Ýstanbul Film Festivali ve 'Çaðdaþ' Ýzmir

02 Mayýs 2010 22:42 / 1610 kez okundu!

 


Yýllardýr yanýtlayamadýðým Ýzmir’de neden bir film festivali yok sorusuna 2010’da da yanýt bulamadým. Bir Antalya ve Adana Belediyesi’nin festivallerine sahip çýkmasý Ýzmir Belediyesi için hiçbir zaman örnek olmadý. Burnunun dibinde DEÜ gibi ülkenin en seçkin sinemacýlarý üreten bir kurumdan bile faydalanmayý düþünemeyen bir Belediye yönetiyor bu çaðdaþ kenti. Çaðdaþlýk lafla olmuyor, kültürel faaliyetleri ile sanat yaþamýyla olur.

Belediyeler bu konudaki projelere dönüp bir yanýt bile verme zahmetine katlanmýyor. O zaman Ýstanbul ile avunmayý sürdürelim. 2010 Ýstanbul’un ýþýldayan filmlerinden bazýlarýný tanýtalým. Tek handikap geniþ anlamda çoðunun vizyona girmeyecek olmasý. DVD piyasasý veya DESEM bu konuda yardýmcý olabilir.


FISH TANK - AKVARYUM

Ýngiliz sinemasýndan bu yýl en dikkat çeken filmlerden birisi Fish Tank. Londra kenar mahallesinden ergenlik döneminde bir genç kýz portresi. Dansçý olma hayali ile mutlu olan bunun dýþýnda annesiyle paylaþtýðý ev ve sürekli sorun yaþadýðý okul yaþamýndan bunalmýþ on beþ yaþlarýndaki Mia karakterini canlandýran Katie Jarvis’in performansý filmin en büyük artýsý. Öfkeli, saldýrgan, gözü pek bir kýz olan Mia çevresi ile yaþadýðý iletiþimsizliði baþýna buyruk bir yaþam süren annesinin sevgilisi ile yakýnlaþarak dengelemeye çalýþýr. Yönetmen Andrea Arnold kendisine yakýþtýrýlan ‘yeni Ken Loach’ etiketini sakin, gözlemci anlatýmý ile haklý çýkarýyor. Sýradan karakterlerin, sýð yaþamlarýna sýðýnýp bir çýkýþ yolu aramalarýný sýkmadan yer yer þiirsel bir anlatýmla sunuyor. Festivalde dünya festivallerinden bölümünde ilgi gören bir film oldu. Bu yýlki Cannes Festival’inde Jüri Özel Ödülü aldýðýný anýmsatalým.



EJDERHA DÖVMELÝ KIZ - MAN SOM HATAR KVINNOR


Stieg Larsson’un çok satan romanýndan Ýsveç-Danimarka-Alman ortak yapýmý olarak sinemaya aktarýlan öykü tek kelimeyle mükemmel bir polisiye. Bir seri katilin yakalanmasýný çok katmanlý bir entrikanýn sonucu olarak ortaya çýkarken sýrtýnda boydan boya kaplayan ejderha dövmesi taþýyan Lisbeth Salamander karakteri filmin en etkileyici kahramaný oluyor. Baba tacizine uðramýþ bir hacker olan Lisbeth tam bir yalnýz kahraman; tuttuðu iþi sonuna kadar kovalayan gözü pek bir kadýn. Araþtýrmacý gazeteci Mikael Blomqvist ile yýllar önce kaybolmuþ zengin bir aileye mensup kýz çocuðunun izini sürerken Nazi geçmiþi, ensest gibi gerçekler ile karþýlaþýyor. Bir üçleme olarak sinemaya aktarýlan öykünün birinci bölümü akýcýlýðýný kuzeyin soðuk atmosferi ile mükemmel birleþtirerek gerilimi bir kat daha arttýrýyor. Festivalde ‘Geceyarýsý Filmleri’ kuþaðýnýn en beðenilen filmi oldu.


211 NUMARALI HÜCRE - CELDA 211

Ýspanyol sinemasýnýn geçtiðimiz yýl ödüllere boðulmuþ filmi 211 Numaralý Hücre bir insanýn yaþamýnýn 24 saat içinde ne kadar deðiþebileceðini soluk kesen bir anlatýmla gösteriyor. Ýþe baþladýðý gün isyancýlarýn ortasýnda kalan bir cezaevi gardiyanýnýn dramý sert ve acýmasýz bir görselliði birlikte getiriyor. Ýspanya’nýn Oscar’ý sayýlan Goya ödüllerini belli baþlý kategorilerde kazanmýþ olan film ETA, cezaevi koþullarý gibi konularý da yan öðeler olarak gündeme taþýyor. Cezaevi yönetiminin faþizan yöntemleri ve polisin acýmasýzlýðý bir noktadan sonra seyirciye isyancý mahkumlarýn tarafýna çekiyor.






LÜBNAN - LEBANON


Ýsrailli yönetmen Samuel Maoz 1982 Lübnan savaþýný bir tankýn içinden yaþatýyor. Tankýn dürbününden izlenen sahneler savaþýn dehþetini TV'deki bir belgesel gerçekçiliðinde görüntülüyor, bonus olarak içerdeki askerler bilgisayar oyunu gibi gerektiðinde, tetiði çekip hedefi havaya uçurabiliyor. Yönetmenin genç yaþlarda yaþadýðý savaþ deneyiminden yola çýkarak gerçekleþtirdiði filmde tankýn kapalý ortamýný, askerlerin psikolojisini etkileyici bir dille yansýtýyor. Genç yaþta yaþanan savaþ travmasýný bire bir yaþatýyor Maoz. Bu yýlki Venedik Festival’inin galibi oldu Lübnan.



KOY - THE COVE


Bu yýlýn belgesel Oscar’ýný kazanan Koy, Japonya’da bir balýkçý kasabasýnda sürekli tekrarlanan yunus katliamýný belgeliyor. Bu katliamý önlemek isteyen bir grubun ‘Ocean’s Eleven’ ekibini aratmayacak bir operasyonla kamera ve ses cihazlarýný yerleþtirmeleri belgeseli bir aksiyon tadýna ulaþtýrýyor. Ýþin ilginç yönü aktivist grubun öncülüðünü isim bir dönem yunuslarý eðiten ve ünlü Flipper TV dizisinin beyni olmasý. Sea World’larda gösteri yapan yunuslarýn doðal yaþamadan nasýl uzaklaþtýrýldýklarýný ve hastalandýklarýný gecikmeli olarak fark ediyor ve piþmanlýk duyuyor. Japonlarýn katliam karþýsýndaki tepkisizliði hatta aktivist ekibi engelleme çabalarý tüm çýplaklýðýyla aktarýlýyor. Kaçýrýlmamasý gereken bir belgesel.






ÞÝÞME BEBEK - KUKI NINGYO


Japon yönetmen Hirokazu Kore-Eda insan yalnýzlýðýný þiþme bebek ile yaþayan bir adamýn yaþantýsýnda gösteriyor. Þiþme bebek ile karþýlýklý yemek sohbeti yapan onunla ayný yataðý paylaþan adamýn patolojik yaþamýný görüntülüyor. Esas anlatmak istediði gündüz saatlerinde canlanýp kendine bir ruh arayan güzel bebeðin öyküsü. Þiirsel bir anlatým yanýnda çaðdaþ insanýn tükenmiþliðini yansýtan cesur sahneler ile dikkat çeken ilginç bir film.


Emin Yeðinboy
25.04.2010

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
27 Nisan 2010 23:04

ERTUÐRUL BARKA

Deðerli Hocam,
Ýzmir sadece yaðmalanmak için düþünülüyor.
Belediyeler baþta, hani meslek odalarý, sivil
toplum örgütleri denince ilk akla gelenleri en baþta,
sadece Ýzmir'i yutmaya çalýþýyorlar.
Sanat, bilim, kültür...
Boþverilmiþ, yaðmalanmasý plânlanan kentin neyine ki?
Sevgi ve saygýlarýmla.
Ertuðrul BARKA
27 Nisan 2010 11:38

akbas

Böylesi bir vurdum duymazlýk.
Ýzmir belediyelerinin yýllardýr süren geleneði oldu.
Çok büyük ayýp ettiklerinin farkýna varma þanslarý da yok.

nurettin
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.