KCK tutuklaması yanlıştı, şimdi berbat oldu - Oral Çalışlar

29 Ekim 2011 21:21  

 

KCK tutuklaması yanlıştı, şimdi berbat oldu - Oral Çalışlar

Profesör Büşra Ersanlı'nın gözaltına alınması, işin iyice çığrından çıktığını gösteriyor.

Profesör Dr. Büşra Ersanlı, 40 yıldan fazla bir süredir arkadaşım. Onu savcı ve polislerden, KCK tutuklamaları üzerine ahkâm kesen ‘tutuklama uzmanları’ndan ve ‘stratejist’lerden çok daha iyi tanırım.

Boğaziçi Üniversitesi’nde genç bir öğrenci iken, devletle, polisle, savcıyla, hâkimle ve cezaeviyle tanıştı. 12 Mart 1971’deki askeri darbeye karşı çıktığı, baskılara direndiği için hapse atıldı. Bu gibi engelleri aşarak etkili bir akademisyen konumuna geldi.

Başını hep dik tuttu, sözünü açıkça söylemekten hiçbir zaman geri durmadı. Kürtlerin kimlik talebinin en ısrarlı destekçileri arasına girdi. İstanbullu, hali vakti yerinde bir aileden gelen Büşra, Kürt sorununun çözüm sürecinde aktif olmayı, bir sorumluluk olarak algıladı; DTP’ye ve BDP’ye üye oldu, sorumluluklar üstlendi.

Başörtülü öğrencilerin üniversiteye girme, Kürt öğrencilerin anadil eğitimi konusunda yürüttükleri mücadeleyi canla başla savundu. Üniversitede demokrasi dersi verirken de sosyalistler içinde baskıcı yöntemleri eleştirirken de hep aynı çizginin savunucusu oldu. Onun insan hakları, demokrasi, özgürlükler konusundaki geçmişini, duyarlılığını, tutarlılığını uzun uzun anlatmaya gerek yok…

İşte böyle bir insanın Datça’daki yazlık evi basılıyor, bu insan gözaltına alınıyor ve ‘KCK yapılanmasına karşı mücadele’den söz ediliyor… Bu operasyonların arkasında hangi siyasi akıl, hangi hukuki akıl varsa, kim buna destek veriyorsa onlara “durun artık” diyorum.

KCK davası üzerine bu köşede uzun bir süreden beri yazılar yazıyorum, TV ekranlarında yorumlarda bulunuyorum. ‘Demokrasi ve özgürlükleri savunduğunu’ söyleyen birilerinden gelen “sen anlamıyorsun, bu yolla PKK terörünün şehirlerdeki arka planı çökertiliyor” şeklindeki tepkilerle sık sık karşılaşıyorum. Bu kesimlerin, bu yolla ‘kötü Kürtler’in (ki örneğin Büşra Ersanlı Kürt de değil), ‘iyi Kürtler’den ayrıldığını ve bunun bizi çözüme yaklaştırdığını iddia ettiklerini gözlemliyorum.

PKK böyle mi etkisiz hale getirilecek?
Toparlamak gerekirse, KCK tutuklamalarının mantığını birileri hep şöyle açıklamaya çalıştılar: “PKK şehirlerde bir yönetim oluşturmak istiyor. Bu amaçla bir örgütlenmeye gidiyor. Bu şekilde şehirlerde ayrı bir egemenlik kurarak Türkiye’den kopmak istiyor.”

Son iki yılda yüzlerce BDP yöneticisi, onlarca belediye başkanı ve belediye meclisi üyesi bu operasyonlar kapsamında tutuklandı. Mahkemeye çıkarılmadan aylardır içeride tutulanlar var. Duruşmalara getirilenlerin ise “Kürtçe konuşamazsınız” gerekçesiyle mahkemeye çıkarılmadıklarını görüyoruz. Tutuklamaların BDP’yi neredeyse tümüyle kapsama alanı içine alabilecek bir çerçeveye doğru genişlediğini söylemek mümkün.

Bu bir ‘Hukuki durum’ değil ‘siyasi tercih’tir. O yüzden artık bu konuyu hukuk düzleminde tartışmanın bir anlamı kalmadı.

2.5 milyon seçmeni ne yapacaksınız?
2011 genel seçimlerinde, BDP’nin desteklediği bağımsız adaylara yaklaşık 2.5 milyon seçmen oy verdi. Bu oylar, net bir şekilde, bir siyasi tercihi, bir toplumsal tercihi, bir kimlik tercihini ortaya koyuyor. Bu iradenin ‘yok edilmesi’, 2.5 milyon seçmenin tutuklanması mümkün mü? Partilerin kapatılıp yerlerine başka isimde partilerin kurulduğu anlamsız süreçlere geri mi dönülecek?

Profesör Büşra Ersanlı’nın gözaltına alınması, işin iyice çığrından çıktığını, çözümün tam anlamıyla yanlış bir tarafta arandığını gösteriyor. Bu zihniyet ve bu uygulama sürdükçe Türkiye şiddetle baş edemez...

Radikal

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0