HIRSIZLAR KAVGA ETTÝKLERÝ ZAMAN, ÇALDIKLARI YERE DÖKÜLÜR

Ýþin garibi, soruþturmaya konu olan tüm iddialar kanýtlansa da malum koroda herhangi bir deðiþiklik olmazdý.

Zira, yargýyý iplemiyorlar. Daha doðrusu paþa gönüllerine göre hareket etmeyen yargýdan nefret ediyorlar...

Ý. oðlu'nu da iþte bu havalar mahvetti.

"Erdoðan ve AK Parti düþmanlýðýna tekabül eden konumumu koruduðum sürece CHP seçmeni gözünde karada havada denizde bana ölüm yok"

Bir arap atasözü der ki:

Hýrsýzlar kavga ettikleri zaman, çaldýklarý yere dökülür.''

Cumhuriyet Halk Partisi'nde. Bir süredir. Paralý iþler. Ýliþkiler. Kongreler üzerine tartýþmalar sürüp gidiyordu...

Eskiþehir:Yýlmaz Büyükerþen DSP'den seçildi. Sonra CHP'de göreve devam etti. Aralýksýz 25 yýl, Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý yaptý...

Ankara: 700 binin üzerinde nüfusu olan metropol ilçe Yenimahalle: Fethi Yaþar.

CHP'den seçildi. Aralýksýz 16 yýldýr Belediye Baþkaný.

Niçin onlarýn isimleri. Rüþvet, Ýrtikâp,

Dolandýrýcýlýk, Naylon fatura, Terör örgütü, Ýhaleye fesat gibi cümlelerin içinde geçmedi?

Acý yemediysen, karýn aðrýsý çekmezsin...

Ý. oðlu ve Saraçhane bülbülleri kendilerini akýllý, "herkesi kör alemi sersem" yerine koydular hep...

Gelin görün ki, cehaletin beslediði özgüven kibirdir, kibir de insaný çökertir...

Öyle eðip bükmeye gerek yok.Ý.oðlu siyaset sahnesine girdiði günden beri hep bir gizli gündem, hep bir gri alanla karþý karþýya kaldýk...

Tipinden, konuþma tarzýna kadar sinmiþ bir bir enselenme tedirginliði vardý hep...

Biyografisine bakýyorsunuz, aman Allah'ým, öyle karanlýk bölgelerle karþýlaþýyorsunuz ki...

Okul hayatý, ticaret hayatý hep belirsizlikler, karýþýklýklarla dolu.Türk Zelenski çýkarmak için Necati Özkan tarafýndan yazýlan "Kahraman'ýn Yolculuðu" kitabýnýn, Zülfü Livaneli gibi eski tüfek sözde solcu sanatçýlarýn ikinci Atatürk söylemlerinin iþte bu gri alaný perdelemek için üretildiðini düþünmeden edemiyorsunuz...

Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný olduktan sonra batýya ve Ýsrail'e çaktýðý selamlar da cabasý. Büyükelçilerle gizli yemekler, batý baþkentlerinde Türkiye'yi þikâyet etmeler...

Propagandayla, algý yönetimiyle, ajans çalýþmalarýyla, buraya kadar gelebildi Ý.oðlu...

Masumiyet karinesi en büyük hukuki güvence. Ama Savcýlýk açýklamasý gerçekten Ý. oðlu'nun telaþýnýn gerekçelerini de ortaya koyuyor:

Ýmamoðlu'nu çýkar amaçlý örgüt kurmakla suçluyor savcý. Bu öyle yenilir yutulur bir þey deðil. Yani deliller olmadan bu kadar keskin bir cümle kurulamaz. Medya A.Þ, Kültür A.Þ. üzerinden yolsuzluk için kurulan düzenekle ilgi yazýlanlar da öyle. Devlet imkanlarýyla örgütlenen, siyasetle kamufle olan, kitleleri manipüle edip arkada baþka bir iç darbe örgütlenmesi yapan, Türkiye için bir milli güvenlik meselesi haline gelen, Türkiye ile savaþan bütün yapýlarla ortaklýk kuran, terör örgütlerine finansal destek saðlayan ve onlardan örgütsel destek alan, FETÖ’nün 15 Temmuz öncesi örgütlenme modelini izleyen bir yapý çökertildi...

Hayatýnýn tamamýnda entrika ve sahtekarlýk olan bu þahsýn, kollanan, korunan, öne çýkarýlan bu þahsýn sadece diploma macerasýna bakýn:

Halkýn yüz binlerce Anadolu çocuðu devlet yurtlarýnda kalýrken, aç sefil, gece gündüz çalýþýp fakültelere girerken, o, barajý bile geçememiþ. Hiçbir yeri kazanamamýþ...

Olur, bu bir ölçü deðil. Üniversite sýnav baþarýsý da her þey deðil. Ama bundan sonrasý hepimizin meselesi...

Sonra Kýbrýs’ta, Türkiye’nin üniversite bile kabul etmediði, bir “paravan okul” bulmuþ, parasýný verip kayýt yaptýrmýþ. O okul da zengin ve bürokrat çocuklarýna diploma satan okullardan...

Hemen sonra iþler deðiþmiþ. Türkiye’nin en büyük üniversitesine “yatay geçiþ” yapmýþ. Tam anlamýyla üniversite sýnavlarý bypass etmiþ...

Devlet aldatýlmýþ, üniversite aldatýlmýþ, o sýnava giren yüzbinlerce insan aldatýlmýþ...

Puan yok, not yok, kural yok. Resmi evraklarda oynanmýþ. Belli kadrolar ve lobiler kullanýlýp, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurallarý ezilip geçilmiþ. Kiþiye baðlý bir imtiyazlý alan oluþturulmuþ...

Hiçbir yeri kazanamamýþ adam birden “zeki” olmuþ!

Muhtemelen yine para ile, muhtemelen yine rüþvet ile. O dönem siyasi bir lobi bu “tezgâhýresmileþtirmiþ” Muhtemelen yine para ile, muhtemelen yine rüþvet ile. Sahte bir diploma ile Beylikdüzü Belediye Baþkaný olmuþ. Sahte bir diploma ile Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný olmuþ...

“Sahte doktorluk” iþi gibi. FETÖ’nün sýnav hýrsýzlýðý ile kadrolarýný devletin sinir sistemine yerleþtirmesi gibi. FETÖ yapýlanmasý, üniversitelerde kurduðu tezgâh, soru hýrsýzlýklarý, kadrolaþmalarý. Ayný mý deðil mi! Yoksa bütün “düzen”i onlar mý kurmuþtu?

Sonra ardý ardýna bütün kapýlar ona açýlmýþ. Merdivenleri týrmanmaya baþlamýþ. Bazen para ile bazen baþka bir hesapla...

O zaman da arkasýnda bir lobi varmýþ. Þimdi de arkasýnda bir siyasi lobi var. O zamanýn lobisi de para ile beslenmiþ, bugünün lobisi de Ýstanbul halkýnýn parasý ile besleniyor...

Milyonlar, milyarlar el deðiþtirmiþ, Ýstanbul’un bütün kaynaklarý kiþisel siyasi kariyerinin emrine verilmiþ...

MASAK yok, yargý denetimi yok, idari denetim hiç yok, hiçbir hukuki endiþe yok. Aslýnda iþ siyasi deðil, “nitelikli dolandýrýcýlýk” görüntüsü vermesine raðmen hiçbir soru sorulmamýþ...

Daha önce “nitelikli dolandýrýcýlýk” soruþturmasý geçirirken bütün dosyalar kapatýlmýþ. Para ile mi, rüþvet ile mi, malum lobiler eliyle mi? O zaman da hukuki dokunulmazlýk saðlanýyormuþ. Bugün de hukuken “ayrýcalýklý” hal devam ediyor...

Vatandaþlýk hak ve “yükümlülükler”inin üstünde, hukukun ve siyasi ahlakýn üstünde bir dokunulmazlýk, “sorumsuzluk” hali tanýnmýþ kendisine...

Hukuk bize dokunur. Ona dokunamaz. Biz evrakta sahtekarlýk, yolsuzluk, terör finansmaný, para trafikleri, sahte diploma gibi tehlikeli alanlarýn yanýndan bile geçsek hapsi boylarýz. Bu herkes için böyle. Ama onun için olmamýþ...

Mesela o bana dava açar, hýzla sonuçlandýrýlýr ve kazanýr. Tazminatlarý týkýr týkýr öderim. Ben dava açarým asla kazanamam. Burada bile bir dokunulmazlýk var. Hukukun bile üstünde bir koruma var...

Yýllar içinde kendisine açýlan bütün soruþturmalar bu þekilde “hasýraltý” edilir. Muhtemelen yine para konuþur!

Oysa Türkiye Cumhuriyeti Anayasasýna ve yasalarýna göre hepimiz eþit haklara sahibiz. Anayasal haklar ve sorumluluklar medeni hukuk, borçlar hukuku, ticaret hukuku, idare hukuku kimseye imtiyaz tanýmaz...

Ama Ý.oðlu'na tanýnan bir “imtiyazlý vatandaþlýk” hakký var! Nasýl bir eþitlikse bu! Bildiðim kadarýyla ona tanýnan bir siyasi dokunulmazlýk hali de yoktu. Olsa bile, tartýþýlan konularýn hiçbiri o dokunulmazlýklarýn konusu deðildi...

“Siyasi koruma”yý anlarým. “Siyasi projeleri” anlarým. Ama “hukuki imtiyazý” asla anlayamamýþtýk. Burada aslýnda, devletin kendisi suç iþlemekteydi! Çünkü Türkiye’de yasalarýn üstünde tutulan tek kiþi oydu! Ama mesele sadece bunlar deðil.

Para deðil, rüþvet deðil, nitelikli dolandýrýcýlýklar deðil, adam satýn almalar deðil. Çok daha ötesi var. Ben hep “Türkiye için çok daha tehlikeli bir þey” gördüm. Bu yüzden daha adaylýðýndan itibaren bu tehlikeye dikkat çektim, yazýlar yazdým, uyarýlar yaptým...

Baþýndan beri öfkem, isyaným bunaydý. Onun ÝBB adayý yapýlmasýnýn da, Cumhurbaþkanlýðýna yönlendirilmesinin de bir “proje” olduðunu düþündüm. Tanýmam, görmedim, ayný ortamda bile bulunmadým...

Ama “çokuluslu” bir ajandaya karþý kendimce 6 yýldýr bir savaþ verdim. Ben bir þeyi düzeltemezdim. Ama tarihe not düþmenin, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý olarak, sorumluluðum olduðunu düþündüm. Siyasi hesabým olmadý, yüreðimi ortaya koyarak bir duruþ belirledim...

Biz bunlarý yaparken birçoklarý ona yakýn durmaya özen gösteriyordu. Onun üzerine hesap kuruyordu. Ondan yararlanma yoluna gidiyordu. Çünkü para kaynaðýydý. Zenginlik kaynaðýdý...

Ama iþler derinleþtikçe, örtülü þeyler açýða çýktýkça, Türkiye için ne tür bir tehlike tezgahlandýðý daha bir netleþti. Bir ortak kanaate dönüþtü...

Bugün kendisine yakýn olanlar, onu hararetle alkýþlayanlar bile “üçkaðýtçýlýðýn”, “sahtekarlýðýn”, entrika ve oyunlarýn farkýnda, biliyor.

Daha ilk günden beri bu tehlikeye bu yüzden dikkat çekiyorum ama diplomasý, parasý pulu, entrikalarý umurumda deðil. Bu benim deðil, istihbarat, güvenlik ve maliye birimlerinin iþi...

Biz Anadolu’da bin yýldýr imparatorluklar kurduk. Büyük yok oluþlar yaþadýk. Tekrar ayaða kalktýk. Dünya ile hesaplaþtýk. Þimdi yine büyük hesaplara girdik. Yeniden süper ülke olduk...

Dünya çözülürken biz merkezlerden biri oluyoruz. Yüz yýl sonra yeni bir yükseliþ çaðý baþlatýldý.

Ýþte tam bu dönemde bu iþin sabote edilmesine hiçbir Anadolu evladýnýn yüreði dayanmaz. Bu, bütün siyasi kimliklerin, hesaplarýn üstündedir. Durduðumuz yer de burasýdýr. Koca ülke, koca Türkiye bu “ucuzluða” nasýl kurban edilir! Edilir miydi?

Edilmeyecek ve edilmedi de. Kendisiyle beraber bütün örgütü, bütün teþkilatý çökertildi. Korkunç bir iç tehdit ortadan kaldýrýldý...

Bunun iç siyasi mesele olduðunu düþünenler büyük hata yapýyor. Zaman geçtikçe iþin mahiyeti daha da açýða çýkacak. Ýçeride ve dýþarýda örgütsel baðlarý daha bir netleþecek. Türkiye’ye yönelik iç darbe planlarý daha bir ortaya saçýlacak. Onu eleþtiren aile bireylerine bile düþman olan at gözlüðü takmýþ zavallý zihniyetliler insan içine bile çýkamayacak...

Asla milli deðil. Asla Türkiye Cumhuriyeti’nin Devletler Sürekliliði’nin parçasý deðil. Asla bugün inþa edilen Büyük Türkiye’nin yanýnda deðil. Biz buradan bakarak öfkeleniriz! Ve bu öfke bin yýllýktýr...

Bu ülke Haçlý-Siyonistin içimizdeki temsilcilerine teslim edilemez! Edilmeyecek de!..

Þinasi ÞANLI

20.03.2025