ERDOÐAN, BARIÞ, DEMOKRASÝ... - Hasan Cemal

02 Mayýs 2013 12:29  

 

ERDOÐAN, BARIÞ, DEMOKRASÝ... - Hasan Cemal

Hayatýn gerçekleri Türkiye’yi barýþ ve demokrasiye doðru çekiyor. Kürt sorununu barýþçý çözüm rayýna oturtamayan bir Türkiye’de ne barýþ, ne demokrasi, ne de refah olur. Daðlarda silahlarýn susmadýðý bir Türkiye, ne aþ ve iþ sorununu doðru dürüst çözebilir, ne hukuk devleti çýtasýný yukarý çekebilir, ne Müslüman dünyaya örnek olabilir, bölgesel bir güç haline gelebilir. Hiçbiri olmaz.

Hayatýn gerçekleri Türkiye’nin kafasýna en nihayet dank etmiþ durumda. Hayatýn bu gerçekleridir ki, Tayyip Erdoðan’ý barýþ yoluna çekmiþtir. Türkiye barýþla birlikte özgürleþmek zorunda. Baþka çaresi yok. Türkiye büyüdükçe özgürleþecek, özgürleþtikçe büyüyecektir.


Demokrasi olmadan barýþ olur mu?..

Barýþ olmadan demokrasi olur mu?..

Güncel ve sýcak tartýþma konularýmýzdan biri de bu. Doðrusu biraz tavuk mu yumurtadan, yumurta mý tavuktan sorusunu da çaðrýþtýrýyor.

Ama þu rahatça söylenebilir:

Demokrasiyle barýþ arasýnda Çin Seddi yok! Ýkisi iç içe süreçler. Biri olmadan diðeri olmaz. Birbirini besleyen, birbirine muhtaç süreçler...

Evet, barýþ ancak demokrasiyle mümkün olur. Hukukun üstünlüðü olmadan, hukuk devleti olmadan barýþtan söz edilemez.

Ýçi, özgürlük ve insan haklarý ile dolu olmayan barýþ, barýþ deðildir. Gerçek ve kalýcý barýþýn yolu elbette demokrasiden geçer.

Ama tersi de geçerlidir.

Silahlý çatýþmalarýn damgasýný vurduðu, þiddet ve terör eylemlerinin kol gezdiði, yani barýþýn esamesinin okunmadýðý bir devlet ve toplum düzeninde demokrasiden, hukuktan söz edilebilir mi?


Kürtler, Aleviler, Müslümanlar...

Ya da þöyle bir soru:

Kimlik ve inançlarýn, hayat tarzlarýnýn devlet tarafýndan kulak arkasý edildiði veya bastýrýldýðý bir toplumda, silahlar patlamýyor olsa bile, gerçek barýþ ve huzurdan söz edilebilir mi?

Türkiye bu süreçleri yaþadý.

Yaþamaya da devam ediyor.

Kürtlerin, Alevilerin, Müslümanlarýn - ya da solcularýn - kimlik ve hayat tarzlarý aðýr baský altýndayken, bu ülke çatýþmasýz ve silahsýz dönemlerden de geçti.

Sormak lazým:

Bu dönemler için “Barýþ içinde yaþýyorduk!” denebilir miydi?

Sanmýyorum.

Ýnsanlarýn kimlik ve inançlarýnýn hiçe sayýldýðý bir düzen hem demokrasiden, hem de gerçek barýþtan uzaktýr.


PKK’nýn sahneye çýkýþý...

Yakýn geçmiþe bakalým.

PKK sahneye 1980’lerde çýktý. Kürt sorununun bir sonucu olarak, inkar edilen Kürt kimliðinin bir ürünü olarak sahnede yerini aldý. Ve Türkiye bugünlere kadar kanlý bir kýsýr döngünün içinde kývrandý durdu.

Bu kýsýr döngü, Türkiye’yi yýllar yýlý hem barýþtan, hem demokrasi ve hukuk devletinden gitgide uzaklaþtýrdý, hem de refah çýtasýnýn yükselmesini engelledi.

Kýsacasý:

Türkiye uzun yýllar ne yazýk ki barýþa da kavuþamadý, bu nedenle demokrasiye de, refaha da eriþemedi.

Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve PKK’nýn silahlý mücadelesi, hem barýþa, hem demokrasiye, hem de kalkýnmaya büyük köstek oldu.


Hem barýþ, hem demokratikleþme...

Þimdi daðda silahlar susmuþ durumda.

Ateþkes ilan edildi.

PKK’nýn çekilmesi baþlýyor.

Bir yandan barýþ kapýsý aralanýrken, öte yandan Kürt meselesinde demokratik siyaset dönemi açýlýyor. Barýþ süreci ile birlikte demokratikleþme adýmlarýnýn iç içe yürüyeceði ya da yürümesi gerektiði bir dönemdeyiz.

Baþka türlüsü düþünülemez.

Hem barýþ, hem demokratikleþme...

Bazen biri ilerler, bazen öbürü.

Ýkisinin arasýnda Çin Seddi yoktur.

Barýþ yolunda mesafe alan bir Türkiye’de silahlara veda edilirken, ayný zamanda insan haklarý, özgürlükler ve hukuk çýtasý yükselir. Silah ve savaþa gömülen kaynaklar, ekonomik büyüme ve kalkýnmanýn hizmetine verilirken, dýþarýdan sermaye ve yatýrým akýþý hýzlanýr.

Hayal mi kuruyorum?

Hayýr.

Gerçekçi bir bakýþ açýsýdýr bu.

Türkiye’de barýþla demokratikleþmenin kendiliðinden otomatik olarak yürüyeceðini elbette öne sürmüyorum.


Erdoðan’ýn demokrasi kýrýklarý...

Baþbakan Erdoðan’ýn demokrasi sicilindeki kýrýklarý ve lider olarak yapýsýna damgasýný vuran muhafazakâr-otoriter eðilimleri, Türk tipi baþkan babalýk heveslerini hiç kuþkusuz biliyorum.

Bu açýlardan, son örnek dün 1 Mayýs’ta yaþandý. Tayyip Erdoðan, Taksim Meydaný’nda demokrasi dersinden sýnýfta kaldý. Bütün bu nedenlerle, AK Parti iktidarýna dönük eleþtirel bakýþ açým son yýllarda daha aðýr bastý.

Ama hiçbir þey siyah beyaz deðil, akla kara deðil.

Barýþ da, demokrasi de öyle.

Bunlar iç içe süreçler, iniþli çýkýþlý yol alan, bazen geri, bazen ileri giden ve birbirlerine muhtaç olan, birbirlerini besleyen süreçler...


Ve hayatýn gerçekleri...

Ayrýca hayatýn gerçekleri Türkiye’yi barýþ ve demokrasiye doðru çekiyor ya da itiyor.

Nedir hayatýn gerçekleri?

Kürt sorununu barýþçý çözüm rayýna oturtamayan bir Türkiye’de ne barýþ, ne demokrasi, ne de refah olur.

Daðlarda silahlarýn susmadýðý bir Türkiye, ne aþ ve iþ sorununu doðru dürüst çözebilir, ne hukuk devleti çýtasýný yukarý çekebilir, ne Müslüman dünyaya örnek olabilir, ne de sözü dinlenen bölgesel bir güç haline gelebilir.

Bunlarýn hiçbiri olmaz.

Hayatýn bu yalýn gerçekleri Türkiye’nin kafasýna en nihayet dank etmiþ durumda. Hayatýn bu gerçekleridir ki, Tayyip Erdoðan’ý da sonunda barýþ yoluna çekmiþtir.

Türkiye barýþla birlikte özgürleþmek zorunda. Baþka çaresi yok. Türkiye büyüdükçe özgürleþecek, özgürleþtikçe büyüyecektir.

Türkiye artýk kýsýr döngüsünü kýrýyor hayatýn gerçekleri sayesinde...

Zamanýn ruhu budur!

Kürt sorununu barýþçý çözüm rayýna oturtabilen bir Türkiye, zamanýn ruhunu yakalayan bir Türkiye demektir.

Türkiye bu raya oturmaya aday.


Tayyip Erdoðan takýntýsý yerine...

Kötü gitmiyor iþler.

Her þeyi siyah beyaz görmek yerine, bardaðýn sadece boþ ya da dolu tarafýný görmek yerine, daha dengeli, daha ölçülü bakmakta yarar var günümüzdeki geliþmelere...

Erdoðan’ýn Kürt sorunu ve PKK konusundaki siyasal kararlýlýk ve cesaretine dudak kývýrmak yanlýþtýr, gerçekçi deðildir.

Ýþlerin ateþkese ve çekilmeye gelebilmiþ olmasý, Baþbakan ve lider olarak Tayyip Erdoðan’ýn artý hanesine düþülmesi gerek bir nottur.

Muhalefet çevrelerinde dikkati çekmekte olan Tayyip Erdoðan takýntýsý yerine, “Ben bu süreci en iyi nasýl yönetirim, Türkiye’de barýþ ve demokrasiyi en iyi nasýl gerçekleþtiririm” sorusunun karþýlýklarý aranmalýdýr.

Farkýndayým, söz uzadý.

Son söz:

Barýþla demokrasi arasýnda Çin Seddi yoktur; ikisi birbirine muhtaç, birbirini besleyen iç içe süreçlerdir.

T24

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0