ForumYitirdiklerimiz Bize Bakıyor!  Yeni Konu 

Sadun Aren'i yitirdik!

08 Mart 2008

nuhungemisi

İktisat profesörü, siyaset adamı; 8 Mart 2008 tarihinde vefat etti;

1922'de Erzurum'da doğdu. 1940'ta Eskişehir Lisesi'ni, 1944'te Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirdi. 1945'te aynı okulda asistan, 1950'de doçent oldu. 1951'de İngiltere'ye gönderildi. 1956'da ülkeye dönünce siyasi bir davadan yargılandı, beraat etti. 1957'de profesör oldu. eylül 1960'ta Devlet Planlama Teşkilatı'nda danışmanlığa getirildi. 1962'ye kadar bu görevde kaldı. Sosyalist Kültür Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı. Türkiye İşçi Partisi (TİP)'in kuruluşuyla birlikte partiye girdi ve parti yönetiminde görev aldı. 1965 seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak parlementoya girdi. Çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazdı. 12 mart döneminde TİP'in yöneticileriyle birlikte tutuklandı. 12 yıla hüküm giydi. 1974 affıyla serbest bırakıldıktan sonra DİSK'te görev aldı. bu dönemde Politika gaztesinde yazdı. 12 Eylül döneminde, önce ders notları (Marksist içerikli denilerek.) sonra DİSK'te görev alması nedeniyle tutuklandı. 1984'te tahliye oldu. 1991'de Sosyalist Birlik Partisi'nin genel başkanlığına seçildi. ÖDP'nin onursal genel başkanıydı. ekonomi ile ilgili çeşitli kitap ve makaleleri vardır: İstihdam; Para ve iktisadi Politika; Yatırım İndirimi ve iktisadi Politika; İktisada Baslangıç, 100 Soruda Ekonomi El Kitabı; Ekonomi Dersleri

"Ben sosyalizm dediğim zaman komünizmi anlıyorum. Çünkü onun dışındakiler sosyal demokrasidir." Sadun Aren.
09 Mart 2008

İffet Diler

Ölüm haberini aldığınızda uzaktan da olsa tanıdığınız bir insanın geçmişte çocuk olduğunu düşünür müsünüz? Küçüklüğünden itibaren düşlerinin peşine düşebilen bir haylaz. Hayatın onun için, onlar için mücadele anlamına geldiği. Bir dakika değil ölçülemeyen, yazılmayan saatlerin dolu geçmesi için belki de hiç uyumadıkları. Hayır bu bir efsane değil, aldatmaca da. Koyu sohbetlerden sıkı tartışmalardan akılda kalan sesler. Özgürlükle yüzünü yıkayan her sabah. Üşenmeden kötülüğe penceresini açan. Yüreğini pervanelere teslim eden. Hep ışığa! Hep ışığa! Çığlıklar, inatla savrulan yazılar beşikte birikenlerin masumiyetinden. Kimse dünden kalanı ahşap kokusunu beklemeden, üzüm tanesine sığınmadan bırakmasın. Bakmayın ortalıkta dolaşan karanlık söylevlere. Gün gelir kurulur, ağlamaktan silkinir insan. O kadar gençtiler ki! O kadar genç. Yazgıları umuda ait. İstedikleri için öyle oldu her şey inanın. Şimdi herkes dilediğince konuşsun. Gerçek tektir nasılsa. Hem yok oluş bazen bir kırlangıçla bazen bir göçmen Martıyla geri dönmek değil midir?..Hangi çınar, ölmez ağacı ayrılmaz gövdesinden...
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0