi kemaline ve bu mebdei zi kemalin mesud refikası hanımefendi hazretlerine arzı tebrikat eyleriz.”

. Bugün Zübeyde hanım anıtının olduğu yerdeki geniş park, 1934’te kaldırılan eski İslâm kabristanıdır.

 

Talat ULUSOY

07.11.2020

 

Son Güncelleme Tarihi: 10 Kasım 2020 18:45

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.