Ýstanbul Ýstanbul, Nobel'e Doðru

14 Nisan 2018 10:04 / 976 kez okundu!

 

 

Bir þarký sözü var; “Bu nasýl Ýstanbul, her tarafý zindan be caným” denilen devru devranlar. Öyle bir zaman aralýðýnda “Ýstanbul Ýstanbul”la okura sesleniyor Burhan Sönmez...

 

******

 

Ýstanbul Ýstanbul, Nobel'e Doðru

 

Burhan Sönmez’in üçüncü romaný “Ýstanbul Ýstanbul” yayýný tarihinden bu yana otuzun üzerinde dile çevrilip yayýnlanmýþ. Hafýzam beni yanýltmýyorsa tez zamanda bunca baþarý Türkçe edebiyatta “ilk örnek” olmalý. Geçtiðimiz günlerde “Ýstanbul Ýstanbul” ile Burhan Sönmez, Avrupa Yeniden Yapýlanma ve Kalkýnma Bankasý tarafýndan British Council ve Londra Kitap Fuarý ile ortaklaþa yürütülen 2018 EBRD Edebiyat Ödülünün sahibi oldu.

Bakýn, ödül jürisi gerekçesinde ne diyor;  "Ýstanbul Ýstanbul, derin insanlýðý ve zarif kurgusuyla hayat dolu bir roman. Burhan Sönmez bu büyük yeni ödülü en iyi þekilde hak eden büyük bir yazar. Evet, roman Türkiye'de bir hapishanede geçse de onu sýnýrlandýran hiçbir þey yok ve bir taraf da tutmuyor. Bu bizim de hikayemiz. Dört kahraman, zulmün dünyasýnda iyiliði ve güzelliði bulma arayýþýndalar. Kusurlarý ve tuhaflýklarý olan tümüyle gerçek karakterlerle çevrelenmiþ, bizi þiddet ve iþkenceyle deðil, aralarýndaki sohbet ve mizahla sürüklüyorlar. Muazzam mütevaziliðiyle Burhan Sönmez, edebiyat arkadaþý ve önemli bir çevirmen olan Ümit Hussein'le birlikte ödüle deðer tutkulu ve þiirsel bir roman ortaya çýkarmýþlar,"

Ýþte, ben de tam bu vesile ile Ýstanbul Ýstanbul’u yaklaþýk iki yýl arayla ikinci kez okudum bu hafta... Bu sebeple yeni bir yazý yazmak yerine; Mayýs 2016’da Kültür Servisi’nde yayýnlanmýþ yazýmý yeniden elden geçirip kimi eklemeler yaparak düzenlenmiþ hâlini paylaþayým istedim.

Ýstanbul, üzerine o kadar çok yazýlmýþ ve söylenmiþ ki; her kim Ýstanbul’a dair bir þeyler dillendirmeye yeltense kendine dair olaný, yani kendi Ýstanbul’unu dillendirmiþ olur. Bu dillendirmenin çoðu da Ýstanbul’un çarpýcý, efsunlu güzelliðine dairdir.

Bu sebeple hikâye, döner dolanýr Yahya Kemal’in meþhur þiirine dayanýr. Hani o bir tepeden bakýlan “Aziz Ýstanbul”a... Ya da görülmemiþ, gezilmemiþ hiçbir yer býrakýlmadýðý halde; görülmüþ çokça “revnaklý þehirler” söz konusu olduðu halde; ömrü oldukça, gönül tahtýna keyifle kurularak kendisinde “yaþanýlan,” kendisinde “ölünen” ve kendisinde “yatýlan” Ýstanbul…

Havsalada olan belki tam da budur!

Çünkü yazarýn dillendirmesiyle; “Biliyorsun Küheylan Dayý, her kent Ýstanbul’dur bize. Bir çocuk karanlýða kalmýþ ve dar sokaklarda yönünü þaþýrmýþsa orasý Ýstanbul’dur. Eski sevgilisini bulmak için maceraya atýlan gencin, siyah tilki kürkünün peþine düþen avcýnýn, fýrtýnada sürüklenen geminin, dünyayý bir elmas gibi avucuna almak isteyen prensin, boyun eðmemeye yeminli son isyancýnýn, þarkýcýlýk hayaliyle evden kaçan kýzýn, para babalarýnýn, hýrsýzlarýn ve þairlerin vardýðý kent Ýstanbul’dur. Her hikâye burayý anlatýr.” Çünkü her hikâyenin baþarýlý ya da sonu hüsranla bitenin son duraðý Ýstanbul’dur.

Dolayýsýyla Ýstanbul denilen “garip ve tuhaf þehir” aslýnda yaþandýðý haliyle göz önünde bir þehirdir. Ve dahi kendisine her gidenin, aslýnda “fethetmeye” yeltenirken “kölesi” olduðu, farkýnda olmadan diþlinin çarklarý arasýnda unufak olduðu þehirdir belki de Ýstanbul…

Hücreye sýðan / sýðdýrýlan þehirdir sanki Ýstanbul!

Burhan Sönmez, “Ýstanbul Ýstanbul”unda* “Aslýnda uzun hikâye, ama ben kýsa anlatacaðým” diyerek; dört kahramanýna; Berber Kamo, Küheylan Dayý, Öðrenci Demirtay ve Doktor’a gündelik hayatlarýn görünmeyen, yerin üç kat altýndaki, dipteki, dibe vurmuþ Ýstanbul’unun hayli çok, ama çokça direngen “acýlara kiracý” günlerini, zamanlarýný, kendi kahramanlarýna, sýradan ama sürüden olmayan insanlarýna anlatmýþ/anlattýrmýþ. Üstelik sadece dört erkek hücre arkadaþý kahramanla yetinmeyip bir beþinciyi, kadýn kahraman Zînê Sevda’yý karþý hücreye yerleþtirip iþaret diliyle konuþturarak adeta romanýnda olmazsa “eksik kalýr”dý denileni yapmýþ.

“Acýda, herkesin yalnýz” olacaðýna inat bir “paslý kapý” ardýnda birlikteliðin edebiyatý.

Bir þarký sözü var; “Bu nasýl Ýstanbul, her tarafý zindan be caným” denilen devru devranlar. Öyle bir zaman aralýðýnda “Ýstanbul Ýstanbul”la okura sesleniyor Burhan Sönmez; kitabý her okuyan okurun; yaþadýðý ve anlatýlmaya, yazýlmaya aday kentinin, belki de durup dinlenmeden hikâyeleriyle hemhal olduðu aslýnda kendi kenti olmasý muhtemel gerçekliði üzerinden…

Dönem öylesine acýnýn ve zor’un taassubu altýnda ki; acýnýn elinde mi, ölümün koynunda mý olunduðu insan tekinin fark etmesi sahiden sýkýntýlý. Bu sebeple sýrlarýnýzý dar zamanlarda sürekli kendinize saklayarak bilinçaltýnýza yerleþtirmeye gayret ederken, iradeniz dýþýnda paylaþtýðýnýz “kader”in ortaklýðýnýn sýr ifþasýnýn paydaþlýðý kendini ele verir oluyor…

Yeraltýndan sýyrýlan “yukarýdaki” þehrin hayal edileni ve an’ýn öncesindeki yaþanýlaný bir yanda... Diðer yanda ise; asýl olan ve an içinde yaþanýlan, hatta yaþanýldýðý sanýlan “yeraltýndaki” þehrin birbirinin içine geçmiþ hikâyeleri... Kentin gündelik hayatýndaki çokça hikâyelerinden kolajlar…

Yazar, aslýnda bir tekinin bile içinde yaþamasýnýn hayli zor olduðu hücreye, dört kiþiyi sadece kendi hikâyeleriyle deðil, koca bir þehri hikâyeleriyle birlikte sýðdýrmýþ.

Dar’a düþenin çýplak hakikatler ve söz’den baþka hiçbir mucizeye inancýnýn kalmamýþlýðý üzerinden bir dili baþarmýþ Burhan Sönmez. Aslýnda her birinin gündelik hayatlarýnda yalnýzlýðýn “kaçaðý” olmayý sýkça denerken, birdenbire birbirinin hikâyelerine, yetmezmiþ gibi hayal güçlerinin sýnýrlarýna da ortak olduklarý edebi hikâyeler…

Kitabýn adeta bitmesini istemeyerek okuyup bitirdiðimde fark ettim ki Arthur Rimbaud’un o meþhur ifadesindeki gibi “Ben, bir baþkasýdýr” sözü dilime pelesenk oldu…

Burhan Sönmez kaderdaþ dört kahramanýnýn, hatta beþinci kahraman Zînê Sevda’nýn anlatýlarýnda tümüyle kendi hikâyeleri üzerinden, reel bir “yazar kahraman” anlatýsý kurmuþ/kurgulamýþ. Çok da baþarýlý bir dil yakalamýþ.

Kahramanlarýn anlatýsý öylesine gerçek gibi kurgulanýp anlatýlmýþ ki... Okur, kitabý okurken, hayalle gerçek arasýnda gidip geliyor. Þaþkýnlýkla! Hayali sofrada bile hiçbir þey unutulmamýþ. Hareketler, sözler, tümüyle mükemmel; dil zamana ve ruh haline uygun…

Edebiyatýný kin, öfke pekiþtirmek için deðil de; hafýzayý yeniden canlandýrýp güçlü kýlmak için yazan / yapan Burhan Sönmez’in önceki iki kitabý “Kuzey” ve “Masumlar”ý da okumuþ, epey bir süre etkisinde kalmýþtým. “Ýstanbul Ýstanbul” dil, kurgu ve anlatý üzerinden standardý hayli yüksek Burhan Sönmez külliyatý ve edebiyatý açýsýndan geleceðe kalacak kýymette bir roman…

Hallac-ý Mansur’un kitaba son cümle olan sözünden apartýlarak; hayli zor zamanlarda çekilen acýlarýn, kimselerin duymadýðý yeraltýndan hayli güçlü bir edebi çýðlýkla seslenen romanýdýr “Ýstanbul Ýstanbul”… 

*Burhan Sönmez, Ýstanbul Ýstanbul. Ýletiþim Yayýnlarý…

 

Þeyhmus DÝKEN

14.04.2018, Diyarbekir

 

Son Güncelleme Tarihi: 14 Nisan 2018 13:40

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.