Dindarlar hükümetten özür istedi

27 Mayıs 2012 14:06  

 

Dindarlar hükümetten özür istedi

Uludere’de yaşanan katliamın üzerinden beş ay geçmesine karşın olayın aydınlatılamamasına ve hükümetin bu konudaki tutumuna tepki gösteren dindar kesimin oluşturduğu bir platform özür ve adalet çağrısı yaptı

Uludere katliamıyla ilgili adalet beklentileri her geçen gün daha yüksek sesle dillendiriliyor. Olayın üzerinden beş ay geçmesine karşın hâlâ soruşturmanın tamamlanamamış ve kamuoyuna o gün yaşananlara dair net bir açıklama yapılamamış olması “adalet” arayışının daha yüksek sesle dillendirilmesine yol açıyor.

Özellikle İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in açıklamalarının ardından hükümete yönelik tepkiler yoğunlaşmaya başladı. Artık dindar kesimde de tepkiler yüksek sesle dillendiriliyor. Yeni Şafak gazetesinden Ali Akel’in “Özür açıklanmaz dilenir” ve Zaman gazetesinden Hüseyin Gülerce’nin “Uludere için acil durum” başlıklı önceki gün yayımlanan yazıları İslami medyanın eleştirilerini sertleştirdiğini ortaya koyarken, dindar kesim tarafından oluşturulan “Uludere İçin Adalet Platformu”nun olayın aydınlatılması ve özür dilenmesi talebini içeren bildirisine imza atanların sayısı da giderek artıyor. Haksızlığa göz yumulmamasının ve sorumluları ortaya çıkarmak yerine öldürülenlerde kusur arama çabalarına son verilmesinin talep edildiği bildiriye destek veren isimler şunları söyledi:

» Milat Gazetesi Yazarı Yıldız Ramazanoğlu

Sekiz kadın 15 şubatta Uludere’ye gittik. Oradaki annelerle, babalarla kucaklaştık. Kendi adımıza onlardan özür diledik, o güne kadar duyarsız kalındığı için. Ve bütün durumu anladıktan sonra o insanların ne kadar masum, ne kadar tertemiz, pırıl pırıl evlatları olduğunu ve gerçekten de biraraya toplanıp onların nasıl bombalandığını gözlerimizle gördük, anladık. Ve hükümet bu konuda inanılmaz bir basiretsizlik örneği sergiledi. İnsanların sadece kelimelere ihtiyacı var orada. Sadece iki kelimeye. O kelimeler onlardan esirgendi ve hâlâ da esirgeniyor. İşte “tazminat özür sayılır”... Hayır tazminat özür sayılmaz. Kimsenin canını siz parayla satın alamazsınız. Hâlâ da bu yanlışa devam ediliyor, İçişleri Bakanı’nın da yaptıkları zaten çok vahim. Ve böyle bir İçişleri Bakanı’yla devam eden hükümetin geleceğini hiçbir şekilde parlak görmüyorum. Hâlâ vakit geç değil. Hâlâ bunun telafi edilmesi mümkün. Burada gönüller kırıldı ve burada insanların evlatlarından söz ediyoruz. Dolayısıyla hükümetin politikası iflas etmiş durumda. Vicdanlarda derin yara açtılar. İslam’da bir söz vardır, “ya hayır söyle ya sus”. Hakikaten hayır söyleyemezlerse sussunlar.

» Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun

Hükümet Uludere mevzuunda ilk adımı yanlış attı. Ondan sonra yürüttüğü politikalar da bu yanlış adım üzerinden oldu. Maalesef Başbakan, bu konuda “biz bir hata yaptık ve gereğini şu şekilde yerine getireceğiz” diye bir politika yürütmüyor. Bu konunun, Kürtler için nasıl bir kırılma olduğunu aslında hükümet henüz algılayabilmiş değil. Kürtler bu olayla; kendilerinin nasıl görüldüğü, devletin kendilerine nasıl baktığı konusunda son derece olumsuz bir algı sahibi oldu. Bu AKP’nin olumsuzluk hanesine yazılıyor. İnsanların sorunlarına duyarlı, haklarını teslim eden devlet yerine, hakları ciddi manada ihlâl eden, ihlâl ettikten sonra da bunun gereğini yerine getirmeyen bir devlet profili var karşımızda. İnsanlar şu soruların cevabını arıyorlar: Emri veren kim, olay nasıl gerçekleşti ve emri verenler hakkında nasıl bir işlem yapıldı... Bu basit soruların cevabı alınabilmiş değil. Başbakan ilk etapta Genelkurmay Başkanı’nı destekleyen, medyaya rağmen onun yanında olan bir tavır ortaya koydu. Tepki gelince işi zamana yayıp üzerini örtmek istediler. Wall Street Journal ’ın haberinden sonra ise bu konuda soru soranları istismarcılıkla” suçlayan bir politika yürütülmeye başlandı. Başbakan’ın açık seçik özür dilemesi gerekir. İnsanlar çıkarlar, yaptıkları hatalardan dolayı çıkar özür dilerler. İkincisi bu olayın nasıl gerçekleştiği, emri kimin verdiği bunlar hakkında ne işlemler yapıldığı kamuoyu ile paylaşılmalı.

» Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç

Uludere hepimizin içini acıtıyor. Kimin hatası, ihmali varsa bunun bir an önce açığa çıkarılması lazım. Uludere’nin bir an önce sonuçlandırılması gerekiyor. Siyasi bir mesele olmasının ötesinde vicdani bir meseledir. Eğer toplumun baskısı olursa gerçeklerin ortaya çıkma süreci hızlanacaktır. Toplum sahip çıkmazsa bu konuyu zamana yayıp unutturmaya çalışabilirler.

Bildiriye imza atan isimler

Bildirinin “çağrıcıları” şöyle: Orhan Aydın, Tarık Beyhan, Halil İbrahim Toslak, Ömer Şarlak, Bilgehan Çelebi, Mehmet Tahir Hatipoğlu, Said Kotan, Ebubekir Kızık, Mehmet Fatih Kutan, Abdullah Başaran, Taner Ayaz, Serbest Ensarioğlu, Yunus Emre Oruç, Bilal Peker, Muhittin Güneş, Gülizar Sönmez, Yunus Ekmen, Salih Adıyaman, Ahmet Harun Öz, Resul Yılmaz, Kaan Ergun, Ayşegül Er gibi isimlerin bulunuyor. İlk imzayı atan isimler ise şöyle: Emine Uçak Erdoğan, Hilal Kaplan, Üstün Bol, Ali Bulaç, Erol Erdoğan, Erhan Çelik, Ömer Karaoğlu, Hüda Kaya, Cihat Duman, Cihan Aktaş, Ümit Aktaş, Yılmaz Ensaroğlu, Talha Hakan Alp, İbrahim Çolak, Vahap Coşkun, Ahmet Faruk Ünsal, Cüneyt Sarıyaşar, Recep Karagöz, Müfredat Dergisi, Mavera Gençlik Hareketi, Reha Ruhavioğlu, Murat Çiçek, Erkan Şimşek, Sadık Şanlı, Abdurrahim Boynukalın, Hidayet Şefkatli Tuksal, Gökdemir İhsan, Başkent Kadın Platformu, 16 Temmuz Gençlik Hareketi, “Özgür Eğitim-Sen Diyarbakır Temsilciliği”, Ömer Behram, Yavuz Altınışık, Furkan Gür, Kaan Kadri Kaygusuz, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Nevzat Çiçek, Yıldız Ramazanoğlu, Burhan Kavuncu, Emin Şen, Zeynep Hacıoğlu, Hür Beyan Hareketi, Ensar Ceylan, Hür Tefekkür Hareketi, Ahmet Özcan, Halil Pehlivan, Ali Akel, Medeniyet Gençliği Hareketi, Güray Süngü, Cengiz Koyuncu, Yusuf Tanrıverdi, Ahmet Ay, Şener Boztaş, Müfid Yüksel, Adem Özköse, Hakan Albayrak, Nihat Nasır.

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0