Aitsin, Ama Kime ve Nereye!

12 Ocak 2019 09:34 / 851 kez okundu!

 

 

Aidiyet böyle bir þeydir. Dünyanýn öbür ucuna da gitseniz kendinizle beraber götürdüðünüz þehirdir ait olduðunuz. Geceleri rüyanýza, gündüzleri de hayalinize destursuz, pervasýz korkusuz sahip malik gibi gelip yerleþen.

 

****

 

Aitsin, Ama Kime ve Nereye!

 

Pek kýymetli yazar ve gazeteci arkadaþým Ýrfan Aktan’ýn iletiþim yayýnlarýnda çýkan “Nazê, Bir ‘Göçüþ’ Öyküsü” kitabýnda aidiyet mevzuuna çarpýcý bir örnek var.

Nazê, Ýrfan’ýn artýk rahmetli nenesi. Kitap yazýldýðýnda 2000’li yýllarýn baþýnda 104 yaþýndaydý Nazê nine. Kitabýn yayýnlanýþý üzerinden bir kaç yýl geçtikten sonra ahir ömrünü tamamlayýp öte yakaya göçtü.

Nazê Hakkâri’nin öte yakasýndaki Irak sýnýrlarý içinde kalan Akre þehrinde yaþayan adý saný ünü olan bir Yahudi ailenin güzeller güzeli kýzýdýr. Ýrfan’ýn dedesi Nazê’yi kaçýrýr. Kendine eþ yapar. Doksanlý yaþlarýna kadar Hakkari’nin Yüksekova (Gewer) ilçesine baðlý köyünden dýþarý adým atmaz.

Nazê hatunun köyüne bir gün çerçi gelir. Muhabbet esnasýnda çevre yerleþim yerlerinden birini sorar Nazê neneye. “Bilmiyorum” der Nazê nine devamýný da þöyle getirir. “Ben buralý deðilim ki!”.

Çerçi, merak edip sorunca devamý gelir. “Ben Akre’liyim, öbür tarafta akrabalarým var. Merak ediyorum onlarý” der. Çerçi der ki; biliyorum oralarý, istersen götüreyim seni deyince! O zamanlar 93’ünde olan Nazê nine “bekle içeri geçip bohçamý hazýrlayýp geleyim” sözleri dudaklarýndan dökülür Nazê ninenin.

Aidiyet böyle bir þeydir. Dünyanýn öbür ucuna da gitseniz kendinizle beraber götürdüðünüz þehirdir ait olduðunuz. Geceleri rüyanýza, gündüzleri de hayalinize destursuz, pervasýz korkusuz sahip malik gibi gelip yerleþen.

Avrupa’da her biri en az yirmi yýldýr sürgün hayatý yaþayanlarýn evlerinde de ayný görüntülerle karþýlaþýnca sormuþtum “ne bu hâl” diye! Demiþlerdi ki; “Biz hep yakýn zamanda döneriz diye kalýcý yerleþikliðimiz hiç olmadý. Zaman geçti dönüp ardýmýza baktýðýmýzda, geldiðimiz þehir hayli uzaklarda kalmýþtý. Sürgünde doðan çocuklarýmýz ise artýk bu sürgün diyarlara ait olmuþ bizim dilimizi bile konuþmuyorlardý.

Aidiyet zamanýn hýzla akýþýný ve kendimizin zamanla olan iliþkisini anlamamýza da bir nebze çare sunar. Hatta çare sunmakla kalmaz! Cevaplarý kendi içlerinde saklý sorular da sorar. Belki o sorularýn yanýtlarýnýn bir bölümünü hiç mi hiç veremeyiz. Saklýmýzda gizlimizde kalýr. Nereye aitiz, kime / kimlere aitiz. Bir kimlik üzerinden aidiyetimiz var mý? Yoksa bir baþýmýza mý kalmýþýz bu dar-ý dünyada.

Buradaki asýl mesele þu ki; size ait olmayan büyük kalabalýklar içinde bir baþýna olduðunu bilip öyle yaþamak mý?

Yoksa artýk o büyük kalabalýklarýn diþlilerinin bir parçasý olduðunuzu bilerek kabullenerek yaþamak mý? Belki de; bir þeyler yemek için yaþayan, ya da yaþamak için ihtiyaç duyduðunda yiyen mi?

Ve hep Malatyalý Sami Kasap’ýn o malum þarkýsýnýn sözleri;

Çaldýðým baðlama

Kara gözlüm aðlama

Ben, buralý deðilem

Bana gönül baðlama

 

Þeyhmus DÝKEN

12.01.2019, Diyarbekir

 

Son Güncelleme Tarihi: 14 Ocak 2019 11:37

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.