Dedemin Ýnsanlarý

05 Aralýk 2011 10:25 / 1789 kez okundu!

 


Dedem gelmiþ, karþý kýyýdan
Filmde kelime anlamýný açýkladýðý bol “metaforlu” bir film “Dedemin Ýnsanlarý”. 1923’den baþlayarak zaman içinde seyircisini dolaþtýran, karþý kýyýya zeytin dalý uzatan baþarýlý bir dönem film. Her yönetmenin Fellini gibi çocukluðunu anlatan bir “Amarcord”u olmalý.

--------------------------------------------------------------------------------------

DEDEMÝN ÝNSANLARI

YÖNETMEN: ÇAÐAN IRMAK
OYUNCULAR: ÇETÝN TEKÝNDOR, YÝÐÝT ÖZÞENER, GÖKÇE BAHADIR, MERT FIRAT, DURULKAN ÇELÝKKAYA

Türk sinemasýnda son on yýl içinde Çaðan Irmak kadar istikrarlý, her kesimden seyircinin sevebileceði, türde filmler üreten ikinci bir yönetmen olmadý. “Damardan” tabir edilen öykülerini samimi bir anlatým ve iyi seçilmiþ oyuncular ile seyircinin kalbine göndermeyi baþardý. Giþede baþarýlý ana akým filmleri kadar, kendi sinematografisi içinde deneysel sayýlabilecek “Ulak”, “Karanlýktakiler” veya “Prensesin Uykusu” gibi filmler de yaptý. Bu kez kendi çocukluðundan esinlendiði bir dede-torun iliþkisine odaklandýðý öyküsünde, insan iliþkilerine olduðu kadar Türkiye’nin de yakýn tarihine eleþtirisel bir bakýþ atýyor. En sevilen filmi “Babam ve Oðlum” gibi “Dedemin Ýnsanlarý” da buram buram Ege kokan bir film. Sokaklarý, evleri, zeytinyaðlý yemekleri, tatlý lehçeleri ile Ege insanlarýnýn yaþamýndan 1923 yýlýndaki büyük mübadeleden baþlayarak günümüze uzanan bir resim çiziyor. Ege denizindeki karþý adalardan göç etmiþ burada mutlu olmalarýna karþýn, geldikleri topraklarý nasýl bir hasretle andýklarýný anlatýyor. Ýnsanýn doðduðu toprak baþka bir þey.

Yetmiþli yýllarýn baþlarýnda bir Ege kasabasýnda yaþanan olaylar on yaþýndaki Ozan’ýn gözünden anlatýlýyor. Ozan, ailesinin Girit’ten göç etmiþ olmasý nedeniyle okulda bir grup arkadaþý tarafýndan “gavur” diye aþaðýlanmaktadýr. Bu baský Ozan’ý ailesine ve arkadaþlarýna karþý hýrçýn ve düþmanca tavýrlara itmektedir. Dedesi geldiði topraklardan bahsettiðinde, o da her defasýnda “ben Türküm” diye baðýrýr. Dede Mehmet Bey (Çetin Tekindor) sahibi olduðu tuhafiyeci dükkanýný iþletir, dürüstlüðü ve yardýmseverliði ile sevilen, erdemli bir adamdýr. Sadece dede deðil belediye baþkan yardýmcýsý baba (Yiðit Özþener), anne (Gökçe Bahadýr) baþta olmak üzere tüm aile dürüst ve sevgi dolu insanlardýr. Dede çok sevdiði torununu yazlarý dükkanýnda çalýþtýrýr. Onun iyi bir insan olmasý için tatlý sert davranýr, öðütler verir, zaman zaman cezalandýrýr. Zaman akar, 1980 darbesi gelir, bu küçük mutlu kasabada hayat ve insanlar deðiþmeye baþlar.

Çaðan Irmak muhacirlerin geçmiþte karþýlaþtýklarý zorluklarý anlatýrken, onlarýn belli bir kesim tarafýndan terk ettikleri topraklarda “Türk”, geldikleri topraklarda ise “gavur” olarak nasýl dýþlandýklarýný gösteriyor. Azýnlýklarýn geldikleri topraklarda tutunmalarý çalýþkanlýklarý ve dürüstlükleri ile hayata geçer. Dünyada her yer için geçerli bir azýnlýk gerçeðidir. Öykünün kýrýlma noktasý, bu sevimli Ege kasabasýnda güneþin parlaklýðýný yitirmesi, 12 Eylül darbesi ile gelir. Merkezi hükümet her yere adamlarýný atar, atama ile gelen yeni Belediye Baþkaný anti demokrat olduðu kadar buralardaki kýyýlarý eþe dosta imara açýp rant saðlama uðraþý içindedir. Hikayenin en sorunlu yaný göçmen sorunu, Türk-Kürt dostluðu, Kýbrýs çýkartmasý, 12 Eylül, ýrkçýlýk gibi çok fazla konuyu içermesi . Bu durum öykü akýþýnda kronolojik sýkýþýklýða yol açýyor, aralarda geçen zamaný atlayýp her þeyi arka arkaya olmuþ gibi iþlemesi. Irmak bu topraklarýn göç almýþ her ülke gibi farklý kökendeki insanlarýn ortak yaþam alaný olduðunu vurguluyor. Olaylarý geçmiþin yaþanmýþlýklarýndan bugünün gerçeklerine baðlýyor. “Babam ve Oðlum”dan sonra 12 Eylül bir kez daha çok sevdiði karakterlerinin ölümüne, acý çekmesine neden oluyor. Karakterlerini çok seven, onlara baðlanan bir yönetmen olarak onlarýn acýlarýný göz yaþartan bir duygusallýkta aktarmasýný bilen bir yönetmen Irmak. Bu kez duygusallýðý çok abartmadan, daha olgun bir anlatýmla dengeliyor. Çocuklarýn acýmasýz ve zalim olabilecekleri dünyalarýna da ayrý bir pencere açýyor.

Oyunculuklar tek kelime ile üst düzeyde. Çetin Tekindor, dede karakteri ile tüm anlatýmýn orta direði. Karakterinin ruhuna bürünmesi onu her türlü abartýdan uzak tutuyor. Filmin en büyük sürprizi torunda küçük oyuncu Durulkan Çelikkaya’nýn hem muzýr ve hem sevimli oyunculuðu. Mübadelede dedenin babasýný canlandýran Mert Fýrat, oðulda Yiðit Özþener, anne de Gökçe Bahadýr capcanlý performanslar ile sonraki yýllara miras kalacak bir filme hayat veriyorlar. Görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki her dönemi ruhuna uygun renkler içinde farklý gösteriyor.

Filmde kelime anlamýný açýkladýðý bol “metaforlu” bir film “Dedemin Ýnsanlarý”. 1923’den baþlayarak zaman içinde seyircisini dolaþtýran, karþý kýyýya zeytin dalý uzatan baþarýlý bir dönem film. Her yönetmenin Fellini gibi çocukluðunu anlatan bir “Amarcord”u olmalý.


Emin YEÐÝNBOY

02.12.2011

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.