İran’a güvenmeyelim ABD’ye güvenelim mi! - Ergun Babahan

29 Mayıs 2010 16:14  

 

İran’a güvenmeyelim ABD’ye güvenelim mi! - Ergun Babahan

Başkan Bush ve yalanlarını sonuna kadar destekleyip Irak’ta tarihin gördüğü en büyük kaosa yol açanlar, şimdi Türkiye’nin İran politikasını eleştiriyorlar.

Erdoğan hükümetinin, Brezilya ile birlikte gerçekleştirdiği uranyum takası anlaşmasına tepki gösteriyorlar.

Önce bir gerçeğin altını çizelim, İran’da bugün hileyle işbaşına gelmiş, iktidarını işkence, zulüm, sansür ve baskı sayesinde koruyan bir iktidar vardır.

İran yönetimi bu nedenle hoşgörülemez.

Sempati gösterilecek bir kesim varsa, bu ülkenin daha demokratik, insan haklarına saygılı bir ülke olması için mücadele veren, bu uğurda ölümü göze alan kesimleridir.

İran’ın Şah’ın ardından yeni bir diktatörlüğün pençesine düşmüş olması gerçekten acıdır.

Ama aynı şekilde İsrail de Müslüman halka zulüm uygulamakta, Gazze’de insanlık dışı bir baskı uygulamaktadır.

Ayrıca İran, yönetimi ne olursa olsun, bizim komşumuzdur.

Amerika’nın İran’la ilişkisi Irak’la olduğu gibidir, askerlerini çektiği zaman Vietnam’dan farkı kalmaz.

Oysa bizim için bu ülkeler güvenlik ve ekonomik ilişki açısından olduğu kadar, inanç, kültür, tarihsel bağlar gibi manevi değerler açısından da önemlidir.

O yüzden bu ülkeleri kaosa sürükleyecek olan her türlü dış askeri müdahale, Türkiye’nin çıkarına aykırı olduğu kadar, halkının duygularını da yaralayıcıdır.

Irak’ın işgali öncesi, İsrail ve yandaşı neo-con’ların kitle imha silahları hakkındaki yalanlarını dinledik.

Saddam’ın biyolojik, kimyasal silahları vardı ve bunları kullanmaya hazırdı.

Saddam rejimi El Kaide ile işbirliği içindeydi.

İşgalden sonra bu iddiaların tamamının yalan olduğu ortaya çıktı.

Ne pahasına?

Binlerce ölü, yerinden yurdundan olan insanlar, birbirine düşürülen yığınlar, tecavüze uğrayan kadınlar, ruhu parçalanan bir ülke pahasına.

Pardon demekle geçiştirilemeyecek bir tablo bu.

Şimdi aynı kesimlerin hedefinde İran var.

Demokrasi kaygılarından dolayı değil.

İsrail’e karşı izlediği politikadan dolayı.

Atom bombası peşinde olduğu iddia ediliyor.

Türkiye ve Brezilya, Batı’yı tatmin edecek uranyum takası konusunda İran’ı ikna ettiler ama bu yetersiz görüldü ve yaptırımlar uygulanacak belli ki.

Ancak bilinmeli ki, İran’a yönelik silahlı bir müdahale, Irak savaşıyla meşruiyeti iyice zayıflamış olan uluslararası sistemin kalbine saplanmış bir hançer olacaktır.

Başkan Obama, çağımız dünyasında Amerika’nın askeri olarak tek süper güç olmaya devam ettiğini, ancak uluslararası sistemi ayakta tutmak için yeni yükselen ülkelerle işbirliği yapmanın zorunlu olduğu gerçeğinin altını çizdi.

Bunlar, Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkeler.

Ancak, Türkiye de, Bosna’dan Afganistan’a uzanan bir coğrafyada görüşleri, tavrı gözönünde bulundurulması gereken bölgesel bir güç.

Obama’nın bile gördüğü gerçeği göremeyip Türkiye’nin dış politikasını The New York Times’a göre değerlendiren veya ‘’Davudoğlu çuvalladı’’ çığlıkları atanlara çok önem vermemek gerekir.

Onlara göre, Türkiye batağa doğru giden korkunç bir ülke.

Her şeye laik-muhafazakar penceresinden bakanların sağlıklı değerlendirme yapması beklenemez.

Akılda tutulması gereken, bir komşumuza daha yönelik askeri harekatın bedelini bizim de ödeyeceğimiz gerçeğidir.

Askeri seçeneği devre dışında bırakacak girişimleri desteklemek hükümetin en önemli görevlerinden biridir.


Ergun Babahan/Star

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0