'Füzeler Halk İçin Daha Az Güvenlik, Daha Çok Yoksullaşma Demek'

16 Eylül 2009 20:47  

 

'Füzeler Halk İçin Daha Az Güvenlik, Daha Çok Yoksullaşma Demek'

Araştırmacı Şen, ordunun modernizasyonu ve bölgedeki enerji hatlarının korunması için silahlanmanın süreceğini öngörüyor; "Bu sermayenin güvenliği için. Halk içinse üretemeyen Türkiye'de bu daha az eğitim, sağlık, sosyal güvence ve kaynak demek" diyor.

Ordu üzerine çalışmalarıyla tanınan araştırmacı Serdar Şen, Türkiye'nin "füzesavar sistemi" satın almasının iki ana nedeni olduğunu saptıyor:

1. Ordunun hareket yeteneğini ve silah altyapısını güçlendirme stratejisini sürdürmesi.

2. Bölgedeki enerji nakil hatlarının güvenliğini sağlamak için Türkiye'ye bölgesel güvenlik gücü olarak görev biçilmiş olması.

Şen'e göre, bu adımlar, Akdeniz'i ve Kafkaslar'ı da içine alan, bu bölgedeki değer ve enerjiyi merkeze aktarmayı öngören Avrasya Stratejisi'nin bir parçası. Merkezdeyse, ABD var.

Ancak Şen, bu güvenliğin yalnızca bu değer ve enerji akışından çıkar sağlayanların, sermayenin güvenliği, kaybedeninse bölge halkları olduğunu vurguluyor.

Şen, Avrasya Stratejisi'nin, dolayısıyla Türkiye'nin de silah alımlarının süreceğini öngörüyor, savaş karşıtlarının antimilitarist propagandalarını bütün bölge halkları için yükseltmesi gerektiğini söylüyor.

7,8 mi, 1,2 milyar dolar mı?
Savunma Bakanlığı, Türkiye'nin ABD'den füzesavar "patriot" füzeleri satın alacağına ilişkin haberler üzerine bir açıklama yaparak, ihale açıldığını, Çin ve Rusya'dan birer, ABD'den iki firmaya çağrı yapıldığını doğrulamıştı. Sistemin maliyetinin 7,8 milyar dolar olacağı basına yansımıştı. Ancak Radikal'in dünkü haberinde maliyetin 1,2 milyar dolar olabileceği bilgisi yer alıyordu.

Türkiye geçen yıl silahlanmaya yaklaşık 13 milyar dolar harcadı.

bianet'in görüştüğü Şen'in saptamaları şöyle.

Türkiye'nin bölgesel güç olması: Silah alımları genel bir stratejinin parçası. Ordunun 80'lerin ortasından beri uyguladığı hareket yeteneğini artırma, profesyonelleşme, silah altyapısını güçlendirme süreci devam ediyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri tanker uçakların alımıydı. Bununla paralel olan bir başka strateji de Avrasya Stratejisi ve NATO. Barış İçin Ortaklık Girişimi, Akdeniz Diyaloğu gibi projeler hep bu bağlamda. Silahlı Kuvvetler'in (TSK) üst kadrolarının açıklamaları, bölgenin hem enerji nakli hem de dünya ticareti açısından ne kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin Akdeniz'in dünya ticaretinin altıda birini barındırdığını vurguluyorlar. Bu ticaretin güvenliğinin sağlanması da bir hedef. Türkiye de bu güvenliği sağlayacak birincil ülke konumunda. Silah alımları "vassal ülke"* konumunun tamamlayıcı adımları. Değer ve enerji akışının merkezinde ABD, diğer tarafta da bölgedeki ülkeler var. Türkiye bir tür aracı konumunda. Bu aracılık hem bir bağımlılık ilişkisini doğuruyor, hem de görüntüde görece bir bağımsızlık demek. Yoksa "Türkiye kararını verdi, Kafkasya'yı ve Ortadoğu'yu düzenliyor" gibi bir durum yok.

Hangi "düşmana" karşı füzesavar: İki temel "düşman" tanımı var. 1. Klasik olarak ülkeler bazında bakılırsa, bölgedeki jeopolitik ve jeostratejik güç olan İran. Bu, İran'ın ilişkiye girebileceklerini de kapsıyor. Örneğin Rusya. 2. Hem ABD'nin hem TSK'nin dile getirdiği "terörün biçim değiştirmesi" ve "küresel terör" kapsamındaki "terör grupları". Bu sistemin yerleştirileceği yerler de muhtemelen Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu hattında olacaktır.

Sermayeye güvenlik, halka büyük sorun: Kimin güvenliği, diye sormak gerek. Bu çıkar ağında yer alanlar için güvenliğin yolu silahlanma. Halkın büyük çoğunluğu açısından değil. İnsan güvenliği barışçıl ilişkiden, militarist iç politikalara olduğu kadar, bölgesel ve küresel militarist politikalara da karşı çıkışları gerektirir.

Avrasya Stratejisinin ne Türkiye halkına ne bölge halklarına bir yararı var. Özellikle Türkiye'de halkın büyük bir çoğunluğu için yeni yükler demek. Kapitalist ekonominin yürümesi, iktidar ilişkilerinin şekillenmesi açısından yararlı olan silahlanma,halka tam tersine büyük sorunlar yaratacaktır.

1. Terörün küreselleşmesinden bahsediliyorsa, halk bu saldırının hedefi haline gelebilir. Bu tip saldırılar sadece enerji hatlarına değil, farklı yerlere de olabilir. Bu halk için güvenlik sorunu ve yaşama hakkının riske girmesi demek.

2. Ekonomisini büyütemeyen Türkiye, küresel krizle birlikte sorunları ağırlaşmış şekilde yaşıyor. Kaynakların silah sanayisine aktarılmasıyla, değer yaratmayan bu ülkede maliyet halka çıkacak. Bu, daha az ücret, daha az taban fiyat, daha az sosyal hizmet, sağlık, eğitim demek. Birileri maliyetin ABD tarafından paylaşılmasını gündeme getirebilir, ama bu militarizmi meşrulaştırır. Maliyeti kimin ödeyeceğinin ötesinde bir tartışma gerek.

Barış yanlılarının sesini yükseltmesi gerek: Barıştan, emekten, halktan yana politika yapmak isteyenler, propagandayı yükseltmeli. Bu sürecin halkı daha güvensiz kıldığını göstermek gerek. Silahlanma, halkın kaynaklarından, sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki her şeyden kaybetmemiz anlamına geliyor. (TK) 

Tolga Korkut
Bianet.org
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

* Vassal: Feodalizme ait bir terim. Daha üst düzeyde bir lorda ya da soyluya, toprak ve garantiler karşılığı askeri destek ve karşılık koruma sunan kişi. Terim, itaat eden, hizmet eden, ast konumda olan anlamında da kullanılıyor. Latince kökeni "hizmetkar" anlamına geliyor.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0