Otantiklik: Kendin Olma Cesareti

08 Kasım 2018 09:40 / 2209 kez okundu!

 

 

Dünyanın en ünlü şarkıcılarından Barbra Streisand sürünün bir parçası olsa ve kemerli burnuna estetik yaptırsaydı sizce içindeki gerçek enerjiyi bize bu denli kuvvetli yansıtabilir miydi? Stresiand estetiksiz burnu ile “ben buyum ve bu olmaktan memnunum” mesajı vermektedir. Ve bu mesaj gerçekten de çok güçlü bir mesajdır.

 

****

 

Otantiklik: Kendin Olma Cesareti

 

Kendiniz olun; zaten başka herkes alınmıştır” Oscar Wilde 

Davranışlarınız, kurduğunuz cümleler karşınızdaki insana göre değişiyor mu? Giydikleriniz, yaşadığınız hayat, eviniz, mesleğiniz, arkadaşlarınız özünüzü yansıtıyor mu? Dünyada çok az kişinin kendine, özüne uygun yaşamaya cesareti vardır. Çoğu insan kendi biricikliğinin altını çizmektense sürünün bir parçası olmayı tercih eder. 

 

İngilizce “Authentic”kelimesinin karşılığı olarak kullanılan otantik kelimesi doğal, içten, samimi, doğru anlamına gelmektedir (Turhan, 2007:4) Yaşamda otantiklik bireyin kendinin farkında olması, kabul etmesi ve yaşamını buna göre şekillendirmesi anlamında kullanılmaktadır. (Yener, 2018) Harter, otantikliği, bireyin içsel deneyimlediği değerler, arzular ve duygularla tutarlı yollarla kendini açıklaması ve göstermesi olarak tanımlamıştır. (2002) Kernis ve Goldman (2006) otantikliği, bireyin günlük yaşantısında gerçek benliğini engellenmemiş bir biçimde yaşama geçirmesi olarak tanımlamaktadırlar. Kısacası otantiklik, başka insanlar tarafından algılanabilecek kendine karşı dürüst olma duygusu, bireyin gerçek benliğinin farkındalığı, kendine bağlılık ve kendini ifade etme öğesine sahiptir (Chan vd., 2005). Otantik olmak olduğun gibi davranabilmektir.

 

Araştırmaların da bize gösterdiği gibi otantik olmak bizi mutlu etmektedir.  Tel Aviv Üniversitesinden Yona Kifer ve meslektaşları tarafından yapılan bir araştırmada araştırmaya katılanlar iki gruba ayrılmış. Birinci gruptaki katılımcılardan kendilerini otantik hissettikleri, yani kendilerine uygun davrandıkları, düşüncelerini olduğu gibi yansıttıkları bir durumu hatırlamaları ve bu durumu zihinlerinde canlandırmaları istenmiş. İkinci gruptaki katılımcılardansa kendilerini otantik hissetmedikleri bir durumu hatırlamaları, ve bu durumu zihinlerinde canlandırmaları istenmiş. Daha sonra her iki gruptaki katılımcılara o anlık durumlarıyla ilgili bir mutluluk testi verilmiş. Bu mutluluk testine göre kendilerini otantik hissettikleri bir durumu hatırlayan birinci gruptaki katılımcıların, ikinci gruptaki katılımcılardan daha mutlu olduğu ortaya çıkmış.

 

Evet biz gerçekten de kendimize, özümüze uygun yaşadığımız zaman daha mutlu oluruz. Ancak çoğu insan çocukluğundaki otorite figürlerinden kendisinde bir sorun olduğuna dair yanlış mesajlar alarak büyür. Ve bu yüzden de kendini ve özünü saklayarak yaşamayı öğrenir. Sürekli kendi özünü inkar ederek, bastırarak yaşamak insan ruhunda onulmaz yaralar açar. Kişinin kendini sürekli olarak bastırması, kişinin kendine yabancılaşmasına ve mutsuzluğa yol açmaktadır. Bireyin kişilerarası ilişkilerde gerçek benliğini ortaya koyması yani otantik olması psikolojik sağlığa katkı sağlamakta, dış baskıdan ya da cezadan kaçınmak için benliğini ortaya koyamaması psikolojik bozukluklara neden olabilmektedir (İlhan ve Özdemir, 2013).

 

Gelelim yazımızın başındaki sorulara. Örneğin siz arkadaşlarınızdan veya çevrenizdeki insanlardan onay almak adına kendinizi yadsıyan cümleler mi kuruyorsunuz? Sırf sizi sevsinler diye özünüzü açığa çıkarmadan mı yaşıyorsunuz? Ya da sırf karşınızdakiler mutlu olsunlar diye kendinizi olduğunuzdan daha az zeki, daha az başarılı ya da daha az güzel mi göstermeye çalışıyorsunuz? Daha ne kadar kendinizi bu şekilde feda ederek yaşamınızı sürdürmeye niyetiniz var? Sizce, siz sadece kendiniz olarak yaşamayı haketmiyor musunuz? Daha önceki yazılarımdan birinde onay ihtiyacımızdan bahsetmiş ve bu ihtiyacı sadece ve sadece kendimizin karşılayabileceğini söylemiştim. Bu fikrimi yineliyorum. Bize nihai onayı verecek insan yalnızca kendimiziz. Biz artık onaylanma ihtiyacı yüksek olan çocuklar değil, hayatını başkalarının onayına ihtiyaç duymadan sürdürebilme kapasitesine sahip yetişkinleriz.

 

Siz de bir çok yetişkin gibi senelerdir kendinizle iletişim içine girmiyor olabilirsiniz. Hayat mücadelesi yüzünden kendi isteklerinizi, hayallerinizi ve özünüzü unutmuş olabilirsiniz. Dilerseniz kendinizi hatırlamanız için birkaç egzersiz yapabiliriz. Lütfen sevdiğiniz bir deftere bu soruların cevaplarını yazın.

 

- Sizce siz kendinize uygun mu yaşıyorsunuz? Giyiminiz, eviniz, arkadaşlarınız ve çalışıyorsanız mesleğiniz sizi yansıtıyor mu?

- En çok nerede ve ne yaparken kendiniz oluyorsunuz?

- Siz herkes için aynı kişi misiniz?

- Kendiniz olmaya en çok kimlerin yanında cesaret edebiliyorsunuz?

- Çocukken en çok hangi aktiviteleri yaparken mutluydunuz?

- En büyük çocukluk hayaliniz neydi? Bu hayal gerçekleşti mi?

- Otantik, kendi özüne uygun yaşayan insanlardan bahsedince aklınıza kimler geliyor? Bunun bir listesini yapabilir misiniz? Sizce bu insanların ortak özellikleri nelerdir?

 

Tabii ki biz karşımıza çıkan her insana varlığımızın tüm yönlerini açamayız. Zaman zaman kendimizi korumak adına sosyal maskemizi yüzümüze geçirmek zorundayız.

 

Ama ya bu maskeler derimize sımsıkı yapışıp bizi artık aynada gördüğümüz insana tamamen yabancı hale getiriyorsa? Unutmamak gerekir ki hayatımız kendimizi yaşayabilme cesaretimize göre büyür ya da küçülür. Otantik insanlar kendi özlerine uygun yaşadıkları için bulundukları ortama farklı bir ışık yayarlar. Otantik insanlar kendilerini toplumun onlara dayattıklarına uymak zorunda hissetmezler. Onlar kendi doğrularının peşinde gidecek kadar yüksek bir özgüvene sahiplerdir. Dünyanın en ünlü şarkıcılarından Barbra Streisand sürünün bir parçası olsa ve kemerli burnuna estetik yaptırsaydı sizce içindeki gerçek enerjiyi bize bu denli kuvvetli yansıtabilir miydi? Stresiand estetiksiz burnu ile “ben buyum ve bu olmaktan memnunum” mesajı vermektedir. Ve bu mesaj gerçekten de çok güçlü bir mesajdır. Unutmayın bir insana en çok yakışan kendi olmaktır. Peki ya bizim varlığımızla, fiziğimizle, giydiklerimizle, konuştuklarımızla alabildiğine kendimiz olma cesaretimiz var mı?

 

Rana KUTVAN

08.11.2018

 

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Kendini iyi hissetmekle ilgili egzersizleri paylaştığım Instagram hesabımın adresiyse: @ranakutvan.

 

Kaynaklar:

Chan, A., Hannah, S. T. ve Gardner, W. L. 2005 ‘Veritable Authentic

Leadership: Emergence, Functioning, and Impacts’, Monographs in Leadership   and management, 3, 3-41.

Harter, S. (2002), “Authenticity”, C. R. SNYDER ve S. J. LOPEZ (Ed.), Handbook of Positive Psychology, London: Oxford University Press, 2002, 382-394.

İlhan, T., Özdemir, Y. (2013). Otantiklik Ölçeğinin Türkçe’ye Uyarlanması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi. 5(40), 142-153.

Kernis, M. H.,& Goldman, B. M. (2006). A multi-component conceptualization of authenticity: Theory and research. In M. P. Zanna (Ed.), Advances in experimental social psychology (pp. 283-357). New York: Academic press.

Kifer, Y., Heller, D., Perunovic, W.Q.E. and Galinsky, A.D. (2013). The good life of the powerful: The experience of power and authenticity enhances subjective well- being. Psychological Science: Research, Theory, and Application in Psychology and Related Sciences, 24, 280–8

Turhan, Muhammed. 2007. Genel ve Mesleki Lise Yöneticilerinin Etik Liderlik Davranışlarının Okullardaki Sosyal Adalet Üzerindeki Etkisi(Yayımlanmamış Doktora Tezi), Elazığ, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007

Yener, Serdar. (2018). Psikolojik Rahatlık Algısının Otantik Liderliğin SinizmÜzerindeki Etkisinde Aracı Rolü. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi. 13. 10.17153/oguiibf.335447.

 

Son Güncelleme Tarihi: 08 Kasım 2018 10:06

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.