Rus anneler savaşmaya giden oğullarını cepheden alıp eve getirdi...

28 Ekim 2010 00:23  

 

Rus anneler savaşmaya giden oğullarını cepheden alıp eve getirdi...

BONN- ÖZEL- Aytül Gürtaş bildiriyor - Rus ordusunun Çeçen ayaklanmasını bastırmak için cepheye sürdüğü oğullarını alıp evlerine getirerek dünya gündemine oturan 'Rusyalı asker anaları' oğulları için mücadelelerini bir mecrada sürdürüyor: Analar zorunlu askerliğe karşı.

'Rusyalı Asker Anaları Komitesi' Yönetim Kurulu üyesi Ida Kuklina, kadınların savaş ve barışa dair meselelerde büyük bir rol oynayabileceğini belirterek, yürüttükleri çalışmaların sadece Rusya değil, diğer ülkelerde de uygulanabileceği kanaatinde olduğunu söyledi. Türkiye’de askerlik süresi ve zorunlu askerliğin türevleri tartışması zaman zaman zorunlu askerliğin kendisinin tartışılması zeminine kayarken, uygulamanın sürdüğü başka bazı ülkelerde kadınların ön saflarda olduğu siviller örgütlü bir biçimde zorunlu askerliğe karşı çarpışıyor. Askerlik ve savaş konularında cesaretli çıkışları, anti militarist tavırlarıyla dünya gündemine giren Rusyalı Asker Anaları Komiteleri Birliği UCSMR (Union of Committees of Soldiers' Mothers of Russia) yöneticisi Ida Kuklina, bazı toplantılar için geldiği Almanya’da, deneyimleri ve bunun diğer ülkeler için uygulanabilirliği konusundaki Aytül Gürtaş'ın sorularını yanıtladı.

Oğullarının zorunlu askerlik sırasında uğradığı şiddet ve kötü yaşam koşullarını değiştirmek için yola çıkan tek tek annelerin oluşturdukları bağımsız komitelerin zaman içinde bir araya gelmesiyle oluşturulan UCSMR’in başlangıcının 1980’li yılların sonuna gittiğini anlatan Kuklina, zaman içinde zorunlu askerlik ve savaş karşıtı, barış yanlısı, anti-militarist, örgütlenmeye evrildiklerini söyledi.

1989’da çok sayıda Rus gencinin zorunlu askerlik için silah altına alındığını, okullarindan hayatlarindan koparıldıklarını ve kimsenin zorunlu askerlik yaptığı sırada da insan olmaktan kaynaklanan haklarının bulunduğunu düşünemediğini, profesyonel ordu kavramını kimsenin aklından bile geçirmediğini vurgulayan Kuklina, çalışmalarıyla profesyonel ordu kavramını Rusya’nın gündemine getirdiklerini anlattı. Anaların 1980li yılların sonunda askerlerin koşullarının düzeltilmesi talebiyle başlayan çalışmalarının giderek örgütlü bir hal aldığını ve Glastnost döneminin yumuşayan atmosferinde Rusya’nın her yerine yayıldığını söyleyen Kuklina çabalarının 1990li yılların ilk yarısında zorunlu askerliğin kaldırılması ve savaş karşıtı bir çizgiye evrildiğini anlattı.

VE ÇEÇEN SAVAŞI...

1994 yılı sonunda başlayan birinci Rus-Çeçen savaşı, Rusyalı Asker Anaları’nın çalışmalarını da radikal bir biçimde değiştirdi. Vicdanlarında savaşı mahkum eden ve oğullarının savaşmasını istemeyen Rus asker anaları, savaş karşıtı bir tavır aldı. Kuklina bu süreci söyle anlattı:

“Çeçen savaşı başladığında birçok insan bunun yanlış olduğunu biliyordu. Ben geçmişte Çeçenistan’da düzenlenen ve Stalin döneminde baskılanan halklarla ilgili bir kongreye katılmak için Çeçenistan’a gitmiş ve oradaki durumu kendi gözlerimle görmüştüm. Savaş başladığında cepheye sürülen askerler kaçınılmaz olarak zorunlu askerliğini sürdürenlerdi. Birgün çalışmalarımıza katılan analardan birisi geldi, Bashkirya’lıydı ve oğlu Çeçenistan cephesine gönderilmişti. Dedi ki, ‘benim oğlum orada ve gidip oğlumu savaştan alacağım.’

Bir komite oluşturup Çeçenistan’a gittik, ancak ne yazık ki Dudayev’le görüşemedik , Dışişleri Bakanlığı, insan hakları komitesi gibi kuruluşlarla görüştük ve zaten daha sonra bizi Çeçenistan’dan sınır dışı ettiler.

Geri geldik ne yapacağımızı düşünürken olaylar kendiliğinden gelişti. Çeçenistan’da savaş sürerken esir alınan çok sayıda kişi olduğunu duymuştuk ve gidip olayı araştırmak istedik. Tam o sıralar, Çeçen Parlamentosu’ndan bir telgraf aldık, bizi ülkelerine davet ediyorlardı. Telgrafta oraya gidersek zorunlu askerliğin bir gereği olarak Çeçenistan’da giden ve esir alınan askerleri bize vereceklerini ancak profesyonel olarak orduda çalışanları bırakmayacaklarını bildiriyorlardı.”

Haberi duyurur duyurmaz çok sayıda Rusyalı asker anasının komitelerine akın ettiğini hatırlayan Kuklina şöyle devam etti:

“Bir volkandan fışkıran lav gibi geldiler, analar Rusya’nın her tarafından geldiler. Oturduk, kendi kendimize bir Çeçenistan haritası yaptık, gruplar oluşturduk, hangi grubun nereye gideceğini, Çeçenistan’a nereden gireceklerini , örneğin bir gruba siz Dağıstan’dan girin, diğer gruba siz Ingusetya’dan gibi, kararlaştırdık. Her grup ananın yanına ayni zamanda organizasyonları yapacak insanlar kattık, ben de bunların arasındaydım, Çeçenistan’a gittik”

Çeçen yetkililerin ülkeye giden analara bir kaç ay boyunca oğullarını geri verdiğini, bu yolla çok sayıda askeri Rusya’ya geri getirdiklerini belirten Kuklina, bunlar arasında hem esir düşmüş olanların, hem de cepheden aldıklarının bulunduğunu söyledi. Kuklina, Çeçenistan’daki Rus ordusunda yer alan erlerin ve subayların bu olay karşısındaki reaksiyonunun ne olduğu konusundaki soruyu söyle cevapladı:

“Erler açısından bir problem yoktu zaten savaşmak istemiyorlardı çünkü Çeçenlerin de bizim vatandaşımız olduğunu biliyorlardı ve onlara karşı savaşmak istemiyorlardı. Subaylara gelince, bazı yüksek rütbeli subaylar resmi politikanın gerektirdiği gibi davranıyorlardı. Ancak teke tek yüz yüze konuştuğunuzda tümüyle farklı bir durum ortaya çıkıyordu. Kimse savaştan memnun değildi. Bir defasında bir Çeçen köyü yakınlarında konuşlanmış askeri tümene gittik, tanklar ve diğer ağır silahları da vardı. Sadoyev yakınlarında bir köydü. Komutan bana, yukarıdan gelen emirlere göre karşılarındaki ormana dalıp orada saklananları yok etmeleri gerektiğini söyledi. Ancak Çeçen halkıyla oradaki askerler aralarında bir tür dillendirilmemiş anlaşmaya varmışlardı. Komutanın anlattığına ‘göre kendi askerlerini korumak için’ bu emri yerine getireceğine, gidip biraz havaya ateş açtırıp cephane harcayıp, üstlerine de şu kadar Çeçen oldurduk diye rapor yazıyorlarmış. Öldürülen Çeçenler yalandı ve o savaşı başlatmak zaten aptalca bir karardı.”

Peki ya sivillerin tepkisi? Kuklina askerlerin dönüşünün siviller açısından ciddi bir tepki yaratmadığını ancak ordunun bu askerleri, ikinci dünya savaşındaki benzeri bir mahkemede yargılayarak idam etmek ya da 20 yil ağır hapis cezası vermek için dava açtığını söyledi. Kiklina , bu girişimden de ordu açısından olumlu bir sonuç çıkmadığını belirterek şöyle devam etti:

“Ancak, askeri etki altında olanlar dışında birçok gazete bizden yana tavır aldı. Çeçenler bana savaşta öldürülen Rus askerlerle ilgili dokümanları vermişlerdi. Izvestia Gazetesi’ne bu listeyi verdik yayınladılar, bu ilk listeydi. Hükümetten savaşta öldürülen, esir düşen, kaybolan, vs askerlerin listesini defalarca talep ettik ancak hiç birşey alamadık.Ailelerden kayıp olan askerlerin isimlerini topladık tek tek, cenaze törenlerinden veri topladık. Resmi sayının 70 olduğu söylendiği bir zamanda ortaya çıktı ki aslında 700 kadar kayıp var, bazıları öldürülmüş, bazıları esir , bazıları hapisti. Birkaç ay boyunca analar eğer oğullarını bulabildiyse ordudan geri aldılar.”

“İNSAN BANKASI”

Kuklina’nin anlattigina gore, bu olaylardan sonra , Çeçenistandaki Rus askeri yetkililer savaş esirlerinin değistirilmesi için bir tur banka kurdular. Ancak, “değişimde kullanmak üzere görebildikleri her Çeçen’i tutukladılar. Çeçenler de görebildikleri bütün Rus askerlerini esir alıp, değiştirilmek üzere kendi bankalarına koydular. Eğer bu askerlerden birisinin annesi ulaşıp oğlunu talep ettiyse, onu anasına verdiler, bunların arasında bizim komite üyesi bir ana da vardı. İnsan değişim bankası sadece Çeçen askerlerini değil, Rusya’da hapishanelerde tutulan bütün Çeçenler için uygulandı ve birçok önemli Çeçen adli suçlu, mafya tipi, de bu değişimden yararlandı. Çeçenlerin esir aldığı bir bölüm Rus askerini değiştirmek mümkün olmadı, onları köleleri gibi çalışmada kullandılar” diye anlattı Kuklina.

KADINLAR VARDIR...

Ya Rus ve Çeçen analar arasındaki ilişki; analar dayanışma içinde miydi? Kuklina bu soruyu uzun ve karmaşık bir şekilde cevapladı:

“Dayanışma demek yanlış. Çeçenistan’da büyük bir kadın hareketi vardı ancak onlar kendi ülkeleri için, kendi politikaları doğrultusunda -ki çok büyük kısmı bağımsızlık taraftarıydı-, calışıyorlardı. Onlara, ‘bağımsızlık sizin meseleniz, bizim karşılık verebileceğimiz bir mesele değil. Biz siyasetler üstüyüz, bağımsızlık siyasetiyle uğraşmıyoruz’ dedik.

Dinlerinin gereği onlar bizim yaptığımızı yapamazdı. Oğullarını gönüllü olarak savaşa gönderiyorlardı. İslamın bir gereği olarak oğullarını evde, eteklerinin altında saklayarak savaştan korumalarının analar açısından doğru olmadığını söylüyorlardı. Oğulları bir erkek olarak dövüşmeliydi. Ancak onlarla tartışma konusunda herhangi bir zorluğumuz olmadı, dostluk içinde beraberce bir çok şey yaptık. Rus ve Çeçen analar kayıp ve öldürülen oğulları için birlikte gösteri yaptılar.”

Girişimlerinin Galsnot dönemine rastlamasının önemli olduğunu kabul eden Kuklina, Savunma Bakanı’nın o donemde kendilerini ordunun ve savunma bakanlığının bir numaralı düşmanı ilan ettiğini söyledi. Kuklina, sivil politikacıların kendilerine yönelik tavrının ait oldukları partiye göre değiştiğini, iktidar partisi tarafından yok sayıldıklarını ancak savaş karşıtı bir başka parti ile yakın ilişki kurduklarını belirtti.

"ZORUNLU ASKERLIĞE HAYIR"

Çeçen savaşı sonrasında çabalarının önemli bir bölümünü zorunlu askerliğin kaldırılması ve profesyonel bir ordu örgütlenmesine gidilmesine yönlendirdiklerini söyleyen Kukline, bu konuda epeyce mesafe almalarına rağmen henüz bir sonuca ulaşamadıklarından yakındı. Medyedev’in bir ara konu dillendirdiğini ancak daha sonra gündemden düştüğünü belirten Kuklina, barışçı gösteriler, kampanyalar seklinde gerek zorunlu askerlik yapanların haklarının korunması ve gerekse zorunlu askerliğin kaldırılması uğraşlarının devam ettiğini belirtti.

Örgütlerinin bugün bir bütün olarak demokratik ve askeri reformalar için çaba gösterdiğini, barış taraftarı bir tutumları olduğunu anlatan Kuklina’ya göre kendi girişimleri benzer koşullara ve kurallara sahip diğer ülkelerde de uygulanabilir, cunku, BM Güvenlik Konseyi’nin “tam olarak sayısını hatırlayamadığı, 13 ya da 15, sayılı kararına göre, kadınlar barış ve savaş meselelerinin çözümünde çok önemli bir yere sahipler”.

Bu çerçevede Çeçen ve Rus analarının savaşa yönelik tavırlarındaki farklılığı nasıl açıklamak gerektiği, kadınların savaşları bitirmek için karşılıklı baskı oluşturmalarının ihtimalinin ne olduğu sorusunun cevabı, Kuklina için söyle:

“Çeçen meselesinde, saldıran taraf onlar değildi, kendi topraklarını koruyorlardı. Savaş bitmeli ve Ruslar Çeçenistan’dan çekilmeliydi. Çeçen Savaşı kriminal bir savaştı. O zamanki Başbakan Çernomirdin’le görüşen analar O’na savaşı bitirmesi gerektiğini anlatmıştı. Türkiye’deki Kürt çatışması başka bir mesele. Tabii ki ortak savaş ve barış politikalarında kadınların büyük bir yeri var. Kadınların söyleyecek sözleri var ve bu sözlerin etrafında örgütlenerek, varolan politikaları değiştirebilirler.”

Dünya çapında tanınan bir örgüt haline gelen ve çok sayıda uluslararası prestijli ödülün sahibi UCSMR, Rusya’nın her yanına dağılmış yaklaşık 300 komitesiyle kendisine başvuruda bulunanların zorunlu askerlik, askerdeyken karşılaşılan haksız uygulamalar, askerlik sonrası haklar, örneğin askerde yaralananların tedavilerinin terhis olduktan sonra da devlet tarafından karşılanması gibi, konularda faaliyet gösteriyor. Zorunlu askerliğe gidenlere haklarıyla ilgili bilgi akışı sağlıyor ve savaş karşıtı genel bir politika izliyor. (ANKA)


Aytül Gürtaş

Sesonline.net


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0