KAYBEDENLER KULÜBÜ: ÝSYANKARLARA AÇIKTIR

02 Nisan 2011 17:31 / 2475 kez okundu!

 


Bazý filmleri kategorize etmek zordur. Bu durumlarda seyirciyi yönlendirmek için “bu filmi sevdiyseniz, þunlarý da izleyin” gibi sýralamalar yapýlýr ve genellikle iþe de yarar. Hayatýn içinden dramatik ve gülünç olaylar arasýnda sallanýp duran, içten içe bir felsefeye tutunmak isteyen filmler vardýr ve onlarý sadece bir türün ana baþlýðý altýnda sýralamak uygun düþmez. “Kaybedenler Kulübü” de rahatlýkla bu kategoride yer alabilecek bir film.


KAYBEDENLER KULÜBÜ


YÖNETMEN: TOLGA ÖRNEK
OYUNCULAR:
NEJAT ÝÞLER, YÝÐÝT ÖZÞENER, AHU TÜRKPENÇE, ÝDÝL FIRAT, RIZA KOCAOÐLU

Þöyle tanýmlabilir, eðer Trainspotting, Bukowski’nin yaþamýndan kesitler sunan Barfly, Factotum veya efsanevi Dövüþ Kulübü gibi filmlerden hoþlanýyorsanýz veya Easy Rider’ýn asi ruhunu taþýyorsanýz, bu filmden kesin hoþlanýrsýnýz. Kýsaca sisteme baþ kaldýran, cüretkar, lafýný esirgemeyen, cinselliði gizlemeyen aykýrý filmler arasýnda üst sýralarda yerini alýr. Türk Sinemasý bu tür filmler için kurak bir arazi gibidir. Serdar Akar’ýn “Gemide” veya “Laleli’de Bir Azize” filmleri aykýrýlar daðarcýðýnýn az sayýdaki iyi örneklerinden sayýlýr.

Bir radyo kanalýnda filmle ayný adý taþýyan programda yaptýklarý gece yarýsý sohbetlerindeki, serbest çaðrýþýmlar Kaan (Nejat Ýþler) ve Mete’yi (Yiðit Özþener) kýsa sürede birer kült karaktere dönüþtürür. Programa telefonla katýlan dinleyicilerini “pompaya devam” veya “sevgili dinleyen acaba sizinle yatmýþ mýydýk” sözleri ile þaþýrtan ikili, cinsel veya felsefe içerikli sohbetleri ile kendilerine sadýk bir dinleyici kitlesi yaratýr. “Zincirlerimizden baþka kaybedecek bir þeyimiz yok” veya “ölümün olduðu yerde daha ciddi ne olabilir” gibi baskýlanmýþ isyanlarýný dile getirmeleri, birilerinde tiryakilik yaratýr. Baþlarý RTÜK veya muhafazakar kesim ile ara sýra belaya girse de, ödün vermeden yollarýna devam ederler. Karþý cinsin ilgisini deðerlendirmek ise yaþamlarýnýn önemli ve en renkli bölümüne dönüþmüþtür. Program sýrasýnda içilen þiþelerce bira, tüttürülen sigaralar, sonrasýnda ekmek içi köfte ve kýzlar yakýndýklarý yalnýzlýðý hissetmemenin en iyi yoludur. Gündüzleri okunmayan kitaplar basan altý kýrk beþ kitapevini yöneten Kaan ve plak koleksiyonculuðunu bar iþletmeciliði ile birleþtiren Mete için geceleri tek kuruþ almadan yaptýklarý program ruhsal özgürleþme alaný olur. Yalnýzlýktan kurtulmak için aranan aþký bulmak yeterli olur mu yoksa bazý ruhlar yalnýzlýðý sever mi? sorusunun yanýtý her ikisi içinde merak konusudur. Günün birinde Kaan Zeynep (Ahu Türkpençe) ile karþýlaþýr.

Genç yönetmen Tolga Örnek “Hititler” ve “Çanakkale” gibi iki baþarýlý belgesel sonrasý çektiði “Devrim Arabalarý” ile kurgusal filmlere adým atmýþtý. Bu kez farklý, baðýmsýz, uçuk, cesur bir filmle büyük bir adým daha atýyor. Film sevilerek yapýlmýþ olduðunu her karesinde hissettirirken zamanýn ruhunu yakalýyor, seyirciyi içine alýyor. Öncelikle Nejat Ýþler, Yiðit Özþener ve Ahu Türkpençe’den baþlayarak senaryodaki karakterlere adeta yapýþan oyunculuklar, filmin enerjisini ortaya çýkarýyor. Her þeyin önüne ise senaryonun omurgasýný oluþturan diyaloglar çýkýyor. Savruk, spontan gibi duran gerçekte özenle yazýlmýþ diyaloglar. Zamanýn gerçekte boþ vermiþ gözüken özgür ruhunun, bir arayýþýn, isyanýn ve hepsinden önemlisi yalnýzlýktan kaçmanýn bir eseri olduðunu anlatýyor. Yan karakterlerin renkliliði ise senaryonun en önemli artýlarýndan, örneðin evde oturup, bir sayfa çeviriden sonra tüm gün TV karþýsýnda miskin yaþam süren çevirmen Murat karakterinde Rýza Kocaoðlu veya Mete’nin annesinde Serra Yýlmaz mükemmel.

Türk Sinemasý'nýn çok rastlanmayan baðýmsýz, uçuk, isyankar fakat gerçek yaþamdan kopuk olmayan bir örneði. Bu ruhu taþýyanlarýn kaçýrmamasý gerekir.



Emin Yeðinboy


31.03.2011




 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.