Neden mi şimdi? Çünkü artık Taraf var - Markar Esayan

17 Mart 2011 02:42  

 

Neden mi şimdi? Çünkü artık Taraf var - Markar Esayan

Türkiye’nin 2000 ve 2010 yılına dair tam 11 bin gizli Amerikan belgesi…

Taraf bugün itibarıyla bu belgeleri hiçbir sansür uygulamadan, seçme yapmadan yayımlamaya başlıyor.

Bu bir gazeteci için hayatında yaşayabileceği ender kıvanç anlarından biri. Çok şanslıyım…

Türkiye Ermenilerini ve Türkiye’nin Ermeni algısını değiştiren Agos gazetesinde meslek hayatıma başladım. Ben ilk makalelerimi yazdığımda Agos henüz bir senelik bir gazeteydi.

Kuruluşunun altıncı ayında 21 Nisan 2008’de katıldığım Taraf ailesinin bir ferdi olmaktan da hep onur duydum. Agos’a, Hrant gibi bir efsane beni davet etmişti, onu tanımıştım. Taraf’ta ise Ahmet Altan gibi bir başka efsane ile bu macerada bulunma fırsatı buldum.

Dink ve Altan’ın ve diğer tüm arkadaşlarımın ortak özelliği hesapsızlıkları, cesaretleri, dürüstlükleri ve samimiyetleriydi. Hepsi de rahat hayat şartlarından feragat etmişti. Ellerini taşın altına okkalı bir biçimde soktular. Dink hayatını kaybetti. Biz ise cidden acı çektik ve çekiyoruz.

Sızlanmayı hiç sevmedim. Bu gazeteye gelirken “ölüm” dahil her şeyin çok yakınımızda olacağını biliyordum. Eşimle baştan konuştum. Hrant Dink yeni öldürülmüştü. Memleketten ya gidecek, ya kalacaktık. Ama kalırsam “O bayrağın yere düşmeyeceğini” kanıtlamak için sahip olduğum her şeyi ortaya koyacaktım. Bu bir çeşit inat. Eşim “Taş yerinde ağırdır, kalıyoruz” dedi.

Evet bugün, kendini gazeteci olarak hisseden herkesin imreneceği bir yayına başlıyoruz. Taraf ilk kez Dağlıca’daki kirli oyunu gölgelemek için harcanmak isteyen askerlere sahip çıkarak farkını göstermişti. WikiLeaks Türkiye belgeleri de, on yıllık bir süreçte Amerika Birleşik Devletleri perspektifinde aklınıza gelebilecek her konuda gizli olan hiçbir şey bırakmayacak.

Bunun anlamı şu: Çok daha şeffaf bir Türkiye garanti altına girecek. O veya bu kesim değil, herkes yaptığı işe, ilişkilerine, neyi nasıl yaptığına dikkat edecek. Devlet dönüşecek. Bürokrasi kendine çeki düzen verecek. Adalet istisnasız herkesi kapsayacak. Bu sadece Türkiye için değil, ABD başta bütün dünya için yeni ölçü olacak.

Hayat kalitemiz yükselecek.

WikiLeaks’in patronu Julian Assange, Türkiye belgelerini teslim etmek için güvenilir bir partner ararken ciddi bir araştırma yapıyor. WikiLeaks’in ilkeleri ile uyuşacak, temiz ve cesur bir gazete arıyor. Daha önce Taraf’ı WikiLeaks’le özdeşleştiren yazılara WikiLeaks’i göklere çıkarıp, Taraf’a küfrederek cevap verenlere iyi bir cevap olduğunu düşünüyorum Assange’ın tercihinin.

Türk medyası eli kanlı ve kirli bir sektör. Henüz burada adisyon kapanmadı, yüzleşmeler yaşanmadı ve adalet yerini bulmadı. Ergenekon davasına ve değişime alerjileri de bundan. Hem tasfiye edilme, hem de hesap verme korkusu içindeler. Bu yüzden Taraf’tan ölesiye nefret ediyorlar. Biz onların pisliklerinin aynası gibiyiz. Bir kısmı da mesleki olarak çok kıskanıyorlar Taraf’ı. İşlerine ne kadar ihanet ettiklerini deşifre ediyoruz çünkü. Ama artık bu yolun dönüşü yok. İstedikleri kadar kara çalsınlar, dünyanın en prestijli Türkiye gazetesinin Taraf olduğu gerçeğini gölgeleyemiyorlar. Ayşenur Aslan gibilerinin “Taraf’ın yazdıklarının yüzde doksanı yalan” demesi sadece kendi damar sertliğinden mustarip medya mahallesinde duyuluyor.

Taraf evvelki gün 2000-2010 arası 11 bin Amerikan belgesi yayımlayacak diye çıktığında “Zamanlama manidar” “Neden şimdi” diye sordular. Soracaklar da. İşleri epey zor. Aylarca sürecek yayınımız çünkü. Taraf ne zaman bomba bir haber yapıp müesses nizamı sarssa tüm statükocuların parolası haline geliyor bu sözler.

Bugün Fethullah Gülen ve cemaat hakkındaki ABD belgelerini yayımlıyoruz. İçinde oldukça ilginç bilgiler var. ABD’li bürokratların Gülen ve cemaati Kemalist-laikçi kesimden aldıkları bilgilerle değerlendirdikleri için, başta (2004) nasıl önyargılı olduklarını, hatta Amerika’ya giden cemaat üyelerinin istatistiklerini bile tuttuklarını görüyorsunuz. Sonrasında ABD’nin cemaat algısı da gerçek bir zemine oturuyor. 2008 yılında ABD, Büyükelçi Ross Wilson’ın Washington’a gönderdiği telgrafta “Gülenci hareketin Türkiye’nin demokratik laik sistemine nasıl tehdit oluşturabileceğini anlamak güç” noktasına geliyor. 2009 yılında Büyükelçi James Jeffrey’in yorumunda ise AK Parti ve Gülen gibi mütedeyyin kesimlere yönelik bu önyargının Türk toplumunda bir refleks haline gelen komplolara inanma eğilimine dayandığını ifade ediyor.

ABD’nin Türkiye’ye Gülen üzerinden bakışındaki bu evrimin, tam da ülkemizdeki şeffaflaşmanın arttığı ve kemalizmin etkisini yitirdiği döneme denk gelmesi manidar. Çok sesli ve çok konuşan bir toplum kendini dünyaya daha iyi anlatabiliyor çünkü.

Hasılı, önümüzdeki birkaç ayı, Türkiye üzerine konuşarak geçireceğiz. Bence bir arınma ayini gibi olacak bu. Neden mi şimdi? Çünkü dün siz yapmadınız. Çünkü bugün Taraf var. O yüzden!

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0